"Hamile mi?"
Nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Şaşkındım. Dakikalar geçti, kıpırdamadım. Ses çıkarmadım ve nefes alışverişim dahi duyulmadı. Sessizlikten nefret ediyordum. Mutlu olmam gerekiyordu. Mutluydum. Ellerimi karnıma götürüp oradaki minik varlığı hissetmeye çalıştım. Heyecandan kalbim öylesine hızlı atmaya başladı. Karnımda bir çocuk taşıyordum! Aniden şarkı söyleyip dans etmek istedim. Hepimizin hayatlarını sonsuza kadar değiştirecek olan şey buradaydı. Hayalini kurduğumuz şey buydu. Sonunda buna kavuşacaktık. Hayallerimize kavuşacaktık. Çocuğun kimden olabileceğini bilmiyordum ama hissediyordum. Hislerimde yanılmazdım. Bu çocuk bir melez olarak doğacaktı ve melezler güçlü olurlardı. Herkes peşinde olacaktı. Gücünü kullanmak onu yanlarına almak isteyeceklerdi ama babası asla buna izin vermezdi. Babası onu koruyup kollayacak güçte bir adamdı. Gözyaşlarıma hakim olamıyordum. "Hormonlardan olmalı." dedi doktor. Hala yanı başımda duruyordu. Doğrusu şu an burada olduğu için mutluydum. Dışarıya çıktığı anda diğerlerinin sorgusuna çekilecekti. "Artık haberi vermemiz lazım." Diye tekrar etti. Cevap vermedim. "Mina, haberi vermemiz lazım." Üçüncü seferde başımla onay verdim. "Ben mi söyleyeyim yoksa sen mi?" Gözlerimi kırpıştırarak açtım. Akan gözyaşlarını elimin tersiyle sildikten sonra; "Ben söylerim." diye fısıldadım. İliklerime kadar titriyordum. "Bu bebek için iyi değil," diye uyardı doktor. Kendime gelmem gerekiyordu. Şu an söyleyeceklerim herkesin kaderini belirleyecekti ve bundan sonraki yolumuzu çizecekti. Doktor odadan çıkarken diğerlerini içeriye davet etti. Albert önde Silas arkasından odaya daldılar. Sessizlik derindi. Kimse konuşmaya cüret edemiyordu. Ağzımdan dökülecek olan kelimeleri bekliyorlardı. Hayatım tamamen savaştan ibaretti. Bu iki ırk arasında gidip geliyordum ve sonunda tarafımı seçmeye karar verdim. Bu küçük bebek bu kararı vermemde büyük yardımcı olmuştu. Vampirlerin bebekleri olmuyordu bu yüzden bebeğin babası Albert'tı. Karşımda kaskatı kesilen bu devasa adam benim seçtiğim kişi olacaktı. Karnımı tuttuğu gören Silas'ın gözleri yaşardı. Sessizlik. Saatler süren sessizlik. "Olamaz, buna katlanamam." Diyerek odadan ayrılışını izledim. Ay giderek büyüyor tabak görünümünü alıyordu. Bu bize karanlıklar Tanrıçası Nyx 'in bir armağanı olmalıydı. "Bebeğimizi mi taşıyorsun Mina?" Eğer cevabın hayırsa hayatımda en çok istediğim şey sana bir bebek vermek ve karnının büyümesini izlemek." Yutkundu. "Mina?" Başımla onayladım. Neşe kalbine bir mızrak gibi saplandı. Gözleri Noel ağacı misali ışıldadı. "Bir bebeğimiz olacak."
Yüce Nyx, gerçekten bir bebeğimiz olacak.
Gözyaşlarımız gözlerimizi yakıyordu. "Bana sarılmana ihtiyacım var." dedim. Koşarak yanıma geldi ve beni güçlü kollarının arasına aldı. "Biliyordum. Kaderin bir gün yüzüme güleceğini biliyordum. Beni seninle ve bebeğimizle hediyelendirdiği için Nyx'e ve Tu 'ya şükürler olsun."
Önce yanaklarımı öptü. Ardından dudakları dudaklarıma kaydı. Islak öpücükleriyle ne kadar mutlu olduğunu gösterdi. "Meleğim."
"Üşüdün mü?"
"Evet,"
"Bırak da seni ısıtayım." Yanıma iyice sokuldu, vücudumu kendininkine bastırdı ve soğukluğu içine çekti. Dudaklarıma nazik bir öpücük kondurdu ve nefesini nefesimle karıştırdı.
"Senden bunu istemek beni üzüyor ama lütfen bu savaşa katılma. Ben senin için savaşırım. Senin güvenliğin için." Dudaklarıma, ardından çeneme bir öpücük kondurdu.
"Olmaz. Fiziksel olarak savaşamayacak durumda değilim."
"Ama artık bebeğimiz var. Onu korumamız lazım."
"Sen her zaman yanımda olacaksın. Ayrıca bende yeterince tecrübe sahibi sayılırım."
"Ona ne şüphe!" dedi Kahkahayla gülerek. "Sürü şaşkına dönecek. Hemen Jack'i arayıp haber vermeliyim. Senin için birkaç korumada isteyeceğim."
![](https://img.wattpad.com/cover/295026376-288-k992516.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİR OPERASI +18
Vampire-Birbirinden yakışıklı ve kana susamış vampirlerle dolu bir apartman... -Mina sadece bir insan! Dişlerini boynuma geçirdiğinde sıcak bir sıvı boynumda aşağıya doğru inip tişörtümü ıslattı. "Ah!" dudaklarının kenarı hafifçe yukarıya doğru kıvrıldı;...