Kaleye vardıklarında neredeyse gün batmak üzereydi. Ayana kabilede değil de burada olduğu için mutlu hissetti. Evinde huzurlu hissediyordu. Kapı önündeki savaşçıya içtenlikle gülümseyip koluna sıkıca vurdu. Fakat acıyan kendi eli olmuştu. Tanrım o adam demirden yapılmaydı değil mi? Arada göz kırpmasa yaşadığından dahi şüphe edebilirdi. Kendi düşüncesine yüksek sesle güldükten sonra bir yanında Ina diğerinde Onile ile merdivenleri tırmanmaya başladı. Bir üst kata çıkarken onu ittiren şefin eli şimdi belini sıkıca kavramıştı. Ayana bu durumdan rahatsız değildi.Büyük salonun önüne geldiklerinde utangaç tavırlarla ona baktı. Ailesinin önüne bu şekilde çıkmak onu utandırırdı.Onile ona gülümseyip elinin basıncını hafifletti fakat içeriden gelen bağırış sesleri durmasına ve Ayana'yı daha çok sıkmasına neden oldu. Ina'ya soran gözlerle baktığında savaşçı başını önüne eğip yanlarından uzaklaştı. Onile içerideki bağırışları net duyabiliyordu fakat Ayana korku dolu bir ifadeyle kapıyı açmalarını söyledi. Kapı ardına kadar açıldığında Onile geri adım attı. Gain'in görüntüsü ürkütücüydü. Alia'ya delicesine bir öfke ile bağırıyordu. Güzel kadın ise onu dinlemiyordu bile mermerle bütünleşmiş gibi olduğu yerde oturuyordu. O kadar umursamaz görünüyordu ki Onile onun Alia değil de heykeli olduğunu düşündü. Ateşin Efendisine karşın böylesine korkusuz ve tepkisiz kalmak büyük bir cesaretti. Ayana onun kolunu sıvazladıktan sonra içeri girip sessizce olay mahalline doğru ilerledi.
"Baba beni çağırtmışsınız." dedi ses tonu öylesine kibar ve sakindi ki Gain bağırmayı kesti. Kızına dönüp ateş saçan gözlerle baktı.
"Gidip hazırlan Kuzeye doğru yola çıkacağız. Bana eşlik etmeni istiyorum."
"Anne?" Ayana annesinin taş kesmiş suratına baktı fakat cevap veren babası oldu.
"O gelmeyecek!"
"Baba sorun nedir?" Ayana kaşlarını çattı. "Kötü bir şey mi oldu? Yoksa hala dün olanlar yüzünden mi?"
"Bu, o adamın çeyrek yaşı dahi olmayan çıplak bir kadını izlemesinden çok daha önemli!" Alia'nın sesi sertti.
"Benim çeyrek yaşım dahi değilsin!" Gain bağırdı.
Onile belki bu konuya el atabilirdi. Daha öncesinde kızdığında Gain'in ona yardımı olmuştu. "Efendi Gain!" diye seslendi. Gain ona baktığında ne diyeceğini bilemez bir tavırla etrafını süzdü ve sonunda "Hava çok güzel ve belki anlatacaklarım ilgini çeker..." dedi. Ayana'nın sessiz teşekkürünü hafızasında duyar gibiydi. Gain orada bir dakika dahi durmak istemiyormuşçasına öne atıldı. "Gidelim evlat aksi takdirde hiç güzel şeyler olmayacak!"
Kapı arkalarından kapandığında Ayana annesi ile koca salonda baş başaydı. Ona yaklaştı ve dizleri üzerine çöküp annesine sarıldı. "İyi misin?" Son zamanlarda kendisini bu konuda uzmanlaşmış hissediyordu.
Alia kızının tatlı kokusunu içine çekip hıçkırıklara boğuldu. "Oraya sadece sivri dişlileri çağırmaya değil Ina ve Ryv'nin bağlılık yemini ile birleşmesine gidiyoruz tatlım ve o adam buna kendi karar verdi."
"Ne?" Ayana geri çekildi.
Alia sinirle başını salladı. "Dün klana vardığımızda Camene bizi karşıladı. Ryv'nin bir süredir oldukça huzursuz olduğunu ve her şeye gereğinden fazla tepki gösterdiğini belirtti. Biliyorsun son iki hafta geçmişte vuku bulan kötü olayların matemini taşıyor ve Ryv'ye hak veriyorum. O eşini kaybetti tatlım. Bağlı olduğun adamı bir daha göremeyecek olmak seni ne hale sokar tahmin edebiliyor musun?"
Ayana baştan ayağa titredi. Değil tahmin etmek aklından geçirmek dahi ölmesine yeterdi. Fakat bu konuyu daha önce Şhia'dan duymuştu. Ryv kuzeyde hoş olmayan bir yönetim ve baskı içindeydi. Başını iki yana sallayıp Ina'nın huzursuzluğunu gözleri önüne getirdi. "Ryv yalnız anne... Ina ile birleşmesi onun acısını hafifletmez miydi?"
"Onu tanımıyor dahi ve baban onlara birbirlerini tanımaları için izin vermiyor." Alia yüzünü avuçları içine aldı. "Ryv, Klein'e ihanet etmiş gibi hissedecek..."
"İşte bu yüzden onun için iyi dahi olsa kabul etmezdi." Ayana şimdi babasına hak veriyor olsa da annesine hissettirmesi doğru olmayacaktı.
"Oraya gelmelisin anne... En azından Ryv'nin benden daha çok sana ihtiyacı olacaktır!"
Alia başını evet manasında hızlıca sallayıp gözlerini sildi. "Bunun bedelini ödeyeceksin Gain!"
...
Ayana kollarını dayamış doğan güneşi izleyen Onile'i görünce gülümsedi. Adımlarını sıklaştırıp onun yanına gitti. Kollarını tıpkı onun gibi tırabzana dayayıp doğan güneşin kızıl büyüsüne baktı. "Bir an kendimi Ryv'nin yerine koydum..."
"Zor." Onile aynı şekilde kendisini Ina'nın yerine koymuştu. Aslında onun hissettiği karışıklığı anlıyordu. Dönüşümünün ilk günlerinde yaşadıkları yüzünden aklını kaçırmak üzereydi. Ayana'nın güzel yüzüne baktı. Ona baktığında tarifi mümkün olmayan duygularla sarmalanıyordu her yanı. Fakat bu aşk mıydı? Yoksa ettikleri yeminin etkisi miydi hala bilmiyordu. Ya da kendisine itiraf edemiyordu. Düşünceleri ne olursa olsun ondan uzak kalmak kabul edilemezdi. Doğrulup onu tırabzan ile kendi arasına çekti ve kollarını onunkilerin üzerine gelecek şekilde koydu. Onu dün gece ısırdığı yerden öptükten sonra çenesini omzuna yaslayıp kızıl ufka baktı.
Genç kız huzurlu iç çekişinin ardından gülümsedi. Bu şekilde yanında olduğunda dünyadaki en mutlu varlık kendisi oluyordu. Ne için devamlı tartışıp birbirlerini kırmak zorundaydılar ki. Ayana daracık alanda arkasına dönüp Onile ile burun buruna geldi. Gırtlağından yukarı çıkıp kaçmaya çalışan kalbini yutkunarak aşağı indirdikten sonra konuşmak için dudaklarını araladı.
Onile onu konuşturmadı. Parmağı ile dudaklarına bastırdıktan sonra dünyanın en güzel gözlerine baktı."Gidip Ina ile konuşmalısın. Ona cesaret verecek..."
Genç kız duyduğu sözler karşısında Onile'e karşı duyduğu sevginin yanı sıra saygıyı hissetti. Gösterdiği yücelik onun gerçek bir şef, efendi olduğunu kanıtlıyordu. "Teşekkür ederim." diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ KLANI 2 AYANA-ONİLE
VampireAteş Klanı romanının devam serisi olan bu kitapta Alia ve Gain'in biricik kızları Ayana ve genç gözü kara kabile reisinin hikayesiyle devam ediyoruz. Bir yanda klanına aşık ve babası tarafından tam bir ölüm makinesi olarak vampir olup aile mirası ol...