BÖLÜM 7 : ❝İZMARİT❞

111 13 26
                                    

BÖLÜM 7 : İZMARİT

❝Diyorsun ya hani karşımda sigara içme diye,
karşında defalarca kez öldüm o zaman nerelerdeydin, söylesene.❞ 

- 1807 GÜN ÖNCE -

- 12 NİSAN 2017 -

Bulunduğum bedende geçirdiğim her bir saniye, ruhumu biraz daha eksiltiyordu. Sare Akay günden günde büyüyüp filizlenirken Cansel Bayraktar can çekişiyor, boğuluyordu.

Miray'ı kaybettiğim günün gecesinde, aynaya yansıyan yabancı kişiliğime sözler vermiştim. Bir daha kimsenin hayatına girmeyecektim. Kimseyi kırmayacak, hayatlarını mahvetmeyecektim. Artık herkese en çirkin hâlimi gösterecek, kimsenin beni onun gibi karşılıksız sevmesine izin vermeyecektim. Bencilce davranacak, insanları kendimden soyutlayacaktım. Gittiğim her yeri cehenneme çevirmekten kaçınacaktım.

Ben bir yere sığabilecek bir kadın değildim. Sığamadığım hiçbir yerde kalmayacaktım.

Şimdi ise kendime ihanet ediyordum. Bir yerlere sığınmaya çalışıyor, onların sevgisini kazanmak istiyordum. Miray Şahin için verdiğim sözleri, yine onun için tutmuyordum. Bu ne yaman çelişkiydi?

Yanımda Ömer, çaprazımda ise Kürşat vardı. Arka bahçeye çıkmıştık. İkisi keyif kahvelerini yudumlarken elimdeki çay dolu kupayı yalnızca tutuyordum. Kardeşimin katilleriyle aynı havayı soluyor, yetmiyor onlarla sohbet ediyordum. Nasıl boğazımdan geçerdi bir yudum çay?

"Jessy," diye mırıldandım, sol elimle tüylerini okşadığım köpeğe zoraki gülümseyerek. "Kızım.."

Kürşat'ın bakışları bana çevrildi, konuştuğumu duyduğunda. Karşısında gördüğü manzara hoşuna gitmiş olacak ki belli belirsiz gülümsedi. "Çok alıştı sana." dedi, derin bir nefes vererek. "Sensiz bir günü geçmiyor."

Buraya geri dönmeyi kabul edeli yalnızca 8 gün olmuştu oysaki. Birine bağlanabilmek, birine alışabilmek bu kadar kolay mıydı?

"Biz de çok alıştık, yapamıyoruz sensiz." dedi Ömer, imalı bir tavırla. "Değil mi devrem?"

Kürşat'tan onay beklediğinde gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.

"Ömer." dedi Kürşat, cevap vermek yerine ikaz dolu bir tınıyla. "Çok konuşma da Jessy'i bağla kardeşim."

"Ulan ben senin köpeğinin bakıcısı mıyım niye ben bağlıyorum hep?" diye sitem etti Ömer. "Hem küsüm ben sana, konuşmuyorum seninle."

"Oğlum az önce bana laf atmadın mı sen?" Kürşat sorgularcasına Ömer'e bakarken bir yandan kaşları çatıldı. "Hem ne küslüğüymüş bu? Yine ne yaptım?"

"Görüyor musun Sare, yine diyor bak.. O kadar şey yaptı ki artık ayırt edemiyor!" Ömer bir yandan Kürşat'ı bana şikayet ederken diğer yandan sıkıntıyla oflayıp kendini sevdiren Jessy'nin tasmasını tuttu. "Yüz kere dedim sana şunun adını ben koyayım diye."

"Hı hı izin verseydim de saçma sapan bir şey verseydin kızımın adını," dedi Kürşat, Jessy'nin başını okşayarak. "Ben gayet memnunum kızımdan."

"Zengin insanın hâli bir başka oluyor," dedi Ömer, kaşlarını kaldırıp bana kısa bir bakış atarak. "Jessy diye isim mi olur Allah aşkına? Mesela benim bir kedim vardı allah taksiratını affetsin, adını Balım koymuştum."

"Niye?" diye sordum, meraksız bir tınıyla.

"Ne bileyim, yokluktan herhalde." Dudaklarını büzerek omuz silkti. "Kimseye balım diyemiyordum, kedime diyeyim bari dedim."

KETENPERE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin