Siyah kurt

1K 50 10
                                    


     Albert benimle vakit geçirmekten hoşlanıyordu. İtiraf etmesi zor geliyordu ama bende öyle hissediyordum. Önümüzdeki bir kaç günde onda hiç görmeyi düşünmeyeceğim hallerini görmüştüm. Aslında dışarıdan ne kadar otoriter bir yapıda görünse de işten içe şirin bir kurttu. Yediğim yemekten emin olmadan iş başı yapmıyordu. Her an gözü üzerimdeydi kendimi yabancı gibi hissetmemi istemiyordu. Buraya bir tutsak olarak kaçırıldığımı sanıyordum ama altında başka sebepler yattığını düşünmeye başladım veya Albert çok iyi bir oyuncuydu, fazla iyiydi. Bana diğer kurt adam sürülerinin nasıl işlediğinden bahsediyordu. Kendi sürüsünün içlerinden en büyük ve en tehlikeli olduğundan bahsetmekten de çekinmedi. Bugünlerde hem işte hem de dışarıda fazla meşguldü. Albert tarafından önemsenmeye alışmıştım. Kurt kızlardan bir kaçı biriyle çıkmaya başladığından bahsediyordu. Bu kimsenin görmediği biriydi ki bu bile başlı başına garipti. Kendimi ona fazla bağlamış, boyun bükmüş olmalıydım. Elbette ki onun bir hayatı olacaktı. Bana bir kaç güzel söz söyledi diye ondan etkilenmiş olamazdım öyle değil mi? Mutfakta kendime yeşil çay hazırlıyordum Albert'ın Beta'sı Jack yanıma geldi. Diğerleri gibi bana korkutucu bir şekilde bakmıyordu veyahut beni bir tehlike olarak görmüyordu.

     "Nasıl gidiyor?" diye sordu tezgahın üzerinde duran meyve sepetinden bir tane kırmızı elma kaparak. 

     "İyi, gördüğün gibi." diye yanıtladım. Gerçekten de gördüğü gibiydi fazlası yoktu. 

      "Albert bugün de dışarıda olacak." dedi tepki mi ölçmeye çalıştığını fark ettim. Onu görmeyeli tam üç  gün oluyordu ve artık bu durum canımı sıkmaya başlamıştı. Bir sevgilisi varsa eğer bana o kadar çok ilgi göstermemeliydi. Bir kez daha öfkemi kontrol edemediğimi düşündüm. Tabi bazı durumlarda. Elimde tuttuğum fincanı hızla tezgaha çarpıp kollarımı kavuşturdum ve Jack'i dinlemeye koyuldum.

      "Sanırım kızla beraber. Ben bile kim olduğunu bilmiyorum." dedi gülümseyerek elmadan bir parça daha ısırdı. Bu kadarı yeterdi. Kanımın damarlarımdan taşmakta olduğunu hissediyordum. Kalbim hızla atmaya başladı. Daha fazla burada durursam ağzımdan istemediğim şeylerin çıkabileceğinden korktum. "Hmm, başka bir kızla demek. Biliyor musun? Alfan istediğini yapabilir. Benden bu kadar çayımı bitirdiğime göre odama çıkabilirim." Arkamdan güldüğünü hissedebiliyordum. Çok mu fazla tepki vermiştim? Dua ediyordum ki öyle olmasın. Hava kararana kadar odamda oturdum. Sessizlik iyi geliyordu. Bazen insanların yarattığı kargaşa ve kalabalıktan uzak durmak beni mutlu ediyordu. Kendimi yenilenmiş hissediyordum. Boş konuşmalar, yalanlar,sahtelikler çok fazla geliyordu. Ay ışığı bu gece fazla parlaktı. Her zaman olduğundan daha parlaktı. Üşüdüğümü hissettim. Albert'in kapüşonlu üstlerinden bir tanesini alıp üstüme geçirdim. Altımda kısa bir şort vardı. Kokusu üzerine sinmişti. Çok güzel kokuyordu. Bunu itiraf ettiğim için kendime kızdım. Gözlerim hafifçe oturduğum koltuğun üzerinde kapanmaya başlamıştı ki kapının açılmasıyla uyandım.

       "Mina?"

       "Albert! Şey senin gelmeyeceğini söylemişlerdi." Onu göreceğime bu kadar sevineceğimi tahmin etmezdim. Hareketlerimden belli etmemek için çok uğraştım.

        "Neden gelmeyecekmişim ki? Sadece son zamanlarda işler oldukça yoğun ve geç geldiğim için seni rahatsız etmek istemediğimden misafir odasında kalıyordum. Sabah erkenden ayrılmak zorunda olduğumdan seni görmeye vaktim olmuyordu."

     Ne?

     Yani herkesin bahsettiği gibi gecelerini başka bir kadınla geçirmiyor muydu?

      Peki bu neden beni bu kadar mutlu etti?

VAMPİR OPERASI +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin