Uçağın nihayet havalimanına inişe geçeceğinin kaptan pilot tarafından anons edilmesiyle gözlerimi açabildim. Vücudumdaki bütün kemikler ağrıyordu ve kalkmakta zorlanıyordum. Ellerimi yatağın diğer tarafına sürttüm Silasın orada olmadığını anladım ama çarşaf hala sıcaktı. Yanımdan ayrılalı çok olmamış gibiydi. Birkaç saat öncesine kadar yaptıklarımızı hatırlayınca çarşafı yüzüme kadar çekip dudaklarımı ısırdım. "Bu adam beni deli ediyor..." dedim derin bir iç çekerek. Yavaşça kalkmaya çalıştım. Kıyafetlerim paramparça olmuştu Silas giyinmem için kot pantolon ve beyaz renkli bir tişört hazırlayıp sandalyenin üzerine bırakmıştı. Hızlıca kalkmaya çalıştığımdan önce sendeledim, düşecek gibi oldum fakat toparlanmam uzun sürmedi. Bacaklarımda derman kalmamıştı. "Lanet vampir!" diye içimden söylendim. Üzerimi giyindikten sonra saçlarımı hızlıca bir atkuyruğu yapıp diğerlerinin yanına geçtim. Albert bana kızgın gözlerle bakıyordu beni baştan çıkaranın o olduğunu bildiği için seksi de kendisinin hak ettiğini düşünmüştü ama şanssız bir gününde olduğunu söylemeliydim. Alaz ise gözlerimin içine bile bakmayı reddediyor hemen yanındaki küçük camdan dışarıdaki manzarayı izliyordu. Romanya'yı sevmediğini biliyordum. İş seyahatleri için sürekli Romanya'ya gideceğini söylerdi ve hep isteksiz olduğundan bahsederdi. Buraya gelerek ailesini benim için karşısına alacağını bildiğimden ona minnet borçluydum. James ve Luca Silas 'ın sadık adamlarıydı. Her ne kadar aramız iyi olsa bile en ufak bir olayı Silas 'ın kulağına fısıldayacaklarından emindim.
Silas daha güvenli olacağını düşündüğünden bizi evine götürmek yerine eski bir arkadaşının oteline yerleştirmeyi uygun gördü. Daha güvenli olacaktı çünkü kendi evinde kraliçeye çalışan ajanlar olabileceğini biliyordu. Otelin en lüks odaları bizim için ayrılmıştı. Ben ve Silas kral dairesinde kalırken diğerleri hemen yanımızdaki odalarda kalacaklardı. İlk defa bu kadar lüks bir otelde konaklayacaktım. Duyduğuma göre bu otelin SPA'sı dünyanın en güzel masörlerini barındırıyormuş. Yorucu geçen bir akşamın sonunda bu durumu değerlendirebileceğimizi düşündüm ve çapkınca gülümsedim. Ardından yakışıklı erkeğime gizli bir bakış attım dilimi dudaklarımın üzerinde şöyle bir gezdirdim. Bakışımı yakalayan Silas iç çekerek karşılık verdi. Asansöre doğru yürürken onlarca çalışan dikkatimi çekti. Temiz bembeyaz ütülü bir gömlek, üzerine çektikleri siyah marka bir ceket ve bacaklarına giyindikleri aynı marka pantolonlarıyla oldukça çekici görünüyorlardı. Silas'ı gören her kim olursa olsun ona saygısını göstermeden yanından ayrılmıyordu. Albert'in söylediğine göre bu ülkede vampir severler adında bir topluluk varmış ve vampirlere kanlarını kendi istekleriyle sunuyorlarmış bunun karşılığında da onların lüks yaşantılarından istedikleri kadar faydalanabiliyorlarmış. Albert bu duruma ne kadar şaşırdığını ve insanlara akıl sır ermeyeceğini söylemek istercesine omuz silkti. Asansöre binerken ter içinde kalmış kısa boylu şişman bir adam sahte bir gülümseme takılarak James'in kulağına bir şey fısıldadı ardından dört beş adım geri çekilip mesajı asıl sahibine vermesini bekledi. James; "Afedersin," diyerek aramıza girdi ve mesajı aynen Silas 'a iletti. Silas, bu haberi bekliyormuş ama geçiştiriyormuş gibiydi. Gözlerini kapatıp başını bana doğru eğdi; "Sen bensiz devam et, fark etmene fırsat kalmadan yanına gelmiş olurum." dedi ve Albert 'a dönüp; "Onu koruduğundan emin ol," diye emretti. Şaka mısın? Bir Alfa'ya emir mi veriyorsun? Albert'in hırlamalarını durdurmak için koluna girip onu sakinleştirmem gerekti. O devasa kurdun şuan burada ortaya çıkmasını ve ortalığı dağıtmasını istemeyiz öyle değil mi? "Hadi, bana odama kadar eşlik et." diye fısıldamamla düşüncelerini başka bir yöne çektiğimi fark ettim. "Lanet olası Silas, bana neler yaptırıyorsun!" James, Luca, Alaz ve Silas giderlerken arkalarından baktım. Albert ona sardığım ellerimden bir tanesini hafifçe yakalayıp dudaklarının üzerine götürdü ve nazik bir öpücük kondurdu. Albert' ın yüzü yatak odasında randevumuz varmışçasına aydınlandı. Bana yakın duruyordu, ona baktım. Siyah saçları dağınıktı kırmızı alfa gözleriyse bir çeşit enerjiyle dolu gibiydi. Kalp atışlarını duyduğumu sanıyordum. Kararsızlığını ve içinde yanan arzuyu hissedebiliyordum. Vücudum anında yanıt vermişti. Dolgun dudaklarına odaklandım, ciğerlerimi duş jelinin yaydığı kokuyla doldurdum. Birkaç santim daha yaklaştı soluduğu havayı hissedebiliyordum artık kontrolü kaybetmek üzereydi. Penisinin sertleştiğini biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİR OPERASI +18
Vampiros-Birbirinden yakışıklı ve kana susamış vampirlerle dolu bir apartman... -Mina sadece bir insan! Dişlerini boynuma geçirdiğinde sıcak bir sıvı boynumda aşağıya doğru inip tişörtümü ıslattı. "Ah!" dudaklarının kenarı hafifçe yukarıya doğru kıvrıldı;...