Yiğitten
Çarşıda hem geziyor hemde bizimkilere ev bakıyorduk. Semtte beğenebildikleri bir ev yoktu. Ya çok pahalıydı ya da eski püskü, yıkık döküktü evler.
En sonunda oturduğum binanın karşısındaki bir daireden birilerinin taşındığını gördük. Ev sahibi olduğunu düşündüğümüz adamın yanına gidip evi direkt kiraladık. Adam neye uğradığını şaşırmıştı ama sevinmişti de. Sonra saatime baktım. Üç saat sonra yani saat yedide komutanın kızı olduğunu yeni öğrendiğim komşumun evine yemeğe davetliydik. Ortaya bir teklif sundum.
"Yemeğe daha 3 saat var beyler biraz şehri turlasak uyar mı size? Hem alışırsınız?" Teklifime olumlu cevap geldi ve şehrin, işinden evine dönen insanlarla dolu olan sokaklarında yürümeye başladık. 6 adam sessizlik içinde yürüyorduk. Sessizliği bozan Emrah oldu.
"Yiğit komutanım evli misiniz? Parmağınızıda yüzük var da ondan sordum?" Hafifçe güldüm ve cevap verdim.
"Annemin yüzüğü bu. Babamla evlenecekleri günün sabahı annem yüzüğünü kaybetmiş. Aramışlar aramışlar bulamayınca yenisini almışlar. Onlar düğün hazırlığı yaparken yüzüğün içine isim yazılıyormuş. Babam düğünden önce yüzüğü almaya gittiğinde karışıklık olmuş ve içinde yiğit yazan özel tasarım bir yüzüğü babama vermişler. Tabi yüzüğü düğünden önce almanın heyecanını yaşayan babam yüzüğün içine bakmayı düşünememiş. Düğün bitmiş herkes dağılmış. Annem yüzüğü parmağını rahatsız ettiği için çıkarıp bakmak istemiş. Görmüş tabi yüzüğün içinde yiğit yazdığını. Babama söylemiş yanlış yüzüğü almışsın diye. O sırada babaannem, annemlerin kaybolduğunu sandığı yüzüğü bulduğunu söylemiş. Meğer çantasındaymış da aceleden mi heyecandan mı aklına gelmemiş. Sonra annemle babam yiğit isminin bir uğur olduğunu düşünmüş ve ismimi yiğit koymuşlar. Anlayacağınız ismim bu yüzük sayesinde ortaya çıkmış ve bende anneme ait olan ve yanımda getirebileceğim tek şey olan bu yüzüğü o yüzden takıyorum. Yoksa evli değilim." Bu garip hikayeye gülerlerken Serhatın evli ve 2 yaşında bir kızının olduğunu öğrendim. Kızının adı Selinmiş. Ali de nişanlıymış. Sevdiği kızın iki abisi varmış ve geçenlerde kız abilerine bir ilişkisi olduğunu söylemiş. Abileri de kim olduğunu bulup Aliyi bir güzel uyarmışlar!
Böyle böyle yeni timimin hayatlarını dinleye dinleye saati 6 buçuk etmiştik. Sonra onlari benim eve çağırdım. Yürüyerek evin önüne geldik ve kapının önünde beyaz bir range rover durduğunu gördüm. Çok ihtişamliydi ve bakımlıydı. Sahibi arabasına değer veriyor olsa gerekti.
"Abi ben çok acıktım vallahi şuan her şeyi yerim." dedi Sadık. Herkes katılır şekilde mırıltılar çıkardı ve ağır ağır merdivenleri çıktılar. Ben tam kapının kilidine anahtarı sormuştum ki karşı kapı gürültüyle açıldı ve karşı komşun yani Generalin kızı!, telefonla konuşarak evden çıktı.
"Tamam Ege sen gelirken susam ve Hindistan cevizi almayı unutma yeter. Gerisi bende."
Bende kapıyı açtım ve arkasına geçip portmantoya montumu asarken Sadığın karşı komşumla konuştuğunu gördüm. İçeri geçtim ve koltuğa attım kendimi. Sonra hepsi teker teker geldi ve oturdular. "Sahi komutanım biz akşam kime gideceğiz yemeğe. Umarım eli lezzetlidir." diye söze atıldı Ali. Diğerleri de sanki bir koroymuşcasına katıldılar. "Az önce karşılaştığımız karşı komşuma gideceğiz. Sadık? Siz tanıştınız herhalde koçum?" Hepsi merak etmişti şimdi.
Tüm gözler Sadığın üzerindeydi. Hepimizde gözlerini gezdirdi ve söze girdi en sonunda.
"Pelinmiş abi adı. Ama soyadı kafamı karıştırdı. Bizim timim komutanı Poyraz Binbaşının da soyadı Demir? Ha bir de Turan Generalin. Acaba soyad benzerliği mi? Yoksa... yok ya olmaz değildir değildir. Abi ya... Generalin kızı Binbaşının kardeşiyse?" dediğinde kimseden ses çıkmamıştı. Güldüm ve öyle olduğunu söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRI DÜNYALAR
Teen FictionO bir SAVCI. Alanında ün salmış ve herkesin dilinde övgüyle bahsedilen bir kadın olmuş. Geçmişine rağmen... ***** O bir YÜZBAŞI. Timinin komutanı ve komutanlarının gözdesi bir adam olmuş. Herşeye, herkese rağmen...