5.Bölüm

2K 97 17
                                    

Bugün Demirhanoğlu ve Aslan ailesi için büyük gündü. Bu Akşam, Su ve Diyarın kına gecesi olacaktı. Su hiç evlenmek istemiyordu. Ama ailesi, Kan davaları bitsin diye, Suyu bu evliliğe kurban etmişti. Bu gece, Suyun bir kez daha hayatı kabus olacaktı...

Saat 9:00
Su uykusunda uyanıp, lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı.
Sonra yengesi Canan hanım elinde bindallıyla, Suyun odasına girdi. Suya küçümseyerek bakarak, "Bu ne halin kız kalk hazırlan."

Su Canan hanıma masumca bakıp, "Yenge ben okuyacaktım. Ben Annemi öldüren aileye gelin gidemem."
Canan hanım, Suya alaycı bakışlar attı. "Banane ya ne güzel senden kurtuluyoruz." dedi. Suyun gözleri doldu. Ve yengesine yalvarır gibi bakarak, "Yenge senin de kızın var. Beni biraz anla, aynı durumda senin kızında olabilirdi. Lütfen bişey yap bu evliliğe engel ol." Canan hanım, Sinirlenmeye başlamıştı. Suya nefretle ve acıyarak bakarak, "Bana bak sarı çiyan, kızımı karıştırma bu işe, Benim kızımın arkasında, Aslan gibi Babası var. Onu bütün kötülüklerden, koruyacakta Annesi var. Benim kızım senin gibi sahipsiz değil." dedi. Su, çok yanlış kişiden yardım istiyordu. Canan hanım, çok kötü bir kadındı. Sürekli insanları kırardı, çok bencildi, kendinden başka kimseyi düşünmezdi. Ve Çok vicdansız bir kadındır. Su yengesinin söylediği sözleri duyunca, çok kötü olmuştu. Canan hanım hep Suya kimsesiz, sahipsiz olduğunu, Suyun yüzüne vururdu. Aslında haksız da sayılmazdı. Su annesini kaybettiğinden beri kimsesiz kalmıştı. Sırtını dayacak kimsesi yoktu. Suyun yengesinin, dedikleri yüzünden gözleri dolmuştu. Canan hanım Suyun gözlerinin dolduğunu fark edince, Suyun kolundan sertçe tuttup, sıkmaya başladı. "Sakın ağlayayım deme, şimdi kes sesini giy şu bindallıyı" dedi. Ve çıktı odadan, Su yere çömelip ağlamaya başladı. Hayatından bıkmış durumdaydı. Bitmek bilmeyen bir kabusu vardı. Su bu bindallıyı, hiç giymek istemiyordu. Bindallıya bakıp "KEŞKE BU EVDEN GELİNLİKLİ ÇIKACAĞIMA KEFENLE CIKSAYDIM, EN AZINDAN DAHA AZ ACI ÇEKERDİM." dedi. Ve ağlamaya devam etti.

Saat 13:00
Su daha hazırlanmamıştı. Hiç hazırlanmak istemiyordu. İki gündür hiç bir şey yiyip içmiyordu. Sadece ağlıyordu. Ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştü. Babasını ve dedesini bu evlilik konusunda asla affetmeyecekti.
Suyun odasına, Dedesi Bahattin ağa girdi. Suyun halini görüp üzülmüştü. Suyun omuzlarına dokunup sakince, "torunum hadi kalk hazırlan" dedi. Su dedesinin yüzüne bile bakmıyordu. Dedesi ona dokununca hemen omuzunu geri çekti. Bahattin Ağa "torunum yapma böyle bu karar hepimiz için daha iyi oldu." Su dedesine bakıp, alaycı bir şekilde gülümsedi. Ve, "Dede Ne iyi olmasından bahsediyorsun, Siz beni bile bile ateşe attınız." dedi. Bahattin Ağa, üzülerek başını eğdi ve kapıya doğru yürümeye başladı. Su dedesinin, arkasında koşarak dedesinin ayaklarına çöktü ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. "Dede yalvarırım, beni bu ateşe atma ne istersen yaparım ama yeter ki evlendirme." Bahattin Ağa'nın gözleri dolmuştu. Suyun omuzuna dokunup, "yapma böyle su" dedi. Söylerken sesi titriyordu. Su hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordu. "YA DEDE SİZİN İŞLEDİĞİNİZ GÜNAHIN KEFALETİNİ NEDEN BANA ÖDEDİYORSUNUZ?" dedi. Bahattin Ağa daha fazla dayanamayıp odadan dışarıya çıktı.

Saat 15:00
Suyla Diyar'ın kına gecesine saatler kalmıştı. Suda anladı ki bu evlilikten kaçış yok yavaştan hazırlanmaya başladı. Diyar Suya İstanbul'da özel bir tasarımcının tasarladığı bindallıyı almıştı. Ama suyun haberi yoktu. Bindallının diyarın aldığından, belki de haberi olsaydı, o bindallıyı asla giymezdi. Su bindallıyı giymişti. Sonra saçını düz bırakıp hafif saç uçlarını kıvırtmıştı. Ve sade bir makyaj yapmıştı. O kadar çok güzel olmuştu ki resmen gece parlayan yıldız gibiydi. Bu gecenin yıldızıyda Suydu.

Diyar da hazırlanmıştı. Takım elbise giymişti. Saçlarına fön çekip hafif yukarıya kaldırmıştı. Sonra koluna gümüş klasik bir saat taktı. Sonra aynaya bakıp, kravatını düzelti. Diyar da çok yakışıklı olmuştu. Suyu görmek için sabırsızlanıyordu.

Saat 18:00
Aslan ailesi, Demirhanoğlu Ailesinin, evinin bahçesine giriş yapmıştı. Kına gecesinin başlamasına son 1 saat kalmıştı. Su odasının camından bahçeyi izliyordu. O an odasının kapısı çaldı. Suda aile üyesinden biri olduğunu düşünüp, "Gel" dedi. Kapıdan içeriye giren kişi Diyardı. Su diyarı görünce, hemen yüzünü çevirdi. Diyar suyu görünce, hayranlıkla baktı. Bir kez daha Suya aşık olmuştu. Diyar Suya hayranlıkla bakarak, " ÇOK GÜZEL OLMUŞSUN DENİZ GÖZLÜM" dedi. Su Diyar'ın yüzüne bile bakmıyordu. Su Diyara, nefretle bakarak "git burdan gitt görmek istemiyorum seni."dedi. Diyar bişey demeden odadan çıktı.

Saat 19:00
Kına gecesi başlamıştı. Su ve diyar sandalyede oturdu. Ve kına müziği çalarak Genç kızlar etraflarında şarkıyı söylerek dönüyordu. Su ve Diyar'ın kınasını yakan Mustafa Aslanın karısı Zeynep Aslandı.

Saat 20:00
Su ve Diyar'ın kınası yakılmıştı. Su ve Diyar sandalyede oturup etrafı izliyordu. Bir çok kişi de Diyarbakır yöresine ait halay çekiyordu. Sonra Mustafa Aslana bir telefon geldi. Telefonda duydukları Mustafa Aslanı şok etmişti. Azat kaçak yollarla Türkiye'ye dönmüştü. Ve şuan Azat buralardaydı. Mustafa Aslan herkesten gizli, Azatı bulmaları için Adamlarına emir vermişti. Sonra Mustafa Aslan uzaktan Azatı gördü. Mustafa Aslan hemen adamlarına emir verip "elektrikleri kesin" dedi. Azat Diyara uzaktan silah doğrultmuştu. Mustafa Aslan, Azatın yanına gitti. Azatın elinden, silahı almaya çalışırken, elektrik kesildi ve Silahtan ateş çıktı. Kurşun birine isabet etmişti...

KABUS OLAN GECE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin