Ertesi akşam Onile yayını ve ok çantasını eline alıp odadan çıktı. Bu gün kesinlikle eve dönmesi gerekiyordu. Kabileden uzun süre uzak kalması doğru değildi. Bir an önce klandan ayrılmak için adımlarını hızlandırdı ve merdivenleri ikişer üçer inmeye başladı. Tam son birkaç basamak kalmıştı ki duyduğu müzik sesiyle başka bir adım atamadı. Sesin geldiği yöne doğru ilerleyip içini dolduran müziği dinlemeye başladı. Daha önce bir şarkı onu böylesine etkilemiş miydi? Koridorun sonundaki kapıya sessizce yaklaşıp içeri baktı ve nefesini tuttu. Boş odadaki küçük pencereden yansıyan ay ışığı tam ortada duran eski piyanoyu ve gözlerini kapatmış notalar ile dans eden Ayana'yı aydınlatıyordu. Gümüşi ışık genç kızın teninde dans ediyor parmak uçlarında kayıp gidiyordu. Onile Ayana'nın sesini duyduğunda elini kalbine götürüp duvara yaslandı. Şarkı söylüyordu. O kadar içten ve güzel bir sesi vardı ki... Genç adam gözlerini kapatıp kendini müziğe kaptırdı. Şarkıda "Yanımda kal..."diyordu. Onile yayı elinden bırakıp derin nefesler alıp vermeye başladı. Şimdi ayrılamazdı. Hayır, zorlasalar dahi gidemezdi. Gözlerini açıp bir süre karanlık tavana baktıktan sonra yumruklarını sıkıp odaya daldı.
Ayana yerinde sıçradı. Piyanoyu kapatıp ayağa kalkacaktı ki Onile yakasından tutup ona yardımcı oldu. Yüzü tuhaf görünüyordu. Gözlerindeki çember kalınlaşmış, dudaklarını birbirine bastırmıştı. Aslında bu onun doğal haliydi fakat titriyordu.
"Beni soktuğun duruma bak! Evime dönmek istiyorum."
"Ayakların yok mu? Beni boğazlamak için sarf ettiğin çabayı adım atmak için sarf et ve git!"
"Ayaklarım bana itaat etmiş olsalardı burada bir dakika kalacağımı mı sanıyorsun? Bedenimi kontrol altına alan sensin!" Onile durup soluklandıktan sonra kızı kendine daha da yaklaştırdı. kendisinin aksine onun oldukça rahat ve umursamaz tutumu onu çileden çıkartıyordu. "Beni bırak!"
"Aklını yitirdin değil mi? Seni zorla tutmuyorum. Kapı orada. Yolu unuttuysan savaşçılardan biri sana eşlik eder!" Genç kız yakasını kurtarıp iskemleye oturdu. Suçlu duruma düşecek bir şey yapmamıştı. Kimseyi zapt etmiyordu da. Tüm parmaklarıyla piyanonun tuşlarına rast gele basarak gürültü çıkarmaya başladı.
Onile alnını sıvazlayıp iskemlenin köşesine oturdu. "Devam et, bir şeyler çal"
"Ah, dayanılmazsın. Çalmayacağım." Ayana ayağa kalkıp bir adım attı fakat Onile elinden tutup onu yerine oturttu.
"Kafam karışık."
"Karışacak bir kafanın olması ne kadar hoş."
"Şimdi benimle dalga mı geçiyorsun?" Onile kaşlarını çattı.
"Bir lider aklına mukayyet olmalıdır." Ayana erkeğin avcunun içinde duran eline bakıyordu.
"Her zaman değil. Ina ve Peon aklını karıştırmıyor mu?"
"İlgilenmiyorum. Kişisel meselelerimi anlatabileceğim kadar yakınım değilsin." Genç kız tek eli ile bir şeyler çalmaya başladı.
"İşte bu yüzden hoşlanmadığın insanlar ile konuşmak rahatlatıcıdır. Arkana baktığında senin hakkında ne düşündüklerini umursamazsın."
"Hoşlanayım ya da hoşlanmayım diğerlerinin hakkımda düşündükleri tek şey 'Gain ve Alia'nın küçük kızı' olduğum. Bu yüzden asla umursamam." Ayana elini çekip piyanoyu kapattı.
"Yanlış hatırlamıyorsam az önce beni boğazlamaya çalışıyordun. Kafan karıştığında insanları boğazlama alışkanlığına mı sahipsin?"
"Vampirleri boğazlamayı kendime alışkanlık haline getirdim." Onile kendi dilinde konuşmuştu.
"O halde önce kendini boğazla" Ayana elinden geldiğince kabilenin dilini kullandı. Onları çok iyi anlıyor olmasına rağmen henüz akıcı konuşamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ KLANI 2 AYANA-ONİLE
VampireAteş Klanı romanının devam serisi olan bu kitapta Alia ve Gain'in biricik kızları Ayana ve genç gözü kara kabile reisinin hikayesiyle devam ediyoruz. Bir yanda klanına aşık ve babası tarafından tam bir ölüm makinesi olarak vampir olup aile mirası ol...