Silas ile aramızdaki sorunu tam olarak çözememiştik. O benim çalışmama gerek olmadığını söylerken ben çalışmak istediğim gerçeğiyle diretiyordum. Apartmanda ilk gördüğümüz kişi David olmuştu. David diğer vampirlerden birisiydi. Çok yoğun çalıştığı için onu görebilmek güçtü. Vaktinin çoğunu Romanya'daki aile şirketinde geçiriyordu. Oldukça zeki bir vampirdi ve yakışıklı. Artık bunu söylememe sanırım gerek yok vampirlerin hepsinde ayrı bir çekicilik vardı. Gözlüklerinin üzerinden bize baktı ve konuştu: "Vakti çoktan gelmişte geçiyordu," dedi okuduğu kitabı kapatarak. Kitabın üzerinde -Politikacılar için ekonomi yazıyordu. Tam ona göre bir kitaptı. "Ah, öyle mi?" dedim ellerimizi göstererek. Silas ellerimi öylesine sıkı kavramıştı ki beni kendisine yapıştırıp öyle gezmek istiyormuş izlenimi veriyordu. "James ve Luca neredeler?" David burnunun üzerine düşen gözlüklerini yukarıya doğru itip: "Avlanmaya çıktılar, biliyorsun olanları duydum. Artık daha dikkatli olmalıyız." dedi kulağına doğru yaklaşarak. İstemese de Silas durumu onayladı. Olanlardan haberi olmayan bir tek bendim, şu anlık boş veriyordum ama ilerde karşısına dikilip her şeyi soracaktım.
Ertesi sabah ilk iş günüm olacaktı ama öncesinde vermem gereken bir sınav vardı. Okulda ilk dersin Tarihti ve bu bay Albert 'la burun buruna gelmem demekti. Hala Kışa Elveda partisi için ona yardım etmemiştim. Bana kızgın olmalıydı. Umarım kızgınlığını notlarıma yansıtmaz diye dua ettim.
Bay Albert her zamanki gibi tüm cazibesiyle sınıfa girdiğinde gözleri beni aradı. Sonunda gözlerimiz buluştuğundaysa yüzüne kocaman bir gülümsemeyle sınıfı selamladı. Beyaz gömleğinin üzerine giyindiği taba rengi yelek koyu tenini açığa çıkarıyordu. Sınıftaki tüm kızların tıpkı geçen gün Silas'ı gördüklerinde yaptıkları gibi iç çektiğini ve onun nasıl muhteşem bir erkek olduğu hakkında konuştuklarını duydum. Bu durum az da olsa canımı sıkmıştı. Evet, muhteşem bir erkekti. Bir anlığına da olsa büyüsüne kapılmış gibi görünüyordum. Onu izlediğimi görünce gözlerinin renginin değiştiğine yemin edebilirdim. Bu derste konumuz olmamasına rağmen mitolojik varlıklardan söz etmeyi uygun görmüştü. Vampirler, kurt adamlar, periler... duyup duyabileceğiniz tüm varlıklar hakkında konuşuyordu. En çok üzerinde durduğu konularsa Vampirler ve kurt adamlar olmuştu. James ve Luca'nın tepkilerinden onun da sihirli bir varlık olduğunu anlamıştım fakat henüz ne olduğunu öğrenememiştim. Başımı koyduğum masanın üzerindeki kollarımın üzerine gömüp cama düşen yağmur damlalarını izlemeye koyuldum. Yağan her bir yağmur damlasının yeryüzüne birbirlerine çarpmadan indiklerini biliyor muydunuz? O kadar masumlardı ki... Sıra arkadaşımın dirseğime kolunu geçirmesiyle Bay Albert'ın dikkatinin bende olduğunu anladım. Neden bana böyle bakıyordu? Bu kadar acayip olan şey neydi? Bir yabancı gibi değil de sanki beni yıllardır tanıyor gibiydi. Bu işten sıkılmaya başlıyordum. Benimle bir alıp veremediği olup olmadığını merak ediyordum. Neden benimle bu kadar ilgileniyordu?
"Size bir soru sordum bayan Arıkan."
"Affedesiniz sanırım soruyu duymadım Bay Albert. Tekrar eder misiniz?"
"Elbette. Mitolojiye inanır mısınız? diye sormuştum."
"İnanmak istediğime inanırım efendim."
Neden bütün sınıfın ortasında böyle bir soru sordu ki? Beni gülünç duruma mı sokmak istemişti? Sınıftakiler bana bakıp verdiğim cevapla dalga geçiyorlardı. Bay Albert'ta tıpkı onlar gibi gülmek istiyor gibi duruyordu. Bu canımı sıkmıştı. Pencereden yağan yağmuru izlemeye devam ettim. Hiç bitmeyen bir ıstırapmış gibi yağmaya devam ediyordu.
Beni bu duruma neden soktun ki?
Zilin çalmasıyla sınıfın kapısı açıldı. Kapının arkasında duran Silas'tı. Yüzünde bulunduğu durumdan hoşnut olmadığını gösteren bir ifade vardı. Belli ki Bay Albert'ın az önce bana yapmak istediği şeyi duymuş ve sinirlenmişti. Vampirlerin duyu organlarının insanlarınkinden yüz kat daha aktif olduğunu unutmuştum. Silas doğrudan sınıfa girmek yerine güvenli bir mesafede durakladı, bana işaret edip yanına gelmemi istedi. Kitaplarımı toparlayıp aynı hızla yanında belirdim. Kolumdan nazikçe tutup yanına çekti, bende durmak zorunda kaldım. Bu durumda görünüşe göre nezaket sınırları içindeki mesafe buydu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİR OPERASI +18
Vampiro-Birbirinden yakışıklı ve kana susamış vampirlerle dolu bir apartman... -Mina sadece bir insan! Dişlerini boynuma geçirdiğinde sıcak bir sıvı boynumda aşağıya doğru inip tişörtümü ıslattı. "Ah!" dudaklarının kenarı hafifçe yukarıya doğru kıvrıldı;...