Bahçede biraz daha oturduktan sonra okulun zili çalmadan içeriye girmiştik. Ve her yere dağılarak bir ipucu aramaya başlamıştık. Eğer bu manyak oyuna dâhil olmamızı istiyorsa illa ki bize başka bir ipucu bırakmıştı.
Okulda yine polisler kol gezdiriyordu. Ne kadar içeride olmasalar da birkaç tanesi kapılarda bekliyordu. Biran önce şu saçmalık bitmesi lazımdı yoksa işler daha da karışacaktı ve içinden çıkmaz bir duruma sürüklenecekti.
İpuçlarını düşündüğümde elimizde birikmiş kağıtlar ve eskimiş bir anahtar vardı ama bu yeterli değildi. Oflayarak merdivenlerden birisine oturdum ve cebimden telefonu çıkartarak mesajlar kısmına girdim. Dağılmadan önce Bartu hepimizin telefonlarına numaralarımızı kayıt etmemizi söylemişti. Ve hepimize ipuçlarının resimlerini atmıştı. Atmış olduğu resimlerden birisine girerek dikkatlice ve sakin kafa ile incelemeye başladım.
İlk gelen nota bakarken okulun zili çalmaya başlamıştı. Nöbetçi öğretmenler sanki savaş varmış gibi bütün öğrencileri sınıflarına gönderiyordu. Oturduğum yerden kalkarak üstümü düzeltim ve üst kata doğru çıkmaya başladım. Çıkarken telefonuma bir mesaj gelmişti. Mesaj Bartu'dandı.
· Her hangi bir şey bulabildin mi? " mesajını okuduktan sonra düşmemeye gayret göstererek mesajına cevap verdim.
· Hayır, hiçbir şey bulamadım. Diğerlerinde durum ne?"
· Aras kamera odasında bir kağıt buldu. Tamer ve Çiçekten ses çıkmıyor. Şimdi sınıfa geç teneffüste çardakta konuşuruz."
Mesajını okuduğumda gözlerimi devirmemek için zor tuttum. Şu emir veren ses tonunu mesajlarında bile yansıtabiliyordu! Ona cevap vermeyerek telefonu geri cebime attım ve sınıfa girdim. Normalde bu sınıfı asla gözlemlemez insanlardan uzakta dururdum ama artık öyle bakamıyordum.
Her zamanki yerime geçerken sınıfta dolaşan dedikodulara kulak misafiri oldum.
"O şüpheli hala yakalanmadı."
"Nasıl okula gelebiliyoruz kapatılması lazım."
"Düşünsenize sınıftan birisiymiş hahaha"
"Neden olamasın ki"
"Bence baş şüpheliler çoktan belli,"
Onların daha fazla saçma sapan konuşmalarını dinlemek istemediğimden dolayı sıraya kafamı koymuştum. Ama aniden sıraya sertçe bırakılan şeyle yerimden sıçramıştım. Ne olduğuna baktığımda Ceyda gülerek bana bakıyordu.
"Değil mi Bahar?" dediğinde tek kaşımı kaldırarak ona baktım.
"Ne saçmalıyorsun yine Ceyda?"
"Saçmalamak mı? Okulda bir kız kayıp ve bizde kızlarla oturarak teoriler yürütüyoruz. Sence kim olabilir?" dediğinde kız grubuna baktım. Hepsi gülüşerek birbirlerine saçma sapan teoriler söylüyorlardı.
"Herkes olabilir Ceyda, beni rahat bırak." Diyerek sıraya kafamı koyacağım sırada "Sen bile olabilirsin" diyerek sesini hafifçe yükseltmişti. Kafamı geri ona doğru çevirip gözlerimi hafifçe kıstım.
"Gidip sürtük arkadaşlarına takılsana Ceyda, bana bulaşmayarak bir gün geçirebilirsin."
"Neden yoksa o kız gibi beni de mi ortadan yok edersin?" Diyerek gözlerini hafifçe büyüttüğünde gülerek yüzüne baktım.
"Kafa ütülemen bittiyse defolup gider misin?" dediğimde sözlerime aldırış etmeyerek yanıma oturdu. Kolunu masaya koydu ve önüne düşen saçları parmağına dolayarak onayama başladı. Ağzında çiğnediği sakızı patlayarak;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN TİYATROSU
Fiksi Umumİnsanlar ve ya bizim gibi kitap aşıklarının tek bir hayali vardır. Kitapların içlerine girmek, onlarla bir olmak, yaşadıklarını yaşamak...Ama bazı hayaller hataya dönüşebilir. Hiç yaşayamayacağınız acılara tabi tutunabilirsiniz. Hiç yapamayacağını...