21.Bölüm:Meftûn

1.1K 47 8
                                    


PELİN'DEN

Bir de bana diyor ki benim bordo bereli güçlerim sende neden işe yaramıyor? Adam hayvan gibi sıktı omzunu sen de yüzünü buruşturdun işte yüzbaşı. Bunu göremeyecek ne var Allah aşkına? Geldiğinden, oturduğundan beri gözlerimi senden bir an bile ayıramadığımı bilseydin yine böyle diyecek miydin acaba? Benim için, iyi olduğunu bilmenin o an operasyondan ya da dünyadaki herhangi birseyden daha önemli olduğunu blseydin, yine soracak miydin aynı soruyu? Kalbimi fethetmene, benim değil de beynimin izin verdiğini bilseydin, yine böyle sadece iyiyim diyebilir miydin? Ya da ben, senin orada canının her an tehlikede olduğunu bile bile sana kalbimi verir miydim isteklice? Seni her gördüğümde kalbimin hızlanmasını ben de istemezdim. Panik olmayı, her an kalbimin atışlarını kontrol altına almayı denemeyi ben ister miydim? Ama kalbim bana her seferinde meydan okudu. Düşüncelerim seni her gördüğümde bana meydan okudu. Benim düşüncelerim senin tarafını tuttu yüzbaşı. Ben de en sonunda kendimi o düşünceler tufanına kaptırdım. Tıpkı kalbimi sana kaptırdığım gibi.

Binadan çıkıp dışarıya, arabaların olduğu yere varınca abimin kendi arabasıyla meleğin yanına gittiğini öğrendim. Timdekiler de sanırım yigitin arabasıyla gitmişti. Kesin Sadığın işidir diyen zihnime itaat ettirip kendi Arabama doğru yürüdüm. Zor da olsa yüzbaşıyı pansuman yapmak için eve götürmeye ikna etmiştim. Arabaya bindiğimizde yağmur yağmaya başlamıştı ve şuan biraz sinirliydim. Su yanımda oturan adam canını hiçe sayıp onun gözünde küçük ama benim ve tıbbın gözünde hiçe sayılamayacak olan bir yarayı yok saymıştı. Hadi gelince pansuman yaptırsa neyse diyeceğim. Onu da yaptırmamış beyimiz. Ben kendi beynimde kendi kalabalığımı yaşarken elimin üzerinde bir baskı hissettim. Sonra onun sesini duydum. Nazikti.

"Sıkma ellerini. Terleyecek," dedi. Birden frene basıp arabayı durdurduğumda sertçe geriye yaslanmıştım. Daha fazla içimde tutamayacağımı bildiğim için ağaçlı yolda duran arabadan inip derin bir nefes aldım. Ciğerlerim temiz hava ile dolarken onun da arabadan indiğini arabanın açılıp kapanan kapısından anlamıştım.

"Sakinleş," dedi kadifemsi sesiyle. Alaycı bir gülüşle arkamı döndüm.

"Kimim yüzünden sinirliyim biliyor musun yüzbaşı?" Kaşlarını çattı.

"Sinirli misin?" Bu sefer gerçekten gülmüştüm.

"Sinirliyim yüzbaşı, sinirli. Sana sinirliyim. Ya sen nasıl bir odunsun? Ha? Nasıl bir odun benim her gece ayağına taş değmesin diye dua ettigim bir bedendeki yarayı hiçe sayabilir? Nasıl bir hödük benim uğruna canımı verebileceğim canı hiçe sayabilir? Tamam biraz abartıyor olabilirim ama pansuman bile yaptırmamışsın yüzbaşı. Ben sen görevdeyken ne kadar dua ettim, ne kadar endişelendim hiç düşünmedin mi? Hadi beni geçtim kardeşin için, Arzu anne için Selim amca için de mi düşünmedin? Yaran iltihap kalsaydı ne olacaktı? Eve gidip duş alacaktın iltihap kapacaktı," Artık sinirden biraz da saçmalamaya başlayınca kendimi durdurdum. Ellerimi saçlarımda gezdirip sinirimi yatıştırmaya çalıştım. Tamam biraz abartmış olabilirdim ama haklıydım. Bu nasıl bir vurdumduymazlıktı ya?

"Aklımdan hiç çıkmadın ki seni düşünmediğim bir an olsun," dedi. Gözlerim kapalı öylece kaldım. Ben az once dediklerimle ona olan hislerimi de söylemiştim değil mi? Bu da onun bir karşılığı mıydı? Yavaşça arkamı dönüp koyulaşan gözlerine baktım.

"Tek bir ânım yok seni düşünmediğim. Bana sarıldığın anı düşünmediğim, kahvelerinin aklıma düşmediği bir an bile yok Pelin," dedi gözlerimin içine bakarak. Derin bakıyordu. O da dayanamıyordu artık sanırım. Kendimi tutamayıp kollarımı yarasına dikkat ederek boynuna sardım. Birkaç saniye kolları boşlukta sallansa da, o da belimi sıkıca kavradı ve başını saçlarımın arasına daldırdı. Derin bir nefes aldığında ben de onun kokusunu iyice içime çektim.

AYRI DÜNYALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin