[Sevilmeyi haketmiyorum]

642 44 27
                                    

-Ama garip bir şeyler vardı boncuk boncuk terlemiş rengi bembeyaz olmuştu. Gözleri de oldukça bayık bakıyordu..-

| Lee Minho |

"Lia iyi misin ?"

Hızlı adımlarla yanına yaklaştım. 'Hayır' anlamında kafasını ağır bir şekilde iki yana salladı. Ne yapacağımı bilemeden sırasından çıkmasını bekledim. Elimi alnına götürdüm. Sıcaktı, çok sıcaktı. Bu beni daha da telaşlandırdı derken Lia nefes alamadığını söyledikten hemen sonra kapanan gözleriyle üzerime yığıldı.

Birkaç saniye ne yapacağımı bilemeyerek öylece kaldım sonra kafamı toparlayıp bir elimi belinin altından geçirip omzuna sardım diğer elimi bacaklarının altından geçirerek onu kaldırdım. Şuan aşırı korkuyordum ya ona bir şey olursa ? Ona çok haksızlık etmiştim kalbini yere düşen bir bardak gibi paramparça etmiştim. Asla haketmeyeceği cümleler kurmuştum. Öğrendiğim doğrular karşısında iğrenç hissediyordum kendimi şimdi Lia'yı baygın bir şekilde kollarımda taşırken daha da iğrenç hissetmeye başlamıştım.

Revire ulaştığımda yataklardan birine yatırdım. Okul doktoru ne olduğunu anlamaya çalışarak bir şeyler yapmaya başladı. Sağ ayağım stresten titriyordu ve bunu durduramıyordum. Aklıma dün gece terler içinde beni uyandıran kabus geldi. Rüyamda Lia benim yüzümden zarar görüyordu, kanlar içinde yerdeydi gerçekten korkunç bir görüntüydü unutamıyorum. Dün geceden beri içimde gezen bu sıkıntıyı Lia'nın bir hafta sonunda okula dönecek olması iyice karmaşık bir hale getirmişti. Şimdi de haraketsiz öylece yatıyordu. Evet rüyam kadar kötü halde değildi ama yine de böyle yatması beni korkutuyordu.

Doktorun sesiyle kendime geldim.

" .. okuluna acil ambulans istiyorum. Büyük ihtimalle hasta alerjik reaksiyon gösteriyor ve bu ileri düzey bir reaksiyon. Kollarında ve yüzünde hafif kızarıklıklar belirmeye başladı, şuan baygın ve nefes alış verişi oldukça zayıf, yüksek ateşi de var, acil doktoruna iletirsiniz."

Sıkıntıyla saçlarımı karıştırdım. Doktorun konuşmasına göre ciddi bir şeydi. Kendime lanet okudum. Yine annem yüzünden birine güvenmeyip demirle kaplı soğuk zırhımı giydiğim için kendime lanet okudum.

Ya Lia'ya bir şey olursa yaptığın şeyin pişmanlığını nasıl kaldıracaksın aptal Minho.

Az sonra içeri giren sağlık çalışanları Lia'yı kaldırıp sedyeye yatırdılar. Ağzına oksijen maskesi takıp birkaç işlem yaptıktan sonra ambulansa gitmek üzere reviden çıktılar. Tabiki meraklı bissürü öğrenci etrafa toplanmışlardı ben ise sedyenin peşinden gidiyordum. İleride duran Felix'i görünce elimi kaldırdım, yanına geldiğimde "Solbin'i bul Lix, Lia'nın bayıldığını alerjik bir durum olduğunu söyle." dedim.

Ambulansın önüne geldiğimde "Ben de yanında gelebilir miyim ?" diye sordum. Evet normalde öğretmenler öğrencilerin yanında gider ama içimdeki pişmanlığı bastırmak yanında durmak istiyordum. Bayan Hong öne binebileceğini söyleyerek Lia'nın yanına binmeme izin vermişti.

Bayan Hong arkaya bakan küçük camı açıp "Annesiyle konuştum. Küçüklüğünden beri çileğe alerjisi olduğunu söyledi. Büyük ihtimalle çilekten oldu çünkü öğlen çilekli ve vişneli kurabiyeler vardı sanırım fark etmeden çilekli olanlardan yedi." dedi. Sonra benimle göz teması kurup "İyi ki fark edip revire götürdün Minho, hemen hastaneye yetiştirilmemesi halinde hayati tehlikesi olan bir alerjik hastalıkmış." dedi.

--

Yaklaşık üç saat geçmişti. Tüm işlemler yapılmış Lia odaya alınmıştı. Neye alerjisi olduğu bilindiği için tedavisi erkenden yapılmış ve hayati bir tehlikesi kalmamıştı. Ama onca geçen saate rağmen hala uyanmamıştı. Ailesi gelene kadar yanında kalıp geldiklerinde geriye çekilmiştim. Onu bu kadar üzmüşken yanında durmaya bile hakkım yoktu zaten. Ama yine de dönüp gidemiyordum. Camın arkasında öylece yatışını izlemek kalbimi acıtıyordu. Bu Pişmanlık duygusu muydu yoksa başka bir şey miydi ?

Okul bitiş saati geldiğinde bizimkilerle olan gruptan bissürü mesaj gelmeye başladı.

"Minho Lia nasıl ?"

"Ben de yanına geleyim."

"Hala orda mısın ?"

"Biz de gelelim."

Kilidi açıp Lia'nın iyi olduğunu ve uyanmasını beklediğimizi yazdım. Gelmelerine gerek olmadığını zaten Lia uyanır uyanmaz kimseye gözükmeden döneceğimi de eklemeyi unutmadım.

Yaklışık on dakika geçtikten sonra görüş açıma giren Wooyoung oldu. Beni görünce kaşları çatıldı ve sinirli bir şekilde üstüme gelmeye başladı. Lia'nın odasından çıkan Solbin ise her zaman ki gibi onu sakinleştirmeye çalıştı.

"Lan senin burda ne işin var yaptıkların yetmezmiş gibi.. Gerçekler ortaya çıkınca iyi çocuk rollerine mi büründün ?"

Kafamı kaldırıp öylece işaret parmağını bana sallayan Wooyoung'a baktım. Ne diyebilridim ki ?

Solbin araya girip "Woo, Minho sayesinde Lia bu kadar çabuk yetişti hastaneye. Lia'yı çok üzdüğü ortada ama şuan bunun sırası değil. Lia daha uyanmadı bile.." dedi. Wooyoung oflayıp iki eliyle saçını geriye itti. Lia'nın abisinin odadan çıkmasıyla ikili yanına ilerledi. Ben de oturduğum yerden kalkıp kendimi hastanenin bahçesine attım.

| Anlatıcı bakış açısıyla |

Minho içindeki pişmanlığa hapsolmuş bir şekilde bahçede otururken hava iyice kararmıştı. Lia'nın bağışıklığı zayıf düştüğü için uyanmak bilmiyordu. Ama herkes emindi ki o iyiydi. Lia her zaman çileklerden kaçmış çok dikkat etmişti onları yememek için. Onu fazlasıyla yoran bir hafta geçirdiği için çok dalgındı, vişneli kurabiyeleri çilekli kurabiyelerle karıştırdığını dahi anlamamıştı. Bu dalgınlığının bedelini de ağır ödemişti. Neyseki Lia en yakın iki arkadaşı oradayken gözlerini açmış biraz etrafta göz gezdirdikten sonra ona heyecanla bakan arkadaşlarıyla gözleri buluşmuştu. Küçük bir tebessüm sundu. Çok halsiz hissetse de yaşadığı için şükrediyordu neyseki biri tarafından hastaneye yetiştirilmişti. Solbin uyandığını doktora haber vermek için odadan çıktı.

Önce Jin'e sonra da doktora haber vermişti. Gözleri Minho'yu aramıştı her ne yaparsa yapsın bugün için ona minnettardı. Çünkü Solbin öğle arasında katıldığı fotoğraf kulübü için toplantıdaydı ve Lia'nın yanına gelmesi uzun sürecekti. Onun dışında kimse Lia'yı farketmez uyuduğunu sanardı ve Lia oldukça gecikirdi hastaneye bu ihtimali düşününce bile gözleri doluyordu Solbin'in. Biraz daha bakındıktan sonra camdan Minho'nun bahçede olduğunu gördü. Hızla adımlarlala yanına gitmeye başladı.

"Lia uyandı."

Minho gelen sesle başını kaldırdı. Başını avuçlarının içine alıp derin bir oh çekti. Tanrıya ne kadar şükretse azdı. Kafasını kaldırıp "Haber verdiğin için teşekkür ederim." dedi Solbin'e. Yüzünde bir tebessüm vardı ama zoraki bir tebessümdü. Lia uyandığı için mutluydu ama içine oturan o şey hala yerini terk etmemişti. "Ben de arkadaşımı hastaneye zamanında yetiştirdiğin için teşekkür ederim." dedi Solbin.

Minho her ne kadar Lia'nın iyi olduğunu kendi gözleriyle görmek istese de bunu yapamazdı. Zaten Lia'nın onu görmek istediğinden de pek emin değildi. Yurdun bahçesine gelince soğuk kaldırıma oturdu. Düşünmeye başladı. Lia onu tüm samimiyetiyle seviyordu, diğer kızlar gibi yakışıklı ya da onların deyişiyle 'bad boy' olduğu için değildi. Diğer kızlar bir kere reddedilince vazgeçiyorlardı çünkü samimi değillerdi ama Lia, Minho'nun soğukluğuna rağmen ondan vazgeçmiyordu. Yani vazgeçmemişti ama bu sefer çok kırılmıştı, Minho bunun farkındaydı ve bu sefer eski Lia'yı göreceğini sanmıyordu. Mırıldandı kendi kendine

"Zaten bu kadar sevilmeyi de haketmiyordum annem bile beni sevmemişken.."

Bölüm sonuu 🤗

•Alerjik bir hastalığım olmadığı için çevremden bildiğim kadar bir şeyler yazmaya çalıştım.

•Bu bölüm Minho'ya olan kızgınlığımız biraz geçti mi dersiniz ? Ben şahsen üzüldümm ama Lia'yı gerçekten çok üzdü...

•Aşırı tıkandım yaa bir türlü akmadı kafamdaki senaryo Allah ne verdiyse yazdım skfkfkkfkdjfjdjcj

•Bakalım Lia Minho'yu affedecek mii bana kalsa hiç manita yapmayı düşünmüyorum onları dkfkdkckdkdjsjd

•Okuduğunuz için teşekkür ederim 💖

Sorry, I Love You | Lee KnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin