İhanet

407 24 7
                                    


     "Burada ne işin var?"

     Bana yalan söylemesini istedim. Yalandan nefret eden ben bu sefer bana yalan söylenmesini istedim. Onun bir hain olabileceği gerçeğini düşünmek dahi istemiyordum. Belki de zorlamışlardır. İsteyerek yapmamıştır. Adımlarını hızlandırarak omzunun üzerinden bir bakış attı. Yanında üç avcı vardı. Ellerinde taşıdıkları silahlardan avcı olduklarını anlamıştım çünkü vampir olsalardı silaha ihtiyaç duymazlardı. Ellerim titriyordu. Uzanıp suratına şiddetli bir tokat patlatmak istiyordum fakat kolumu kaldıracak halim bile yoktu. Elsa 'nın yarattığı boşluktan faydalanıp son gücümle yerimden kalktığım gibi aksayarak kaçmaya başladım. Birisi yoluma çıktı ama ben üstünden geçip onu yere sermeyi başardım. Bir kurşun tam yanımdan geçerken sağa doğru dönüp ondan sıyrılmayı başardım. Adeta deli gücü gelmişti vücuduma.

     "Ona zarar vermeyin geri zekâlılar! Zaten kaybettiği kanların hesabını vereceksiniz."

      Peşimde iki avcı vardı. Diğerleri Elsa ile ilgileniyor olmalılardı. Hainin kim olduğunu öğrendiğinde yüzünde belirecek olan ifadeyi çok merak ediyordum. Aklımda bir plan şekillenmeye başladı ve aptalca sırıttım. Ayaklarım sanki kayıyormuş gibi köşeden saptım. İyice uzaklaştığımı düşündüm. Bacağımın arasına yerleştirdiğim hançerimi çıkartıp saçmadan kurtulmam gerektiğine karar verdim. Önce kuytu bir yer bulup gizlendim. Tulumumu sıyırıp hançeri yaranın çıktığı yere doğru soktum. Böyle bir acı daha önce yaşamamıştım. Hançer etimi keserken çığlık atmamak için yerde bir yerde bulduğum odun parçasını dişlerimin arasına almış ısırıyordum. Işık olmadığı için kurşunu hissederek çıkarmam gerekiyordu. Hançer etimi kesmeye devam ederken neyse ki kısa bir zaman sonunda saçmayı çıkarmayı başarabilmiştim. Sutyenimim kopçasını hızla keserek kanın kolumun altından geçirip destek olmaya çalıştım. Sol omuzum tamamıyla kullanılmaz haldeydi.

     "Mina sana zarar vermeyeceğim. Bunu nasıl düşünürsün?"

     Ses iyice yaklaşmaya başlamıştı. Burada fazla vakit geçirmiş olmalıydım. Kanımın kokusunu alabildiğini de hesaba katmamıştım.

     "Benden uzak dur. Artık söyleyeceğin tek bir kelimeye bile inanmam!"

      Daha hızlı hareket etmeli daha çok kaçmalıydım. Aklım Elsadaydı. Onu yakaladıklarında bana yaptıkları gibi hoşgörü göstermeyeceklerdi. Onu yakalayıp hayatta olduğundan emin olurlar daha sonra icabına bakarlardı. Ondan ben sorumluydum. Onu buraya sürüklemek benim hatamdı.

     "Ah!"

     "Elsa!"

      Korkuyordum. Kendi hayatım için değil onun hayatı için korkuyordum.

      Henüz pes etme kızım.

     Kazan, kazan, kazan...

      Belki de kazanmanın en basit yolu teslim olmaktan geçiyordur. Saklandığım yerden hızla çıktım ve onunla yüzleştim.

     "Alaz..."

     Yürüdüğüm yollar önümde dönüp duruyordu. Odaklanmaya çalıştıkça baktığım yerler daha da kararıyordu. Vücuduma söz geçiremez hale geldiğimde dudaklarımdan dökülen tek kelime, "Ona zarar verme," olmuştu. Bağırış ve çağırışları duyabiliyordum. Alaz beni kucakladığı gibi yarama baktı ve bunun için avcıların canına okuyacağına dair yeminler savuruyordu. Avcıların bir vampirden emir alıyor olmaları da hoşlarına gidiyor gibi görünmüyordu. Sonuçta doğalarına aykırı bir durumdu. Yıllarca kökünü kazıdıkları bir ırkın boyunduruğu altına girmişlerdi fakat bahse varım bu durumdan kurtulabilmek için ellerinden geleni yaparlardı. Bunu aklımın köşesine not etmiştim. Onları bu yönde yönlendirebilirsem eğer kurtulma şansımız artabilirdi. Onları halen duyabildiğimi anlamamalıydılar.

VAMPİR OPERASI +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin