Sabahın erken saatlerinde Su uyanıp bahçede bağırarak, şarkı söyleyerek koşturuyordu. Su bağırdığı için bütün ailesini uykusunda uyandırmıştı. Suyun dedesi Bahattin ağa sinirlenerek bahçeye çıkmıştı. Su dedesini görüp hemen susmuştu. çünkü dedesinden çok korkardı. Bahattin ağa kaşlarını çatıp sinirli bir şekilde suya bakıyordu. Suda masumca dedesine bakıyordu. Su 8 yaşında sarı saçlı , beyaz tenli , mavi gözlü dünyalar tatlısı bir çocuktu. Ailesinin göz bebeğiydi. ne yaparsa yapsın kimse suya kızamıyordu.
Bahattin ağa, "Torun biraz sessiz ol herkesi uykusundan uyandırdın"
Su masumca ve gülümseyerek dedesine bakarak "haklısın dedeciğim özür dilerim. Bir dahakine daha sessiz olacağım."
Demirhanoğlu ailesi salonda kahvaltı masasına oturmuşlardı. Bahattin ağa suyun elinden tutup içeriye girdi. Bahattin ağa içeriye girer girmez, oğulları , gelinleri ve torunları ayağa kalktı. aile hepsi Bahattin ağadan çok çekinirdi. Çünkü Bahattin ağa dediğim dedik bir adamdı. Ve çok sinirliydi. Yapamayacağı hiç bir şey yoktu.
Bahattin Ağa'nın büyük oğlu Hasan, "Su kızım gel buraya sana kaç defa diyeceğim, sessizce oyna bak herkesi rahatsız ettin."
Suyun maviş maviş gözleri dolmuştu. Üzgün bir şekilde babasına bakarak "Baba özür dilerim."
Suyun sesi titriyordu. Suyun amcası Hüseyin Bey, "babası kızma boncuğuma" diyerek suya sarılmıştı.
Bahattin ağa "akşam 19:00'da hepiniz çırağın düğün salonunda hazır olun. Biricik kızımın kına gecesi olacak"
Hüseyin Bey'in karısı Canan Hanım "baba biz zaten şimdiden hazırız. çok mutluyum biricik görümcem evleniyor."
Canan Hanımdan normalde kimse hoşlanmaz. Çünkü çok kötü ve sinsi bir kadındır. Birinin açığını görse Hemen gider herkese yayardı. O yüzden Canan Hanım'ın bu dedikleri kimseye inandırıcı gelmemişti.
Saatler 15:00 gösteriyordu. Su ateşlenmeye başlamıştı. Ve çok kötü öksürüyordu.
Annesi Zümrüt Hanım suyun başına gelip, "kızım prensesim iyi misin ?"
Su ateşler içinde yanıyordu. Hiç hali yoktu. tek kelime bile edemiyordu. Zümrüt Hanım suyun bu durumuna biraz endişelenmeşti. Suyun ateşini düşürmek için ağrı kesici şurup vermişti. Aradan 1 saat geçmişti. Su halen çok hastaydı. Aile hepsi tatlı bir telaş içindeydi. Bahattin Ağa'nın tek kızı burcu evleniyordu. O yüzden kimsenin birbirinden haberi yoktu.
Saatler 17:00 gösteriyordu. Suyun ateşi düşmemişti. Çok hastaydı. Rengi sapsarı olmuştu.
Suyun babası Hasan panikle suyun odasına girdi. "Ne oldu zümrüt ? suyun neyi var ?"
Zümrüt Hanım, "Hasan Su çok hasta ateşi düşmüyor. sabahtan hiç bir şey yiyip içmedi. Galiba biz burcunun kınasına gelmeyeceğiz siz gidin ben suyun başında duracağım. kızım bu haldeyken hiç bir yere gidemem."
Hasan Bey suya üzülerek baktı. "O zaman bende gitmiyorum."
Zümrüt Hanım, "olmaz öyle Hasan sen git tek kız kardeşin evleniyor. onu bu mutlu gününde yalnız bırakma. ben suyun başındayım. Bizi merak etme."
Hasan Bey, "tamam o zaman ben gidiyorum. bişey olursa ararsın hemen gelirim."
Zümrüt Hanım tamam anlamında başını salladı. Hasan beyde suyun alnından öptü ve odadan çıktı.
Saat 19:00 oldu. Evde, Su ve zümrüt Hanımdan başka kimse kalmamıştı. Su, ağrı kesicilerle ve ılık bir duştan sonra kendini biraz daha iyi hissediyordu. Zümrüt Hanım mutfakta suya çorba yaparken, Suda masada oturup annesini izliyordu. Sonra salondan ayak sesleri gelmeye başladı. Suda Zümrüt Hanımda mutfaktaydı. Evde onlardan başka kimse yoktu. Zümrüt Hanım ve Su ayak seslerini duyunca biraz korkmuşlardı.Su korkudan annesine sarılarak "Anne içerde galiba birileri var."
Zümrüt Hanım suyun elini tutup yanaklarından öptü. "Korkma anneciğim ben burdayım. Sen beni burda bekle ben içeriye bakıp geliyorum."
Su başını salladı. Zümrüt Hanım içeriye bakmaya gitti. Sonra birden içeride "TAKKK" diye bir ses geldi. Bu bir silah sesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KABUS OLAN GECE
General FictionDiyarbakır'ın meşhur aşiretlerinden olan Demirhanoğlu ve Aslan ailesi, geçmişte yaşadıkları bir husumet yüzünden düşman olmuşlardır. İki büyük aşirette birbirinden nefret ediyorlardı. Nefretleri o kadar büyüktü ki bütün Diyarbakır bilirdi. Aslan ai...