Bizim dünyamızda yıldızlar hayalleri simgeler. Gerçekleşmeyi bekleyen umutları simgeler. Gerçekleşen hayallerin ise gökyüzünde asılı olduğu dilek fenerleridir yıldızlar. Her insanın yüreğinin bir köşesine saklanmış isimsiz arzulardır yıldızlar. Aslında gökte parlayan cisimlerden çok daha fazlasıdır yıldızlar.
Onlara her baktığımda geceyi aydınlatan ışık küreleri olmalarından çok daha fazlasını görmeye başladığımda hayatım tamamen değişmişti. Yeni hayaller kurmama yeni bir hayata başlamama neden olmuşlardı. En önemlisi çekilip alınmış ruhumdan kalan boş bedenime hayatı getirmişti yıldızlar. Aşkı getirmişti. Bana onu getirmişti. Ömer'i...
Şimdi ise kaybettiğim aşkımın elinden tutmuş yıldızların arasında kapıya doğru ilerliyordum. Yüzümde ise ne yaparsam yapayım bir türlü silinmeyen genişçe bir gülümseme belirmişti.
"Kamer," dedi Ömer birden. Onun sesiyle olduğum yerde durmuş bakışlarımı ona çevirmiştim. Koyu hareleri onlarca yıldızın arasında bile dikkatimi dağıtacak kadar çok parlıyordu.
"Pars konusunda ciddi miydin?" diye sordu kendini daha fazla tutamayarak gülmeye başladığı sırada. Onun bu ifadesine karşılık bilmiş bakan yeşillerimi onun gözlerine diktim. "Sen bana inanmıyorsun," dedim ve bozulduğumu anlaması için elini bırakıp sert adımlarla kapıya doğru ilerledim.
Attığım her adım yeri döverken Ömer'in bana yetişmesine bile fırsat vermeden kapıdan çıktım. Bizi kapıda bekleyen ekip bana ne olduğunu anlamadığından şaşkın şaşkın bakarken Ömer de kapıdan çıkmış kapı kapanmıştı.
"Biri bana burada neler olduğunu anlatabilir mi?" diye sordu Arda bir bana bir Ömer'e bakarken. Ama ben açıklama yapması gereken kişinin ben olmadığımı bunu yapması gerekenin bizzat Ömer olduğunu bildiğimden tek kelime dahi etmemiştim. Ömer ise ona tam olarak hangi sebepten dolayı trip attığımı bile anlamamıştı. Sırf bu yüzden "Ömer Bey anlatsın," demeyi de ihmal etmemiştim.
Bey dememe kızlar kendi aralarında kıs kıs gülerken Ömer ise şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Ona böyle hitap etmem hem şaşırmasına hem de kendi çapında sinirlenmesine neden olmuştu. "Ömer Bey mi?" dedi Oğuz kahkaha atmadan yaklaşık beş saniye önce.
Ömer'in keskin bakışlarına yakalanan Oğuz bu durumu umursamayıp Berk'i de kendi tarafına çekmişti. İkisi kendi aralarında gülüşürken Sidelya yanıma gelip Ömer'e baktı.
Sidelya, "Ne dedin de sinirlendirdin acaba?" dediğinde Ömer'in kafasına dank etmişti. Koyu harelerini benim yeşillerime dikti. "Pars konusunda ciddiydin," dedi ve gözlerini bu sefer Oğuz ile Berk'e dikti.
"Siz ikiniz..."
İşte bu üç nokta onun kırmızı görmüş boğa gibi çıldırmasına yetmişti.
"Siz ikiniz nasıl onu yalnız bırakırsınız! Üstelik Pars onu almak için fırsat kollarken!"
Ömer'in sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki daha şimdiden birilerine yakalandığımızı hissediyordum. Onu sakinleştirmek için kolundan tutup kendime çevirdim. "Ömer! Yalnız değildim. Sidelya da benimleydi. Onlara boşuna bağırma," dedim ve kendimi kontrol edemediğimden yeşilden kırmızıya dönen gözlerimi onun koyu harelerine diktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Çocukları Serisi
FantasíaPusulanın dört yönünün tam merkezinde onlar vardı. Geceleri sokaklarda gezinen kendileri gibileri bulup onlara güçlerini kullanmayı öğretmek üzere gruplarına götürenler onlardı. Kamer hayatının çıkmaza girdiğini bildiği bir anda kaderinin kollarında...