BÖLÜM 3 : ❝TEKLİF❞

165 16 19
                                    

satır içi yorum yapmayı unutmayın :)

BÖLÜM 3 : TEKLİF

Elbet bir gün anlatırım sana bütün bu sustuklarımı, o zaman anlarsın kaç gece ölüp gitmekle sana gelmek arasında kaldığımı.

❞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


- 1824 GÜN ÖNCE -

- 28 MART 2017 -

Hoyrat bakışlarım önümdeki dizili mezar taşlarında gezinirken içlerinden yalnızca biri çekti dikkatimi : Miray Şahin.

Adının önümde duran bu boktan taşın üzerinde değil, gazetelerde yazılması gerekiyordu. İstihbaratçılığa girişmeden önceki hayatında birçok başarıya imza atmış, adını tarihin tozlu sayfalarına altın harflerle yazdırmıştı. Defalarca uyarmıştım onu, vazgeçirmek için. Eğer inat edip kendi hayatından vazgeçmeseydi şuan hâlâ yaşıyor olurdu. Belki evlenirdi, çoluk çocuğa karışırdı. Belki de evlenmezdi, kariyerine kaldığı yerden devam ederdi. Fakat yaşardı. Her şeye rağmen, yaşardı.

"Pişt, sarı fırtına." dedim, alaylı bir tınıyla. "Az yana kay, ben de yatacağım."

Tertemiz delirdin Sare, hayırlı olsun.

Titrekçe bir nefes verdiğimde dizlerim benden bağımsız şekilde büküldü ve mermerin üzerine uzandım cenin pozisyonunda.

"Beş gün sonra 1 yıl olacak," diye fısıldadım boğukça. "Sen gittiğinden beri kafam nasıl rahat, anlatamam. İyi ki de bırakıp gitmişsin beni. Dünya varmış valla. Çamaşırları katla diyen yok, bulaşıkları yıka diyen yok, şurayı topla şurayı temizle diyen yok..." Derin bir nefes verdim. "Evi bok götürüyor ama karışan kimse yok. Muazzam bir şey."

Karşı taraftan cevap gelmedi, gelmesini beklemek aptallık olurdu. Derin bir sessizlik kapladı ortalığı, duyulan tek ses tekleyen kalp atışlarım oldu.

"Miray.." diye mırıldandım saniyeler sonra. "Yalan söyledim."

Ciğerimi deliveren, yüreğimi ezip geçen acıyı umursamadan kolumu mezarının üzerine attım, ona sarılıyormuşum gibi. "Sensiz ev çok boş." dedim, yavaşça. "Tek başıma delireceğim. O kadar özledim ki seni, düzenli olmam için attığın nutuklara bile hasret kaldım. Gelsen yanıma, emirler yağdırsan yine bana, sana yemin ederim ki bir dediğini iki etmem."

Belki hıçkıra hıçkıra mezar taşına sarılıp ağlasam içimdeki acı bir miktar dinerdi fakat onu bile yapamıyordum. Artık gözyaşlarım kurumuş, gözlerim ise kan kusmuştu.

Mirayla olan duygusal dakikalarımız Efe'nin varlığını hissetmemle son buldu. "Beni takip etmeyi ne zaman bırakacaksın?"

"Nasıl farkettin beni?" diye sordu, soruma cevap vermek yerine önüme geçip üstten üstten bakarak. "Çok sessiz gelmiştim oysa ki."

KETENPERE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin