[Seni uyarmıştım değil mi ?]

570 40 10
                                    


Artık güneş sıcak yüzünü yavaş yavaş bize göstermeye başlıyordu. Bu da demek oluyor ki bir okul senesinin daha sonuna geliyoruz. Dışarısı hafif esintili ama pamuk şekeri andıran bulutlarla kaplı ve aydınlık. Hava bu kadar güzelken biz ne yapıyoruz ? Grupça bir kütüphanede ders çalışıyoruz. Sanırım buna alışmalıyız. Çünkü on birinci sınıfın bitmesi demek sınav senesine giriyoruz demek. Herkes zırhlarını giyinsin. O üniversitelere girilecek.

Kendi kendimi de motive ettiğime göre bakışlarımı bulutlardan çekip önümdeki deftere çevirdim. Tam o sırada önüme gölge düşmesiyle kafamı geri kaldırdım. Hyunjin elindeki kalemle başını kaşırken 'beni kurtar' demek istercesine yüzüme baktı.

Kısık sesle, "Lia, ben kafayı yemeden bana yardım et."

Sessizce bu haline gülüp Minho'ya döndüm, "Hyunjin'in yerine geçsene birkaç dakikalığına."

Minho kafasını sallayıp kitabıyla Hyunjin'in yerine ilerledi. Hyunjin direkt yanıma oturup kitabı önüme koydu ve sessizce soruyu göstererek söylenmeye başladı.

"Bak buraya kadar geldim ama burdan sonrası gelmiyor bir türlü ulaşamıyorun sonuca. Bu nasıl soru kardeşim ya Pisagor gelse yapamaz."

Sesimin aşırı kısık çıkmasına dikkat ederek gülmeye başladım. Daha sonra kendimi toparlayıp kalemimi elime aldım ve soruyla uğraşmaya başladım. Hyunjin gerçekten haklıydı. Zor bir soruydu. Aslında zordan ziyade karışıktı. Adım adım gidilmeli ve sadece bu konuya değil diğer konulara da hakim olup onlarla birlikte çözülmeliydi. Adım adım çözdükten sonra anlatmak üzere Hyunjine döndüm.

"Bak şimdi Jin, buraya kadar doğru gelmişsin ama şurada küçük bir hata var. Türevini de aldıktan sonra ortak parantezle devam etmelisin..."

"... işte son olarak da şeklin alanından sorunun cevabı çıkıyor."

Hyunjin aydınlanmışçasına ağzını açtı. 'Voah' gibisinden bir ses çıkardı.

"Adım adım gidince gerçekten oturtabildim kafamda. Lia harikasın gerçekten çok teşekkür ederim."

Gülümsedim, "Rica ederim."

Hyunjin hızla yerine geçerken Minho yanıma oturdu. Anlık yanağımdan öpüp geri çekildi. Beklemediğim için gözlerim kocaman açılmıştı. Minho halime gülerken ona dönüp omzuna yavaşça vurdum. Yüzündeki gülümsemesi daha da büyüdü. Gözlerimin içine bakıp tekrar öpücük attı ama bu seferki uzaktandı. Bu şapşallığına karşı ben de dayanamayıp güldüm. Daha sonra kafamı iki yana sallayıp önümdeki kitaba döndüm.

--

"Minho, rahat durur musun ?"

Minho kafasını kitabın üstüne koyup yüzünü bana doğru çevirmiş bir şekilde duruyordu. Son birkaç dakikadır onunla ilgilenmem için türlü türlü şeyler yapıyordu böyle.

"Artık benimle ilgilen çok çalıştın."

Gözümü devirdim, "Beş sorum kaldı, eğer bırakırsan bitireceğim."

Dudağını büküp yavaş hareketlerle kafasını kaldırdı. Sert çıkıştığım için kötü hissetmiştim bir anlığına kendimi. Yüzüne doğru yaklaşıp dudağına hızlı bir öpücük bıraktım. Geri çekilirken de fısıldadım.

"Seni seviyorum."

Şaşırıp öylece kalmıştı. Yaa, Minho efendi hep sen mi yapacaksın ? Yan bir sırıtış takınıp kitaba geri döndüm.

Son kalan sorularımı da bitirip toplanmaya başladım. Çoktan toplanmış olan Minho ayağa kalktı. Diğerlerine baktığımda Felix ve Jeongin gitmiş, Chan, Seungmin Hyunjin ve Jisung da bizim gibi ayaklanmıştı. Solbin, Changbin ve Wooyoung daha çalışacaklarını söyleyerek kütüphanede kalmışlardı.

Sorry, I Love You | Lee KnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin