Hayat kavramı ne kadar garip değil mi? Yaşadığınız bu normal, sıkıcı günler ansızın farklı ve kafa karıştırıcı bir hal almaya başlasa ne hissedersiniz? Kendimi sürekli Çiçek dışında farklı bir arkadaş grubunda olmayı istemiştim. Tabi ki de bu gruba Çiçek de dâhildi. Onsuz asla bir adım bile atamam.
Farklı, sıradan bir hayat yaşamak istemezdim. Ta ki bu güne kadar, sürekli o aksiyon dolu kitapların içine sıkışıp kalmak istiyordum. Sanırım çok içten dilemiştim ki istediğim olmuştu. Ne kadar zorunlu bir şekilde bir arada olsak da ve ortada kayıp bir ceset yâda kız olsa da gerçekleşmişti.
Dalmış olduğum düşüncelerim, arabanın yavaşlaması ile son bulmuştu. Dışarıya baktığım zaman evimin olduğu sokağa girmiştik. Taksici amcayı yönlendirdikten sonra çantamın içinden taksimetre de tutan miktar kadar para çıkartıp uzattım.
"Buyurun." Dediğimde taksici amca duraksamıştı ve Bartu'ya bakmıştı. Bartu ters bir şekilde yüzüme bakıyordu.
"Ne yaptığını sanıyorsun?"
"Taksimetre de yazan parayı vermiyorum. Oradan ne yapıyor gibi görünüyorum?"
"Ben toplu veririm. Koy paranı çantana," dediğinde gülerek yüzüne baktım.
"Öyle bir dünya yok." Dedikten sonra parayı geri adama uzatmıştım. Ne kadar almak istemese de parayı oturmuş olduğum koltuğun üstüne bırakarak taksiden inmiştim.
"İyi akşamlar." Diyerek kapıyı biraz sert çarptığımda Bartu yerinden sıçramıştı. Gülerek ona bakarken o sabır çekerek önüne dönmüştü. Taksi kapımın önünden giderken bense gecenin soğuk havasını bir kez daha içime çekerek eve doğru yürümeye başladım.
İçeriye girdiğimde beni evimin karanlığı karşılamıştı. Işıkları yakıp odama doğru yürümeye başlamıştım. Odama girdiğimde bu gece olanları düşünmeye başlamıştım. Hala o anı hatırlayamıyordum. Sadece oraya koşarak gittiğimi ve... Ah hayır hatırlamıyorum!
Pes ederek dolabımın önüne doğru ilerledim ve içinden pijamalarımı çıkartıp yatağın üstüne bıraktım. Üstümde hala bir gerginlik ve başımda ağrı devam ediyordu. Zaman kaybetmeden banyoya doğru ilerledim ve suyu ayarlayarak küvetin içine dolmasını bekledim.
Su yavaş yavaş dolarken geri odama dönüp saçlarım da ki tokalardan kurtulmaya başladım. Saçlarım serbestçe omuzlarımdan aşağıya döküldüğü zaman derin bir oh çekmiştim. Bir saatten sonra sanki kafamda kuş yuvası taşıyor gibi bir ağırlık oluyordu. Evet, benzetmem çok garipti.
Elimi elbisemin fermuarına götürdüğüm sırada aşağıdan bir ses duymuştum. Korku bedenimi uyuşturmaya başlamıştı. Olabilir mi? O katil sırada ki kurbanını mı seçmişti. Sakin davranmaya çalışarak kapıya doğru yürüdüm ve kapıyı kilitleyerek evi dinlemeye başlamıştım. Cam kırılması gibi bir ses duyduğum zaman kapıyı sıkıca tutmaya başladım.
Sakin ol Bahar! Sakin ol!
Aşağı katta ki sesleri dinlemeye çalışıyordum ama su sesi buna engel oluyordu. Hızlıca taşmak üzere olan suyu kapatıp geri kapıya döndüğümde gördüğüm şeyle şoka uğramıştım. Nasıl içeriye girmişti?
Kar maskeli adam "Selam Bahar." Diyerek üstüme doğru gelmeye başlamıştı. Adımlarım geri geri giderken kaçmak hatta ona saldırmak için bir şeyler arıyordum ama hiçbir şey yoktu.
"Ne istiyorsun!" diye güçlü durmaya çalışıyordum ama korku bedenimi ele geçirmeye başlamıştı. Adam sadece gülerek yüzüme bakıyordu. Kafasını yana yatırıp yüzüme bakarken ben o korkutucu ela gözlerden kaçmaya çalışıyordum. Gözlerinde insafsızlığı ve soğukkanlı katilin izleri vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN TİYATROSU
Ficción Generalİnsanlar ve ya bizim gibi kitap aşıklarının tek bir hayali vardır. Kitapların içlerine girmek, onlarla bir olmak, yaşadıklarını yaşamak...Ama bazı hayaller hataya dönüşebilir. Hiç yaşayamayacağınız acılara tabi tutunabilirsiniz. Hiç yapamayacağını...