[Hayır Yiyemez]

595 47 53
                                    

|Lee Minho|

Lia'nın çığlıyla birlikte onların olduğu tarafa döndüm. Kesinlikle Sehun'la onu bu şekil bir pozisyonda görmeyi beklemiyordum. Elimde olmadan duygularım yine beni ele geçiriyordu. Bir de hiçbir şey olmamış gibi kahkahalarla oldukları yerde gülmeleri sinirlerimi iyice tepeme çıkarmıştı. Elimdeki kaşığı sertçe yere fırlatıp bulunduğum yerden çıktım. Hoca falan da umrumda değildi. Kalbim neden bu kadar acıyordu ? İçimdeki ses iyice dışıma çıktı. Ayağımla köşedeki duvara vurmaya başladım.

"Salaksın Minho, salaksın. Kız seni sevdiğinde neredeydi bu aptal kalbin ? Gerçekten salaksın."

Changbin ben çıktığımda arkamdan gelmiş olacak ki tekmelerimi hala duvara savuruken beni tutup çekti.

"Oğlum kafayı mı yedin ayağını kıracaksın.."

Bir suçu yoktu ama şuan tam ona patladım

"Bırak kırılsın !!"

Changbin ellerini beline koydu. Gözlerini devirip kafasını iki yana salladı. "Gerçekten sen salaksın Minho. Ama Lia'yı sevdiğin için değil hala ona duygularını açmayıp içten içe kendini yediğin için." Tek seferde bu acı gerçekleri yüzüme vurdu Changbin.

"Sanki çok kolay, sanki ben çok memnunum bu durumdan..."

"Kolay olduğunu söylemedim ama kendinden sinirini çıkarman da mantıklı değil be kardeşim."

Haklıydı hemde fazlasıyla. Ama söylesem ne olacaktı ki ? Kabul eder miydi asla kestiremiyordum. Hem beni unutacağını söylemişti hatta arkadaş kalalım bile demişti.

"Hadi içeri girelim hoca kızmadan. Sen de biraz sakin ol oturur konuşuruz buluruz bir şekilde yolunu."

Kafamı sallayıp peşinden gittim. İçeri girdiğimde gözlerim Lia'yla buluştu. Bana bir garip bakıyordu. Gözlerimi kaçırıp yürümeye devam ettim.

|Nam Lia|

Yerden kalktıktan sonra Sehun'la birbirimizden özür diledik. Bu halimize hala gülüyorduk. Patates çuvalı gibi yere serilmiştik resmen. Solbin'in beni çekiştirmesiyle yanına gittim.

"Solbin noluyor ?" dedim anlamayarak. Solbin'in şaşkın olduğu her halinden belliydi. "Siz düşünce Minho sinirle dışarı çıktı." dedi. Önce bir etrafı süzdüm gerçekten Minho yoktu içerde. "İyi de bundan banane ?" dedim gerçekten anlamamıştım bir şey. Lia elini alnına vurdu. "Lia saf mısın kızım ? Sen Sehun'un üstüne düşünce bu halinize sinirlendi işte." Önce bir afalladım. Minho neden bize sinirlenecekti ki ? Böyle bir şey olduğunda genelde ben sinirlenirdim o da onu sevdiğim içindi. Yoksa ?... Saçmalama Lia iki senedir peşinde koştun karşılık bile alamadın ihtimali sıfır bunun. Kafamdaki sesler susmuyordu. Solbin parmağını şıklatınca kendime geldim. "Kızım bir şey desene ?" Başımı iki yana salladım. "Benle ilgili olduğunu sanmıyorum Solbin. Böyle bir şey olsaydı bu zamana kadar bilirdik değil mi ?" dedim. Solbin belirsiz bir surat ifadesi bürünmüştü. "Bilemedim şimdi, çok garip." demekle yetindi.

Az sonra içeri Minho girmişti. Girer girmez gözleri benimle buluştu. Ben ona hala belirsiz düşüncelerimle bakarken bakışlarını kaçırdı benden. Gerçekten nesi vardı bu çocuğun ?

Zil çalınca Solbin'le kantine uğradık. Kendimize bir bisküvi alıp geri sınıfa çıktık. Minho ve tayfası yerindeydi. Açtığım bisküviyi önce Han ve Hyunjin'e uzattım. Onlar aldıktan sonra asla bana bakmayan Minho'ya uzattım. İstemiyorum dermişçesine kafasını salladı ve sıraya koydu. Gerçekten garip davranıyordu. Sonra Changbin'e uzattım paketi o da içinden bir tane alınca yerime oturdum. Hafif sağa dönüp göz ucuyla Minho'ya bakmaya başladım. Solbin'in ima ettiği şey gerçek olabilir miydi ? Bu düşünce bile kalbimi hızlandırıyordu. Ama aklım hiç ihtimal vermiyordu buna.

Sorry, I Love You | Lee KnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin