[Daha çok böyle bakarsın]

635 48 45
                                    

Minho üstünü değiştikten sonra matematik kitaplarını alıp okulun kütüphanesine gitmek için yurttan çıktı.

En son sınav haftasından önce kedi beslediklerinde baş başa vakit geçirmişlerdi. Tabi Minho o zamanlar bir şey hissetmiyordu Lia'ya karşı.

Lia'da üstünü değiştirip defterini aldı. Aynaya bakıp saçlarını düzeltti. Elinde olmadan heyecan yapıyordu. Evet Minho'ya bir daha onu rahatsız etmeyeceğini söylemişti -hatta kendine de onu unutacağını- ama kalbi puf diye onu oradan atamazdı, sonuçta bir sihirli değneği yoktu. Zamana bıraksa da hergün gözünün önündeyken nasıl yok sayabilirdi ki onu ?

Minho kütüphaneye girip masaya oturdu. Birkaç öğrenci de toplu ders çalışıyordu içeride. Kitap ve kalemlerini masaya koyup Lia'yı bekledi.

Çok geçmeden geldi Lia. Minho 'burdayım' dermişçesine elini kaldırdı. Lia gülümseyip yanına gitti.

"Selam." dedi Lia otururken. Kafasını eğip karşılık verdi Minho "Selam."

Defterini karıştırırken konuştu Lia "Daha dönemin başındayız 5 ünite falan var o yüzden çabucak hallederiz."

Minho sadece Lia'yı izliyordu. Açık kahverengi saçları, iri gözleri ve mükemmel yüzü. İç geçirdi. Sonra kendini toparlayıp bakışlarını deftere çevirdi.

"Trigonometriden başlayalım o zaman." dedi Lia. Minho onaylarmışçasına bir ses çıkardı. Pür dikkat Liayı dinlemeye başladı. Yaklaşık bir saat geçmişti. Minho anlamadığı yerleri sormuş Lia ise hiç bıkmadan tekrar tekrar anlatmıştı. Zaten az buçuk yapabiliyordu Minho matematiği Lia'nın anlatımıyla da kuvvetlendirecekti.

Lia test kitabından bir soru açıp önüne koyarak "Bakalım güzelce anlatabilmiş miyim ?" dedi. Minho eline kalemi alıp çözmeye başladı. Adım adım Lia'nın anlattığı yoldan çözdü soruyu. Lia kontrol etti. Cevabı doğruydu. Elini kaldırdı ve "Aferin doğru çözmüşsün." dedi. Minho önce şaşırsada havadaki eline beşlik çakıp gülümsedi.

Minho birkaç soru daha çözdükten sonra ders bitmişti. Lia kitaptan üç test işaretleyip Minho'ya uzattı ve ekledi "Bunlar ödev yarına kadar çözmüş ol." Minho kafasını sallayıp kitabı aldı. Birlikte kütüphaneden çıktılar.

"Teşekkür ederim Lia, gerçekten çok güzel anlatıyorsun."

Lia yine Minho'nun kalbini hoplatan tebessümünü sundu.

"Rica ederim, güzel anlatmamda senin de payın var çok güzel dinliyorsun ve hemencecik anlıyorsun."

Minho gülümseyip kafasını aşağıya eğdi.

Yurdun önüne geldiklerinde Minho durup bakışlarını Lia'ya çevirdi.

"Tekrardan teşekkür ederim Lia."

Lia gülüp konuştu, "Bugünden sonra teşekkür ederim lafını kaldırıyorum yoksa hergün hiç bıkmadan söyleyeceksin."

Minho da güldü ve "Tamam tamam bu sondu." dedi.

İkili birbirlerine görüşürüz dedikten sonra odalarına çıktılar.

Aynı anda kendilerini yataklarına attılar. İkisinin de eli kalbindeydi. Bu kadar heyecanlanacaklarını tahmin etmemişlerdi. Tabi heyecanları buruktu.

--

Wooyoung yine kapıda kızları beklemeye başladı. Kızlarda çok geçmeden yanına geldiler. Önce Lia sarıldı "Günaydınn Woo." dedi. Sonra da Solbin sarılıp "Günaydınnn." dedi. Wooyoung çantasından iki çikolatalı süt çıkarıp kızlara uzattı .

"Size de günaydınn."

İkili kıkırdayıp sütü aldı sınıfa girene kadar afiyetle içtiler.

Sıkıcı geçen biyoloji dersinin ardından sosyal etkinlik dersine girdiler.

Bayan Hong Lia ve Minho'yu yanına çağırdı. Verdiği projeyi sınıftakiler bitirmişti ama Lia'nın başına gelenlerden dolayı bu ikili tamamlıyamamışlardı.

"Çocuklar sizin proje tamamlanamamıştı, arkadaşlarınız dosyalarını bu hafta teslim edecekler siz de bu hafta sonu tamamlayıp haftaya da dosyayı getirirsiniz tamam mı ?"

İkili kafasını sallayıp Bayan Hong'u onayladılar. Yine birlikte kedi besliyeceklerdi. Birbirlerinden uzak durmak isteseler de bir şekilde bir araya geliyorlardı. İçlerinde bir yerde garip hissetseler de böyle olmasından memnunlardı.

Ders bitince sınıfın çoğu erkenden soyunma odalarına gittiler çünkü ders bedendi. Sehun ise bilmediği için Lia'nın yanına yaklaştı, ne de olsa dün tanışmışlardı ve kafasında gayet tatlı bir kız olarak düşünüyordu Lia'yı ondan yardım alsa fena olmazdı. Sıranın önünde durup saçlarını karıştırdı ve Lia'ya seslendi.

"Şey.. Lia soyunma odasını bulmam için yardım eder misin ?"

Çantasından bir şey almak için dönmüş olan Minho, Lia'nın adını duyunca direkt önüne döndü. Sehun'u görünce sessizce "Sanki çok zor soyunma odasının yerini bulmak.." diye söylendi.

Lia da hızla kendine seslenen Sehun'a döndü. Sorusuna karşılık tebessüm edip "Tabiki yardım ederim." dedi. Solbin'in de Changbin'le konuştuğunu görünce beden diliyle ben gidiyorum gibisinden bir şeyler yaptı. Sonrada Sehun'la birlikte yürümeye başladılar.

Sessizliğe karşın konuşmayı tercih eden Lia oldu. Ne kadar arkadaş canlısı olduğundan bahsetmeye gerek yok zaten. "Sanırım bu okuldaki ilk arkadaşın benim." dedi. Sehun hafif gülümseyip "Evet sanırım sensin." diye karşılık verdi. "İstediğin her an yardımcı olabilirim sana, bir anda okul değiştirip başka ortama girmek zordur. Yani bir şeye ihtiyacın olursa hiç çekinme." diye devam etti Lia. Sehun'un gülümsemesi daha da büyümüştü. Gerçekten sevmişti Lia'yı iyi ve anlayışlı birine benziyordu. "Teşekkür ederim Lia, ne zaman bir şeye ihtiyacım olsa sana geleceğimden emin olabilirsin." dedi.

Soyunma odasının önüne gelmişlerdi. Lia erkeklerin soyunma odasını işaret edip "İşte burası sizin." dedi. Sehun da teşekkür edip içeri girdi. Ardından Lia da karşısındaki soyunma odasına girip giyinmeye başladı.

Tüm sınıf kapalı spor salonunun içinde dizilmişlerdi. Solbin Lia'nın yanına geçti. Hemen yanlarına da Changbin ve Minho. Minho'nun suratı hala sirke satıyordu. Changbin onu dürtüp "Azcık gül oğlum bu surat ne ?" dedi. Minho tip tip Changbin'e bakıp aynı suratla önüne geri döndü.

"Evet çocuklar şimdi üç gruba ayrılıp etkinlik yapacağız, sınavlardan sonra biraz eğlenelim dimi ?"

Herkes hocayı alkışlarken, hoca elindeki sınıf defterinden seçmelere başladı. Kimisi yumurta taşıma yarışına çıkarken kimisi ip atlama yarışına çıkmıştı. Sona kalan 8 kişi ise bağcıklı koşu yarışına katılacaktı.

Han, Changbin ve Solbin ip atlamaya çıkarken Minho ve Hyunjin yumurta taşıma yarışmasına çıkmıştı. Geriye tek kalan ise Lia'ydı muhtemelen hocanın seçtiği eşle bağcıkları birbirine bağlı bir şekilde koşu yarışına katılacaktı.

"Son çiftte Lia ve Sehun.."

Tesadüfün bu kadarı. İkili birbirine gülerken, uzaktan onları izleyen bir adet Minho vardı. Hyunjin yanına yaklaşıp "Kıza hislerinden bahsetmezsen daha çok böyle bakarsın." dedi. Sinirle Hyunjin'e dönüp "Önce kızın ağzına sıçtım şimdide gidip seni seviyorum mu diyim Hyunjin saçmalama." Bir nevi haklıydı aslında cesaret isteyen bir şeydi bu dediği. Minho da o cesareti bir türlü bulamıyordu. Eğer geç kalırsa hiç bir şansı da kalmayacaktı. Aynı sinirle önüne dönüp masadaki kaşık ve yumurtayı aldı.

Hocanın düdüğüyle herkes oyuna başlamıştı. Solbin Changbin'le güle oynaya ip atlarken, Minho ağzında kaşıkla Lia'nın olduğu tarafa bakmamaya çalışarak yürüyordu.

Lia'yla Sehun öne geçmek için adımlarını hızlandırmaya çalışırken birden ayakları birbirine dolandı ve önce Sehun yere düştü sonra da Lia ufak bir çığlık atarak tam üstüne düştü. Şuan resmen burun burunalardı. İkili önce şaşırsada kahkahalarla birbirlerine gülmeye başladılar.

Minho'nun gördüğü manzarayla ağzındaki yumurtayı yere düşürmesi bir oldu. Öylece baka kaldı. Evet yanlış anlaşılacak bir durumdu ama şuan yerde yatan ikili arkadaşça yaptıkları salaklığa gülüyorlardı. Tabi gelde bunu Lia için kalbi delice atan Minho'ya anlat....

•Bölüm sonu 🤗

•Okuduğunuz için teşekkürlerr 💖

Sorry, I Love You | Lee KnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin