Bölüm 36

76 14 1
                                    

Gain dizleri üzerinde ağlayan çocuğun önünden umarsızca geçip mermer tahttaki yerini aldı. Nandi'nin hastalanmış oluşu elbet yüreğini parçalıyordu. Onu kovduğu gün için kendine lanetler yağdırıyordu fakat Gain'in acısı çok daha fazlaydı. Ayana'nın kalbi yavaşlamadığı ve bedeni kanı reddettiği sürece çürümeye devam edecekti. Gözlerinden istemsizce akıttığı yaşları silip elini mermere vurdu.
"Evine geri dön çocuk!"

Alia şimdi sustuğu için ileride kendine zulmedecekti fakat konuşmak gelmiyordu içinden. Eşine müdahale etmek dahi gelmiyordu. Zavallı kızı orada ölüm ile savaşırken kalbinin dahi atıyor oluşuna lanet ediyordu. Şhia'ya göz ucu ile çocuğu kaldırmasını işaret etti. Şimdilik yapabileceği en duyarlı şey buydu. Ayaklı cesetten farkı kalmayan Şhia isteksiz adımlarla çocuğa ilerleyip onu ayağı ile dürttü. Sahi Hera ne yapıyordu. Alia onun kendisini odasına hapsettiğini işitmişti. Kafasındaki düşünceleri eliyle savurup başını Gain'in omzuna dayadı. Onun güven veren varlığı olmasa nefes dahi alamazdı. 

"Onu bırak Şhia!"

Herkes büyük salonun girişinde içinde kaybolduğu kirli geceliğiyle dikilen Ayana'ya baktı. Fakat kimse kıpırdayamıyordu. Muhtemelen herkes hayal gördüğü kanısındaydı.

Ayana güçsüz birkaç adım daha atıp kapıdan içeri girdiğine emin olduğunda durdu. Diğerlerinin donuk bakışlarına aldırış etmeksizin yeniden fısıldadı.

"Kabileye gidiyoruz! Nandi'nin bana ihtiyacı var."

Alia ilk tepki gösteren oldu. Yerinden yavaşça kalkıp kızına doğru yaklaştı. Titreyen bedeni daha fazla ayakta duramayacağının habercisiydi. "Ayana?" diyebildi.

"Benim anne." Genç kız acı içinde gülümsedi. Vücudunu doğrultmak, çürümüş tabanları üzerinde ayakta durmaya çalışmak ölümcüldü. Az sonra kendine gelen babası bir kalp atımlık sürede yanındaydı. Ayaklarını yerden kesip onu güvenli kolları arasına aldı. "Dinlenmelisin."

"Hayır baba. Eğer şimdi kabileye gitmezsek Nandi ölecek. Böyle bir sorumluluk... Onları koruyacağıma yemin ettim." Genç kız boğazını temizledi ve başını babasının geniş göğsüne dayadı. Kabileye dönmek ona acı verecekti. Onile'i görmek ise belki kalbini paramparça kılacaktı fakat gereken buydu. Kendini toparlamadığı takdirde etrafındaki herkes, sevdiği herkes gidecekti. Ayana tüm bunların sorumluluğun altında yaşamak şöyle dursun ölmek dahi istemiyordu.

Atlar hazırlandı. Genç kız büyük bir özen ve dikkatle Gain'in kucağına uzatılırken üzerine giydirilen ve kendisine beş beden büyük gelen geceliğin üzerinde dönmesine sitem etti. Babası kucağına aldığı battaniyenin içine kendisini sarmaladığında ise yeniden istemsizce güldü. Aklı istemediği anılarla dolup taşmıştı bir kez daha. Onlara yenilmemek için gözlerini kapattı. Kabileye vardıklarında enerjiye ihtiyacı olacaktı.

Onile ablasının çadırına soluk soluğa giren Zuvan'ı gördüğünde çocuğu bunca zamandır ihmal ettiklerinin farkına vardı. Herkes gibi o da annesi için üzgün olmalıydı. Fakat şu an tuhaf bir sırıtışla karşısında dikiliyordu. Eğilip annesinin alnından öptükten sonra neşe içinde şakıdı.

"Geldiler! Vampirler burada."

Genç şef yerinde sıçradı. Geldiği hızla çadırın dışına koşturan çocuğun peşine takılarak dışarı çıktı. Gerçekten de buradaydılar. Tanrı kabilesini korusun, Gain bir ordu ile beraber gelmişti. Onile atlarından inen dev adamlara baktı. Ardından gözü Gain'e ve dikkatle Şhia'ya uzattığı battaniyeye takıldı. Gain atından atladı ardından battaniyeye sarıp sarmaladığı kızı kucağına aldı. Onile hareket edemedi. Gain'in kucağında tuttuğu kız Ayana'dan başkası değildi. Gözlerini kısarak yeniden baktı. Sahiden de o muydu? Onile günlerdir yüreğindeki boşluğu hissediyor olmasına karşın dayanmaya çalışıyordu fakat şimdi Gain'in kucağında ölümün izlerini taşıyan kendi kadını olabilirdi. Başını iki yana sallayarak Efendilerinin önüne siper olan askerleri izledi. Alia en önlerinde duruyordu. Güzel kadın ışıltısını kaybetmiş yüzünde derin öfke izleri ile yürümeye başladı. Bu sırada arkada atlarından inen iki diğer savaşçı koşarak yanına geldiler.
"Efendi Gain ve ailesi şefin kızını ziyarete geldiler." Şhia tıslayarak konuştu. Hemen yanında duran Vondre ise onun kadar kibar değildi. "Toz ol!" diye mırıldandı.

ATEŞ KLANI 2 AYANA-ONİLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin