Yeni bölümle karşınızdayım.Bu bölüm daha çok karakterleri daha yakından tanımanız için. İn midir cin midir bilmeniz için.
Karakterlerimin kisiliklerinin biraz sönük kaldığını fark ettim ve bu bölümü biraz da onun için yazdım.
Lütfen yorumlarınızı esirgemeyin çünkü yorumları okuyup yanıt vermek bana gerçekten keyif veriyor.
Umarım beğenirsiniz.
Veeee, bölüüüüümm...YİĞİT'TEN DEVAM
Ben dumura uğramış şekilde kıstığım gözlerimin arasından Ahmara ölümcül bakışlar atarken Poyraz sözü devraldı.
"Eğer kardeşimin saçının teline zarar gelirse, seni diri diri gömer, üstüne toprak değil köz atarım aşağılık herif!" Poyrazın bu sözlerinden etkilenmemiş gözükmeye çalışsa da derince yutkunup başını iki yana hızlı şekilde salladı.
"Sizin bu boş ve sadece saçma sözlerden ibaret olan tehditlerinizi dinlemek yerine, can çekişlerinizin o güzel tanısını duymayı tercih ederim." Bu sözlerinin ardından odada bir sessizlik oldu ve Ahmar koltuktan kalkmaya yeltenmek yerine yanında duran birini çağırdı ve kulağına birşeyler söyledi. Kulağına fısıldadığı adam odadan çıktı ve birkaç dakika içinde odaya iki adam daha geldi ve köşedeki şömineyi odunla doldurup ateşe verdiler.
"Evet. Ateş yaklaşık yarım saat içinde köz olacak ve biz de o zamana kadar sohbet edeceğiz," dedi ateşten çıkan çıtırtı seslerini o iğrenç sesiyle bastırarak.
"Bizim dilimizden anlayacak mısın ki sen? Biz Türkçe konuşuyoruz. Sen leş'çe. Bence anlaşamaycağız." Mehmet sıktığı dişlerinin arasından tükürürcesine konuştuğunda Ahmarın o iğrenç kahkahası tüm odayı doldurmuştu.
"Anlaşırız asker. Sorun yok. Size kendi dilimi öğretirim. Neyse şimdi keyfim kaçmadan önce size birşey sormak istiyorum. Bir Türk'ün hayatında en değer verdigi şey nedir beyler? Lütfen dürüst olalım. Bakın eğer siz söylerseniz ben de size torpil yapıp benimkini söyleyeceğim." Yüzündeki çarpık gülüşle göz kırptığında kusmak istediğimi fark ettim.
"Sana bunu neden söyleyelim?" Sadık ciddi sesiyle konuştuğunda, ciddi olduğu nadir anlardan bi'tanesiydi. Sadık bizimle olduğu çoğu anda böyleydi ve ciddi olduğu anlar çok nadirdi. Dosyasında okuduğun kadarıyla kendini yetiştirmiş biriydi. Onu tanıdığım zaman dilimi sınırlıydı ama sanki onu yıllardır tanıyordum. Timde de gerçek hayatta da bana böyle hissettiren insanlarla birlikte olmak çok güzel bir duyguydu ve sanırım buna asla bir tarif bulamayacaktım. Biraz da şanslıyım sanırım. Yetimhanede büyümüştü ve biz ailesinin sadece bir kazada öldüğünü biliyorduk. Ama bazen ona bunu sorduğumuzda gözlerindeki ışık gidiyor, yerine sonsuz bir karanlık geliyordu. Herkesin bir zaafı, gölgelediği tarafı vardı ve onunki de sanırım ailesiydi.
"Çünkü şuan üstün durumda olan benim ve eğer söylemezseniz, zorunda kalırsınız," dedi ve ardından tekrar derince yutkundu.
Korkuyordu. Haklıydı. Benim de karşımda beni öldürmek isteyen altı bordo bereli olsaydı ben de korkardım.
"Korkudan altıma işiyorum diyemiyorsun da böyle saçma üstünlük kuralları mı koyuyorsun? Çok yazık Ahmar. Ama yani sen de haklısın şimdi bir bakıma. Benim de karşımda, beni diri diri yakmak ve bunu keyifle izlemek isteyen altı bordo bereli olsaydı eğer, ben altıma işlemekte kalmaz, sıçardım bile. Yine iyi dayanıyorsun sen," dedi Sadık yerine koyduğu o alaylı tavrı ile. Buna karşılık olarak güldüğümüzde Ahmar boğazını temizledi ve koltuğunda rahatsızca kıpırdandı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRI DÜNYALAR
Ficção AdolescenteO bir SAVCI. Alanında ün salmış ve herkesin dilinde övgüyle bahsedilen bir kadın olmuş. Geçmişine rağmen... ***** O bir YÜZBAŞI. Timinin komutanı ve komutanlarının gözdesi bir adam olmuş. Herşeye, herkese rağmen...