BÖLÜM 14 : ❝KADER❞

52 3 56
                                    

BÖLÜM 14 : KADER

❝Kader birleştirdi bizi fakat intikam ayıracak.❞


1793 GÜN ÖNCE

- 26 NİSAN 2017 -

Öfkeme yenik düştüğüm nadir anlardan birini yaşıyordum. Siktiri boktan bir herif tarafından tuzağa düşmüştüm ve bunu farketmemiştim bile. O heriften bir bok olmayacağını bilmeliydim, en başından yanına gitmeyecektim.

Bizi deşifre edecek, Sare.

Heh! Bir de bu derdimiz vardı, yeterince sorun yokmuş gibi ortada. Karargahtakiler dışına çıkmıştı sırrım ve bu adamı bir an önce ortadan kaldırmam gerekiyordu. Bir an önce!

"Tek bir hata Cansel! İki etti, tek bir hata daha yaparsan seni görevden alırım!" Yavuz Albay burnundan solurken Doğan bir köşeye sinmiş bana kötü bakışlar atıyor, Efe ise sessizce bizi izliyordu.

"Beni bu görevden alamazsın." dedim, bu bir başkaldırı değildi, bir ricaydı. "Bunu bana yapamazsın Albay, ben bu operasyon için her şeyimi ortaya koydum."

"Doğan'ı kandıracak, Efe'yi kaçıracak kadar mı döndürdü gözünü senin bu Kürşat?!" diye sordu, öfkeyle. "Sen bu yola tek başına çıkmadın, bizimle çıktın! Sen ben ne dersem onu yapmak zorundasın! Zo-run-da-sın!" Mala anlatır gibi heceleyerek tekrar ederken sıkıntıyla ofladım. "Ya Efe yetisemeseydi sana? Ya kurtaramasaydı seni? O zaman ne yapacaktın ha? O zaman ne halt yiyecektin? O insanlara bir şey olsaydı ne yapacaktın?!"

Göreve başladığımdan bu yana yüzlerce kez ölümden dönmüştüm fakat Albay'ı ilk kez bu kadar öfkeli görüyordum.

"Ama yetişti," dedim gözlerim Efe'ye kayarken. Nasıl kurtulmuştu bilmiyordum fakat tam her şey bitti derken Efe çıkıp gelmişti. "Kimsenin burnu bile kanamadan çıktık o bardan."

"Hâlâ bana umursamaz bir şekilde cevap veriyor ya!" Anlaşılan Yavuz Albay ters tarafından kalkmıştı. Dudaklarımı büzerek başımı yana çevirdiğimde Efe dahil oldu konuşmaya.

"Albay, Cansel bir hata yaptı ama geçti gitti artık. Kızsak da bağırsak da bir şey değişmeyecek. Olan oldu, bundan sonra daha dikkatli olmalı ve o herifi bir an önce takibe almalıyız."

"Anasını belleyeceğim o şerefsizin," diye homurdandım oturduğum yerden. "Çektim fişini artık benden kurtuluşu yok."

"Bak hâlâ kendi kafasına göre asıp kesiyor," Albay öfkeyle bana bakıp burnundan solarken başını havaya kaldırdı. "Ey yüce Rabbım sen sabır ver!" Bana daha fazla dayanamayıp odadan çıktığında Efe ve Doğan kınarcasına yüzüme baktı.

"Ne?" diye sordum başımı sallayarak. "Bunamaya başladı galiba o yüzden bu kadar agresif. Benimle bir ilgisi yok, bakmayın bana öyle."

"Kızım sen ne zaman büyüyeceksin ya?" diye sordu, Doğan oturduğu yerden kalkıp. "Şu çocukluğu bırak da büyü biraz."

"Çocuk dediğin dün seni ayakta uyuttu canım, hatırlatırım." dedim, ukala bir tavırla.

"İyi bok yedin, bir gün bu başı boşluğun yüzünden geberip gideceksin."

Ona gözlerimi devirirken Efe, Doğan'a dönüp, "Yeter." dedi. "Boş boş konuşmayı kesin."

"Aman toz kondurma Canselciğine." Doğan homurdanarak odadan çıktığında Efe arkasından bakmakla yetindi.

KETENPERE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin