24.Bölüm:Emanet

897 37 2
                                    

Öncelikle merhaba. Umarım keyifler iyidir.;)

Küçük bir duyuru yapmak istiyorum.

Diğer kitabım ZEMHERİ'yi yayınlamaya başladım.

Ben sadece azcık, birazcık, ufacık, asker takıntılı bir insan olduğumdan ötürü, o da asker ve bir doktorun hikayesi.

Diğer kitabıma da desteklerinizi bekliyoruuuumm...

Şimdiden teşekkürlerimi sunmak isterim🎀✨️

PELİN'DEN

Lavabonun nerede olduğunu bulmam biraz zaman almıştı ama sonunda bulup görünüşümü kontrol ettiğimde bir sorun olmadığını ve gayet şık göründüğümü fark etmiştim. Yanaklarım biraz kızarmıştı ama hafif makyajım bunu biraz da olsa gizliyordu. Az önceki an aklıma düşünce, kanın tekrar yanaklarıma pompalandığını hissettim.

"...ben sana kapılıyorum Pelin."

Bir de aramızda ne olduğunu hala anlamlandırmış değildik ve onun bu anı sözü kalbimin mümkünmüş gibi daha da hızlı atmasını sağlamıştı. Mesleğimden ötürü birçok kez tehdit edilmiş ya da hayatımın tehlikeye atmıştım. Bilerek, isteyerek ya da bilmeyerek birçok kez ölümle burun buruna gelmiştim ama hiçbirinde bu kadar kalbimin beni zorlandığını hissetmemiştim.

O farklıydı.

Kalbim için de hayatım için de farklıydı.

En sonunda Yiğiti yanlız bıraktığım aklıma dank edince son kez aynadan kendimi kontrol edip kapıya yöneldim. O sırada iki kalın ses duydum ama biri tanıdıktı. Yiğitin sesiydi bu. Ama diğeri kimdi bilmiyordum. Sanırım hararetli bir konuşma değildi ama Yiğitin sesinin gergin olduğunu buradan bile anlayabiliyordum.

"Öyle mi? Lavabo bu katta değil miydi? Ben de kadınların muhabbetlerinden sıkılıp kaçtım geldim," Bu diğer adamın sesiydi. Öyle lakayt bir ses tonu vardı ki, yüzünü ya da nasıl bir karakterde olduğunu sesinden anlayabilirdiniz. Yiğitin bu adamın karşısında sinirlenmeden nasil durabildigini anlamış değildim ama belki de görevdeki ciddi haline ilk kez tanık olduğum için böyle hissediyordum. Hoş, o her zaman ciddiydi ama Onu tanıdığım şu birkaç ay içinde bazen sinirli bir yapısı olduğunu görmüştüm.

"Siz de mi lavaboyu arıyordunuz? Bana bu katta olduğunu söylediler ama, sanırım söyleyen garson da tam nerede olduğunu bilmiyordu," dedi Yiğit kontrollü ses tonu ile. Bir saniye? Neden lavaboyu arıyordu ki? Beni mi merak etmişti? Ya da- Belki kendisi gidecekti. Ama ben lavabodayken kendisi giderse, benim aşağı inince onu bulamama ihtimalini düşünmesi gerekirdi. Beynimdeki bu küçük çaplı fırtına devam ederken boğazımı temizleyip dışarı çıktım. Elbisenin eteğini düzeltip karşımdaki geniş cüsseli sevdiğim adama doğru yürürken, konuştuğu adamın kısık sesli ıslığını duydum. Ben ona bakmadan doğrudan Yiğitin gözlerine bakarak yürürken onun bakışları iki saniyeliğine dudaklarıma kaysa da odak noktası tekrar gözlerim oldu ve grilerini asla kahvelerimden ayırmadı.

"Hayatım, burada mıydın? Geliyordum şimdi, neden çıktın üst kata?"

Yanına vardığımda kaskatı kesilen bedeninin, bedenlerimizin teması ile rahatladığını hissettim. Elini belime yerleştirdiği an, kelebekler midemi ele geçirdi ve benim kontrolümden çıktılar.

AYRI DÜNYALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin