Gece oldukça keyifliydi. Genç kız gülümseyerek eğlenen diğerlerini izliyor diğer yandan kendisine sunulan bardağından büyük yudumlar alarak susuzluğunu gideriyordu. Birkaç adam ellerinde değişik aletlerle ortaya geçip sesler çıkartmaya başladılar. İlk önce gürültü gibi gelen müzik yerini keyifli ritimlere bıraktı ve metal iki parçayı birbirine vuran uzun boylu genç adam hoş sesiyle şarkı söylemeye başladı.
"Gel haydi gel
El ele tutuşalım,
Büyük ailemiz için
Tek bir güneş altında
Parlak bir gelecek için"Sözleri bittiğinde grubun diğer üyeleri de ona katıldı. Ardından tüm kabile aynı anda tekrarlayarak hareketlendi. Oluşturulan yarım daireye birkaç kadın ve erkek eklenip dans etmeye başladılar. Tek ayaklarını öne atıyorlar ve geriye çekiyorlar aynısını diğeriyle de yapıyorlar ve sonrasında eğilip dizlerine vuruyorlardı. Üç sefer tekrarlanan hareketin ardından oldukları yerde dönüp yeniden adımlarına devam ediyorlardı. Ayana zıplayarak daireye katılan annesini görünce gülümsemeden edemedi. Az sonra kendisi de şarkılarına katılıp olduğu yerde adımlarını atmaya başlamıştı. Yanında gülümseyerek olanları izleyen İola'ya dönüp prensesin ellerinden tuttu ve şarkıyı yüksek sesle söylemeye başladı.
"Aias ve babam neredeler?"
"Gösterileri için kılıçlarını kuşanıyorlar."
Ayana başını iki yana sallayıp olduğu yerde döndü. "Gel haydi gel el ele tutuşalım..."
Onile elini ensesine götürdü. Tam ayağa kalkıp kızın yanına gidecekti ki ortalığı aydınlatan alev bir anda söndü. Herkes şaşkınlığa uğramış bir halde geri çekildi ve ateş yeniden yükseldi. Ortada toprağa saplanmış karşılıklı iki kılıç ve dizleri üzerine çökmüş iki adam vardı. Gain ayağa kalkıp kılıcını çekti Aias ta yavaşça ayağa kalkıp elini boynundaki siyah taşa götürerek selam verdi ve kılıcını çekti. İki dev adamda oldukça kararlı görünüyorlardı. Savaşacakları şey ise belli ki Aias'ın boynundaki siyah madalyondu.
Ayana yerinde zıpladı. Sonunda hediyesini tamamlayacak siyah taşı bulmayı başarmıştı. Üzerini değiştirdiği çadıra koşup pantolonunun paçalarını yırttı ve eteğinin altına giydi. O taşı almak için elinden ne geliyorsa yapacaktı. Madalyonu pantolonunun cebine yerleştirip hançerini yeniden bacağına bağladı ve saçlarını sıkıca toplayıp meydana geri döndü. Onile'in yanındaki yerini alıp kollarını ve bacaklarını esnetmeye başladı. Babası Aias'ı fena halde terletiyordu. Ona meydan okumak kolay olmayacaktı.
"Hey şef, babama meydan okumak istediğimde beni onayla anlaştık mı?"
"Ne?" Onile yanında kıpırdanan Ayana'ya baktı. "Gain'e meydan okuyacak kadar delirdin mi?"
"Sanırım." Ayana sırıttı. " Aias daha fazla dayanamayacak babam onunla oyun oynuyor."
"Seninle de oynamasını bu kadar çok mu istiyorsun?"
"Hayır, o siyah taşı istiyorum!" Genç kız Onile'e döndü. "Taşı sana getirmemi ister misin?" diye sordu.
"Ya getiremezsen? Bana bir öpücük daha vermek ister misin?" Onile sırıttı.
"Kabul! Ama taşı alırsam burada kalabilmem için babamdan izin alacaksın." Ayana gülümseyerek başını meydana doğru çevirdi. Onile kendisini onaylayınca derin bir soluk alıp babasının kılıcın tersi ile Aias'ın başparmağının üzerindeki kemiğe vuruşunu izledi. Yüzünü buruşturup kendi elini ovaladı. Onun için zor olacaktı. Aias kılıcını elinden düşürünce diz çöküp efendisini selamladı. Babası ile gururla madalyonu alıp kendi boynundan geçirdi.
"Efendi Gain!"
Gain sesin geldiği yöne baktı kızı tam karşısında dikiliyordu. Onile baş onayı verdiğinde ise sırıttı. "Gel bakalım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ KLANI 2 AYANA-ONİLE
VampirAteş Klanı romanının devam serisi olan bu kitapta Alia ve Gain'in biricik kızları Ayana ve genç gözü kara kabile reisinin hikayesiyle devam ediyoruz. Bir yanda klanına aşık ve babası tarafından tam bir ölüm makinesi olarak vampir olup aile mirası ol...