Onile kabileye kadar koştuğuna inanamıyordu. Saatlerce süren yol çabucak bitmişti sanki. Girişteki ağacın altında kendisini bekleyen Cherika ayağa kalkıp yanına geldi ve kendisine has içtenliğiyle ona kocaman bir öpücük verdi. Onile istemsizce yüzünü buruşturdu ve dudaklarını birbirine bastırdı.
"Benim toprak adamım niçin çabuk döndü?"
"Fazla kalmayacağımı söylemiştim."
"Onile? Gözlerin... Niçin kıpkırmızı?" Cherika kollarını erkeğin üzerinden çekip geriledi. "Sana ne yaptılar?"
"G-gözlerim? Ah evime dönebilmek için çok hızlı koşuyordum. Vampir saçmalığı... Gidip dinleneceğim" Onile kaçamak cevabının ardından çabucak bambu sapları ve palmiye yapraklarının koruduğu barakasına girip kendini deri örtünün üzerine attı. Göğüs kafesi derisini parçalayıp dışarı çıkmaya uğraşıyordu. Soluğunu düzene sokabilmek için kımıldamadan durdu. Eğer kendisini dinlemekten vaz geçip Ayana'ya dokunmaya devam ederse ölebilirdi. Aldığı nefesi yüksek sesle geri verip yüzünü ovaladı. Cherika'nın güzelliğini aklına getirmeye çalıştı. Ne yazık ki kabilenin en güzel kızı dahi erkek gibi davranan kendini beğenmiş bir vampirin ona yaşattırdıklarını unutturamıyordu. Bağdaş kurarak oturdu. Dönüşümden dolayı aralarında oluşan bağlantı tüm yaşamını istemediği biriyle olmasına neden olmayacaktı. Kendini kontrol etmesi gerekiyordu. Yarından itibaren koca bir kabilenin sorumluluğunu alacak kişi olacaktı. Aklını herhangi bir kadına -özelliklede vampirse- yoğunlaştıramayacak kadar meşgul bir adamdı.
Genç adam düşüncelerini savurmak istercesine elini havada salladı. Son zamanlarda yaşadıkları artık vücudundan taşıyor, omuzlarında kat be kat birikiyordu. Deri şiltenin yanında duran şişeyi alıp bir yudumda bitirdi. Kendine dur deme vakti çoktan gelmişti. Elindeki koyu kahverengi camı evirip çevirirken kan içiyor olmanın artık doğasında olduğunu kısmen de olsa kabullenmiş ti.
Toprak zemine tırnağıyla derin bir çizgi attı. Beslenme şeklini sorgulamayı bırakacaktı. Ne kadar hayıflanırsa hayıflansın elinde olmayan bir husustu bu.
Tam ikinci çizgiyi atacakken parmağında dönüp duran hayali halka dikkatini çekti ve ellerini silkeledi. Gitmiyordu, dahası elle tutulabilir bir şeye de benzemiyordu. Yanaklarında biriktirdiği havayı üflerken genç kızın adı sükunet ile dudaklarından döküldü. Yaşadıklarının hepsi onun yüzünden miydi? Genç adam kaşlarını çattı. Eğer o gün yeterince dikkatli davransaydı yılanı fark edecek ve şu an burada toprağı eselemek yerine yarınki töreni ve dahası düğününü düşünüyor olacaktı. Aynayı dönüştüren Alia'ydi Gain'i ise Aias' ın vampir yaptığını Nandi ona açıklamıştı. Bu da ruhen bağlı olmanın aşk ile bir ilgisi olmadığını gösteriyordu. Kadını tüm benliğiyle hissediyor oluşu yanlış fikirlere kapılmasına sebebiyet vermemeliydi.
Peki ya bugün olanlar? Onile dudaklarını yaladı. Bir keşmekeşin içindeydi. Dokunuşunun verdiği rahatlamayı kabullenmişti. Nefes alıp verişini duymak gözlerine bakmak bu dünyadaki en büyük tatmin sebebi olmuştu. İstemeye istemeye ona çekilmişti. Şimdi ise arada kalmış sıkışmıştı.
Çadırın girişindeki kapı vazifesi gören kumaş aralandı ve Kabilenin en nefes kesici kadını önünde beliriverdi. Onile ona karşısına oturması için işaret etti. Cherika'nın zamanlaması mükemmeldi. Genç adam ona ihanet etmiş gibi hissediyordu ve bu durumu tüm dürüstlüğüyle onunla konuşmaya karar verdi. Onile onurlu bir adamdı. Son yaşadıklarından sonra kadına ciddi bir açıklama yapması gerekiyordu.
Cherika, dizleri birbirine değecek kadar yakınlaşıp ellerini avuçları içine aldı. "Yarın büyük gün artık şef olacaksın ve bir eş seçmen gerekecek."
Lanet olsun yardımcı olmuyordu. "Ben eskisi gibi değilim Cher, sana yemin ederim bu konuşmayı hala insanken yapıyor olmazdık. Şu an düğünümüzü konuşuyor olurduk."
Cherika gülümsedi. "Bizim düğünümüz bebekliğimizde planlandı. Hayatım boyunca senin eşin olmak için yetiştirildim. Şu an ne olduğunun kim olduğunun bir önemi yok."
Genç adam başını iki yana salladı. Sol elini sıyırıp yüzük parmağında yanıp duran hayali hareyi tüm cesaretiyle kıza gösterdi. " O gün Ayana beni dönüştürdüğünde bir şekilde ruhlarımız birleşti ve Ateş Klanı gücünü benimle paylaştı. İşin bu kısmının tamamen yanlışlık olduğuna yemin edebilirim. Fakat ona olan çekimimi şu an için göz ardı edemeyeceğim." Cherika'nın ifadesiz gözleri fazla dürüst davrandığı gerçeğini yüzüne vurdu. Hemen düzeltmek için başka sözcükler aramaya koyuldu fakat güzel kadının konuşmaya başlamasıyla duraksadı.
"O kız seni ısırmasaydı şu an ölmüş olacaktın. Sen her ne kadar dışarıda tüm bu vampir insan saçmalığından bir haber yetişsen de ben burada onların içinde büyüdüm. Onlardan biri olmana karşı değilim. Aksine nefret etsen de tüm kabile bu durumdan memnun. Artık boyun eğmek zorunda değiliz. Güçlüsün, kimsenin 'Gain bile olsa' verdiği emirlere itaat etmek zorunda değilsin. Bizi koruyabilirsin."
Onile kaşlarını kaldırdı.. Görünen o ki karar verilmişti. Kendisi haricinde bu durumdan rahatsız olan yoktu. Cherika yüzünü ona yaklaştırıp devam etti.
" O vampir kız ile olan bağlantına gelince... Dişi vampirlerin birden fazla kişi dönüştürebildiklerini duymuştum. Onlar için üzerlerine düşmedikleri takdirde çok da önemli değilmiş. Öyle olsaydı İola klanın yarısıyla beraber olurdu. Erkekler ise yalnızca bir ve bu kıymetli haklarını çoğunlukla eş seçmek için kullanıyorlarmış."
Genç adam geri çekildi. Kaşlarını çatıp dinlemeye devam etti.
" Beni dönüştür Toprak adam! Senin için her şeyi yaparım. Sonsuza kadar beraber ve güçlü olalım... " Cherika, doğrulurken dudaklarını onunkilere değdirdi." Yarın savaş boyalarını ben hazırlayacağım." Karşılık bulamamış olsa da gülümseyerek çadırdan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ KLANI 2 AYANA-ONİLE
VampireAteş Klanı romanının devam serisi olan bu kitapta Alia ve Gain'in biricik kızları Ayana ve genç gözü kara kabile reisinin hikayesiyle devam ediyoruz. Bir yanda klanına aşık ve babası tarafından tam bir ölüm makinesi olarak vampir olup aile mirası ol...