[Lia'nın yanına gitmeliyim]

647 49 24
                                    

| Nam Lia |

"Lia hadi kalk kızım."

Annemin sesiyle gözlerimi araladım. "Tamam anne kalkıyorum." dedikten sonra ayaklandım. Jin'in odasından çıkıp kendi odama girdim. Hızlıca bir banyo alıp üstümü de giyindikten sonra aşağıya indim. "Günaydınn." dedim Jin'in karşısına otururken. Jin de "Günaydın." diye karşılık verdi. Kahvaltımızı yaptıktan sonra çantamı alıp tam çıkacakken kapı çaldı. Kapının açılmasıyla karşımda duran babama koşarak sarıldım. "Daha gelmene 2 gün vardı." dedim. Başımı öptükten sonra "İşleri erken hallettik sizi çok özlediğim için uçağı erkene aldım." dedi. Sevimli bir şekilde gülerek sıkı bir sarılışın ardından ayrıldım. Jin de sarıldıktan sonra evdekilere veda edip evden Jinle birlikte çıktım.

Okulun önüne gelince Jin'e kocaman sarılıp "Görüşürüz." dedikten sonra arabadan indim. Biraz geciktiğim için koşar adımlarla okula ilerledim. Sınıfın kapısına geldiğimde daha hocanın gelmediğini fark edip soluklandım. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

'Şimdi güzelce içeri giriyorsun ve hiçbir şey düşünmeden sırana oturyorsun, kimseyi de takmıyorsun hadi Lia fighting'

Kendime küçük bir cesaret konuşması yaptıktan sonra kulbu aşağıya indirip içeriye girdim. Sınıftaki tüm gözler üstümdeydi kimseye bakmasamda bunu hissedebiliyordum. Normalde gülücükler saçarak sınıfa girer herkese günaydın dedikten sonra sırama geçerdim. Şimdi yumruğumu stresten sıkmış gözlerimi bir yere odaklamış o şekilde ilerliyrodum sırama. İşin en boktan kısmı da Minho'nun tam görüş açımda olması. Sırama geldiğimde Solbin geçmem için yer verirken "Günaydın." dedi. Hafif tebessüm edip ben de "Günaydın." dedim ve sırama oturdum. Minho'ya bakmamak için çabalarken tüm kaslarım gerilmişti resmen.

Üstümde iki çift göz hissettiğimde o tarafa döndüm. Hyunjin samimi bir gülüşle "Günaydın." dedi. Beklemediğim bir şey olduğu için şaşırmıştım. Tebessüm edip ben de "Günaydın." dedim. Han da arkasını dönüp "Sensiz sıkıcıydı buralar, yanındaki hanımefendi de hep somurttu içimiz bunaldı valla." dedi. Yine bu ikilinin kafasına taş düşmüştü galiba. Han'a pis pis bakan Solbin'e döndüm ve hafif bi kahkaha attım. İkiliye geri dönüp "Beni bu kadar sevdiğinizi bilmiyordum." dedim. Hyunjin biraz ciddileşen ifadesiyle "Sen iyi birisin Lia, neden sevmeylim ki seni ?" dedi. Sesini de biraz yükseltmişti. Sanki birileri duysun istiyordu. Sanırım duymasını istediği kişi Minho'ydu. Bu arkama kitlenen bakışlarından belli oluyordu. Solbin ben yokken Changbin ve bu ikilinin benim böyle bir şey yapmayacağımı savunduklarını söylemişti. Ah Minho arkadaşların bile benim hakkımda böyle düşünürken sen neden böylesin ?

Sıkıcı geçen ilk dersin ardından hava almak için Solbinle bahçeye çıktık. Biraz bahçeyi turladıktan sonra banklardan birine kurulduk. Kafamı Solbin'in omzuna yaslayıp gökyüzünü izlemeye başladım. "Yine gökyüzüne daldın." dedi Solbin elini dizime koyarken. Elimi elinin üstüne koyup "Huzur veriyor." dedim.

Birden gökyüzüyle arama giren bedene baktım. Seungmindi.

"Lia biraz konuşabilir miyiz ? Yalnız..."

Başımı Solbin'in omuzundan kaldırıp "Olur konuşalım." dedim. Solbin'e döndüğümde Seungmin'e anlamayan bakışlarla bakıyordu. Tabi ona yardım ettiğimi bilmediği için benimle konuşmak istemesini anormal bulması normaldi. "Sen sınıfa geç ben gelirim." dedim. Başıyla onaylayıp yanımızdan ayrıldı. Seungmin yanıma oturup "Nasılsın ?" diye sordu. "İyi olmaya çalışıyorum. Sen nasılsın, Dongmin o günden sonra sataştı mı sana ?" dedim. "Yok sataşmadı. Ben sana içini rahatlatacak bir şeyle geldim." dedi yüzü gülerken. Kaşlarımı çatıp "Nasıl yani ?" dedim.

"Yoonhee'ye yaptığın pardon Yoonhee'nin sen yapmışsın gibi gösterdip herkesi kandırdığı planını ortaya çıkaracak kanıtlar buldum."

Gözlerimi kocaman açtım. Seungmin konuşmasına devam etti. "Son bir şey kaldı onu da halledince müdüre her şeyi anlatıcam... tabi Minho'ya da.."

Sorry, I Love You | Lee KnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin