BÖLÜM 22 : OYUN
❝Malefiz'in kanatlarını da en sevdiği kesmemiş miydi zaten?❞
1783 GÜN ÖNCE
- 6 MAYIS 2017 -
İnsan, tercihleriyle kaderini imzalar diye bir laf duymuştum üniversite döneminde çok sevdiğim bir Profesör tarafından. O zamanlar bu lafa pek kulak vermezdim, ta ki hayatım altüst olup kaderimi kendim şekillendirmeye başladığım ana kadar.
Mesleğime kaldığım yerden devam edip çoğu vatan hainini şimdiye kadar hak ettikleri yere yollayabilirdim. Ya da dünyaca ünlü mafya liderlerinin arasına sızarak yaptıkları işleri baltalayarak ülkemi gururlandırabilirdim. Fakat ben bunların hepsini elimin tersiyle reddedip bir intikam uğruna tüm gençliğimi veda etmeyi seçtim. Bunu yapmak zorunda değildim, acımı kalbime gömerek yasımı tutmaya devam edebilirdim fakat bunu Miray'a borçluydum.
Hayatım boyunca kimse beni onun kadar koşulsuz şartsız sevmemişti. Zaten aile konusunda pek şanslı değildim, sevgiye aç bir yanım vardı her zaman bunu kendime itiraf etmesem dahi. Fakat Miray hayatıma girdiğinde sadece bana sevgisini vermedi. O gelene dek kendimi hep ruhsuz, kimseyle iyi geçinemeyen, huysuz bir kadın olarak görürdüm. Ama o tüm algılarımı yıkmış ve beni bambaşka biri yapmıştı. Belki de ben en başından beri böyleydim ama o ortaya çıkarmıştı, bilmiyordum. Küçükken anne ve babamın yokluğunda bana sahip çıkabilecek bir abim ya da ablam olsun isterdim, bunun hayalini kurarak uyurdum. Miray belki benden yaşça küçüktü ama hayalini kurduğum ablamdı bir yandan da benim. Kimbilir, belki de onun gidişinin bana bu denli koyması en çok bundandı.
Benim aksime öyle deli dolu, öyle hayat enerjisi yüksekti ki onun yanında gülmemek elde değildi. Ömer Kozcu'nun hayatına girdiği andan itibaren tüm hayat enerjisi gitmiş, omuzlarına dünyaların yükü yüklenmişti sanki. O an anlamıyordum ama şuan taşlar yerine oturmuştu. O aslında onlarla mutluydu, onu mutsuz yapan bizim yalanlarla dolu hayatımızdı. Bunu farkettiğimde ise çok geçti çünkü onu çoktan kaybetmiştim.
Belki de her şeyin suçlusu en başından beri bizdik. Bu hayatı tercih etmeyecektik.
Düşünceler beynimi kemiriyordu. Kürşat'ın hayatına girerek hayatımın en büyük tercihini yapmıştım ve kaderimi imzalamıştım.
İçinde bulunduğum siyah BMW'nin direksiyonunu sola kırdım ve frene basarak arabayı durdurdum. Fadime Hanım o kadar yorgun düşmüştü ki, onu uyutup evden çıkmak sandığımdan daha kolay olmuştu. İşin en zor kısmı ise altımda olan bu arabayı korumalardan araklamaktı. Kürşat'ın telefonuna gelen konuma gelmiştim. Trabzonun neredeyse çıkışında olan bu yerin etrafı ormanlık alandan ibaretti. Kuş uçmaz kervan geçmez bu yerde yalnızca tek bir ev vardı ve bu ev ormanın girişinden çıkışına kadar koruma altına alınmıştı.
Torpido gözünü açıp tabancamın şarjörünü doldururken bir yandan da cebime birkaç tane sis bombası ve çakı attım. Ne ile karşı karşıya kalacağımı bilmiyordum ve tek tabanca olarak buraya gelmem bile ölüm fermanımı imzalamakla eşdeğerdi. Buradan ölüm çıksa dahi Nazlı'yı bulmadan buna müsaade etmeyecektim. Bunu Kürşat için değil, kendim için yapacaktım. O küçük kız, bana Miray'ı hatırlatıyordu.
Derin bir nefes alıp arka cebimden çıkardığım kar maskesini yüzüme geçirdim. Her türlü ihtimale açık olmam gerekiyordu. Kürşat ve Ömer buraya benden önce gelmiş olabilirlerdi. Aldığım nefesi kuvvetle geri verirken arabadan indim ve etrafı kolaçan ederek orman yoluna sapıp yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KETENPERE
ActionKürşat Bozkır. Gidebilecek bir yeri olmayan kadının, kalabileceği tek yeri yakan adam. Hikayemizin nasıl biteceğini bilmiyorum fakat kiminle başlayıp kiminle biteceğini çok iyi biliyorum. Bu hikaye ; Sare Akay ile başladı. Ve Kürşat Bozkır ile bi...