KÇ -1

338K 8.9K 2.4K
                                    

(Sevgili okurlarımız, kitapta çok fazla karakter var ve her birine yoğunlaşamamışız. Çok kafa karıştırmışız, biz bile anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu yüzden karakterleri dört kişiye indiriyoruz. Çetenin dört kişi olma sebebi de, kitabı yazarken yedi arkadaş kendimizden esinlenerek karakterleri oluşturmuştuk. Yedi kişi olarak çıktığımız yola dört kişi devam ediyoruz. Umarım okurken keyif alırsınız. Karakterlere böylece daha çok yoğunlaşabiliriz.)

(Eylem, Arya, İdil ve Burçin.)

- İDİL -

Sabah yorganın çekilmesiyle sersemleyip yere düşmem bir oldu. Sağ gözümü aralayıp baktığımda, Eylem tepemde " Hadi kaldır o koca kıçını geç kalacağız." diye bağırıyordu. Bu kız, bu sesi neresinden çıkarıyordu. Ama kalkmam lazımdı, sonuçta son derse yetişmeliyiz değil mi? Yatağı ve yorganıyla bütünleşmiş, salyalarıyla tabaka oluşturmuş Arya'ya seslendim. ''Vedalaşır mısın artık yatağın ile? Yine geç kaldık.''

Arya'yı da zorla yataktan söktük ve aceleyle üstümüzü giyip evden çıktık. Burçin'in çağırdığı taksi gelmişti.

Bindiğimiz taksiyle okul bahçesinde havalı bir şekilde inmiştik, sonra Eylem'in ayağı yerdeki kaldırıma takıldı ve yere düşecekken Arya onu kolundan tuttu rezil olmaktan kurtardı. Bize selam verenlere karşılık verip, kapıdan girdik. Daha yukarı çıkamadan müdürün odasına çağrıldığımızı öğrendik.Bu adam üşenmeden her gün, bizi nasıl yanına çağırıyordu?

Kabak kafalı okul müdürümüz yine bize bağıracaktı, büyük ihtimalle. Adam bize bağırmadan güne başlayamıyordu resmen. El mahkum merdivenlerden hızlıca çıktık ve odaya girdik, kızgın bir şekilde bizi bekliyordu. Donuk bakışları ve parlayan kabak kafasıyla.

" Kızlar siz ne yaptınız?!" dedi tehditkar bir tavırla. Yine nereden, ne duydu bu adam?

"Ne suç attılar bize hocam? " dedi Arya. Tabi ki de suçumuzu öğrenmeden yalanlamaya başlamıştık.

"Yine birileriyle kavga etmişsiniz!" dedi, kaşlarının çatık şeklini bozmadan.Bir şeyi de öğrenme be adam!

"Hayır hocam, tabi ki de yalan! Biz hiç öyle bir şey yapar mıyız? " dedi Eylem. Tabi ki de yaparız!

"Yaptınız ve bir daha da yapamayacaksınız! Bu yaptığınız bardağı taşıran son damlaydı. Atıyorum lan sizi!" dedi. Tamam pek masum sayılmayız ama durduk yere kimseye sataşmıyorduk.

Eylem hemen atlayarak "Kelinizi öpeyim hocam, ne olur yapmayın!" diye yalvarıyordu. Ben de aynı saçmalıkla konuşmayı devam ettirdim.

"Bakın hocam, sizinle bir anlaşma yapalım. Görüyorum ki sizin kellik probleminiz var. Siz bizi okuldan atmayın, ben de size saç ekmekte profesyonel bir doktorun numarasını vereyim. Hatta ücreti ben karşılarım." dedim. Müdür hariç hepimiz böğürerek güldük. Daha doğrusu anırdık.

-ARYA -

İdil'in sözüne gülmemiz, müdürün kızarması, bozarması ve morarması üzerine durdu. Bu yaşta bunlar çok tehlikeli kel adam. Hemde bizi okuldan atmışsın.

Yani tamam normal sayılmayız. Biraz sert bir çete olabiliriz. Normal insanlara göre yaşantımız biraz farklı. Ama okuldan da atılmaz ki.

"Kızlar bakın, ben biliyorum siz iyi kızlarsınız ve doğru yolu bulabilirsiniz. Şimdi yeni okul, yeni hayat diyelim ve orada artık bu psikopat çete hallerini bırakın. " dedi.

Hayat herkese adil davranmaz ve bize sunduğu şartlar buydu. Bizim ailelerimiz bizi sokağa bırakmış. Sokak çocuklarıyız biz. Zaten bu sayede tanıştık ve kardeşten öte olduk. Sadece beraber gülüp, beraber ağladık. Bizler güçsüz olmamaya söz verdik. Hayatı gerçek ve acı yaşadık. O yüzden kalp kırıklarına daha fazla yer vermemek için sert olduk.

"Bizim gibi masum kızlara leke atıyorlar hocam!" dedi Burçin. Bu kız da güzel yalan söyleyemiyor be!

Aslında fazla bir şey yapmamıştık. Çoğu kez haraç kesmek, 3 kez adam yaralamak, sayısız kavga... ama bence bunlar yeterli değil.

"Size leke mi atıyorlar? Kızım sen dalga mı geçiyorsun? Ya kızlar çetesi denildiğinde okulda hocalar bile geriliyor artık. Nerede iftira? Hatta sizi fazla bile tuttum! Burada kaldığınız yeter! Artık yeni okulunuzda, yeni bir sayfa açın." dedi . Şuan o kadar kızgın ki, eminim saçları olsa diken diken olurdu!

" Hocam siz bile bizi bıraktıktan sonra, bizden bir şey olur mu ? " dedim duygusallığa bağlayarak. Ama yemedi, galiba.

" Ben artık size göz kulak olamıyorum, yolunuz açık olsun! " dedi. Yemedi be!

-Burçin-

Biliyordum işte, ben yapmayalım dedim.Şimdi bizim kelin dilini çekiyoruz. Birazda onları şaşırtıp ben sevimlilik yapayım bakalım.

"Hocam siz bizi bırakamazsınız ki, seversiniz siz bizi. Kıyamazsınız." dedim, kızlar şaşırsa da bozuntuya vermedim.

" Hayır Burçin. Beni böyle kandıramazsın. Sırf siz oyalamayın diye, gelmeden her şeyi hallettim!'' dedi müdür.

" Yani yemediniz mi? " dedim .

" Yemedim! " dedi. Şimdi ben boşuna mı ağzımı eğdim?

" Hocam saklayın, acıkınca yersiniz! " dedi Eylem.

Müdürde dahil, hepimiz buna yüzümüzü buruşturduk. İğrenç. Eylem'e yakın olan ben, Eylem'in kafasına vurdum.

-Eylem-

En sevmediğim müdür tipi yaşlı, ve kel. Zaten başka tip müdür mü var ? Neyse, konumuz bu değil. Asıl konu, okuldan atılmamız . Bizim gibi, hele hele benim gibi birine bu yapılır mı ? Sen bizim kavga etmemize takılacağına, git kafana saç ektir. Kafan geleceğimden parlak. Yüzlük ampul gibisin, gittiğin yer aydınlanıyor.  Ya o kadar parlıyor ki Allah'ın her günü yanındayız, daha hiç yüzünü göremedim be adam! Yani bize, bu yapılmaz! Artık katlanamıyordum zaten ben bu kele. Çünkü kağıt değilim. Hadi gülsenize, hadi. Tamam, sustum. Hocaya yalvarmalarımız, işe yaramadı. Sonunda pes ettik ve tastiknamelerimizi aldık. Son kez müdüre dönüp;

"Hocam kaç senedir bu okuldayım ilk defa belge alıyorum. " dedim dalgayla. Hoca sinirle oflayıp "Alın şunu buradan!" dedi. Sonra Arya beni kolumdan tutup, dışarı çıkardı.

Son kez sınıfımıza çıkıp, uyuduğumuz sıralara sarıldık ve veda ettik. Arya'yı almakta güçlük çektik ama olsun.

Şaka bir yana gerçekten biz okuldan atıldık.

Kızlar çetesi okuldan atıldı!

***

Düzenleme yaptığımız için yorumlar siliniyor. Sizden bol bol yorum ve satır içi yorumları bekliyoruz. Sizi seviyoruz!

Kızlar Çetesi (Düzenlemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin