Bölüm 3

92 23 0
                                    

Ayana güçlükle gözlerini açtı. Hemen yanında annesi uyukluyordu ve babası pencerenin önündeydi. Genç kız dönüşümünü tamamladığını boğazını kavuran susuzluğundan anlayabiliyordu. Yine de onaylanmaya ihtiyacı vardı. "Sakın bana annemin son anda vazgeçtiğini söyleme baba."

Gain heyecanla arkasını döndü fakat Alia ondan önce davranıp  kızına boğarcasına sarıldıktan sonra kocasını boğmak üzere yataktan zıpladı. Ayana ise arayış içindeydi. Annesi ve babası ağzını sulandıracak kadar enfes kokuyorlardı.

"Eğer beni beslemeyi unutursanız sizi ısıracağım!"

Gain yüksek sesle güldü, camın önünde duran ikinci şişeyi kızına uzattı ve yatağın kenarına oturdu. Kalbi bu kadar heyecanı kaldıramayacak kadar yaşlı olmalıydı. Gözyaşlarına bakılırsa gerçekten yaşlanmıştı.

Ayana elindeki şişeyi yatağa bırakıp kaşlarını çattı. Görmek isteyeceği en son şey ailesinin gözyaşlarıydı.

"Ağladığınıza bakılırsa durumdan pek hoşlanmadınız!"

"Hoşlandığımız için ağlıyoruz tatlım. Eğer duygularımız varsa onları gösterebilecek kadar cesaretli olabilmemiz gerekir. Yoksa dışardaki ağaçlardan bir farkımız kalmaz öyle değil mi?"

"Ağaç olmayı tercih ederim. Ağlamak zayıflıktan başka bir şey değildir! Zayıf olamam anne, taşıdığım güce ihanet edemem!" Ayana sırıttı ve yataktan kalktı. Her yeri uyuşmuş olmalıydı. Kollarına dolanan saçlarını tepesinde topuz yapıp aynaya baktı. Gri gözlerinin etrafında alev alev yanan çember harikaydı. Gözleri yangın gibiydi. Ateş çemberinin içinden adeta dumanlar yükseliyordu. Sevincini daha fazla gizleyemedi ve gülmeye başladı.

Genç kız geç vakte kadar onu ziyarete gelen vampirlerle ilgilendikten sonra nihayet odasında tek başına kalabilmişti. Oldukça yorucu bir gün olmuştu. Yatağına sırt üstü uzanıp derin bir nefes aldı. Kendince mırıldanmaya başladığında papağanı kendisini sakladığı yerden çıkıp boynunun biraz gerisinde kürek kemiklerine konarak başını yana eğdi ve onu izlemeye başladı. Ayana parmağıyla onu okşarken "Bundan sonra uyuyabileceğim değil mi? Geçti artık..." diye mırıldandı. Karanlığın içine sızan gümüş ay ışığı etraftaki toz taneleriyle sarmaş dolaş dans ederken görüşünün netliğine şaşırıp gülümsedi. Papağanı yatağın içine doğru iteleyip doğruldu ve etrafına baktı. Her şey gün ışığında olduğu kadar netti. Ayaklarını aşağı sallandırıp yataktan kalktı. Pencerenin önüne yürüyüp pürüzsüz tenini ayın ışığı altında güzel geceye sergiledi. Yıldızlar onu görebilmek için yanıp sönüyorlardı. Ayana'nın yangını anımsatan güzel gözleri avluya çevrildi. Orada, taş duvarın dibindeki otların üzerinde oturanlar annesi ve babasından başkası değildi. Birbirlerine olan muhabbetleri Ayana'yı büyülüyordu. Genç kız ilgiyle babasının annesine dokunuşunu izlerken bir an kapının çalmasıyla yerinde sıçradı. Kendini toparlayıp üzerindeki bluza çekidüzen verdikten sonra bu saatte kapısı önündekinin kim olduğunu merak ederek "Gel." Diye seslendi. Kapı yavaşça açıldı ve Ina adındaki vampir içeri girdi. Ayana onunla eğitimlerde sık sık karşı karşıya geliyordu. Üstelik savaşçıyla laf dalaşına girmeyi kendisine hobi edinmişti. Ina, ona karşı her zaman birkaç metre uzak dururdu. Fakat şimdi Aralarındaki fark sıfıra inmişti. Ayana vampirin elindeki şişeleri görünce sırıttı.

"Bu defaki süt değil dikkatli ol prenses!" Ina, kızın güzelliğine hayranlıkla baktıktan sonra ona ilk defa yaklaşıp şişeyi uzattı.

"Nöbetim şimdi bitti. Tebrik etmek için geç kalmış olsam da hala bir şansım olmalı."

"Önümüzdeki karşılaşmada sütü sana içireceğim Ina! Oradan geceleri uyuyan bir çocuk gibimi görünüyorum?" Ayana şişeyi alıp bir dikişte bitirdi. Kanın onda bıraktığı his fevkaladeydi. Ağzını koluna sildikten sonra yatağı işaret edip "Oturmaz mısın?" diye sordu. Fakat Ina'nın surat ifadesinin aniden tuhaf bir hal almasıyla bir erkeği yatağına oturmaya davet ederek ne kadar ayıp ettiğini anladı. Gözünü kapının yanında asılı duran şamdana dikip içindeki mumun alevlenmesini sağladı ve gülümsedi. Bu konuda kendine güveni tamdı. Ateşin gücü uyandığı anda emri altındaydı sanki. Ona hükmedebildiğini hissediyordu. Küçük numarası karşısında kaşlarını kaldırıp "Artık bir rakipten fazlasıyım!" diye mırıldandı.

"Her zaman daha fazlası oldun." Ina, genç kıza birkaç adım daha yaklaşıp aralarındaki mesafeyi kapattı. Onun gözlerinin içine direkt olarak bakıyor olmak dev vücudunun yaprak misali titremesine neden oluyordu.

Ayana ise erkeğin tavrını yadırgayıp geri adım attı. Sözlerinin altındaki imayı dikkatte almadı. Yeryüzündeki tüm aşkın anne ve babasının kalbinde olduğunu düşündüğü için başkaları hakkında böyle şeyler düşünmezdi bile. Sevgi kalbinin derinliklerinde hissetmek istediği şey değildi. Ayana birine bağlanmaktan korkuyordu. Tanrı onu korusun eğer kalbi bir adama bağlanacak olursa aklını kaçırmış bir aşık olmaktan fazlası olamazdı. Karşısındaki savaşçıyı baştan aşağı süzdükten sonra oldukça ciddi bir ifadeyle karşılık verdi.

"Daha fazlasıyım çünkü bu klanın efendisiyim!"

ATEŞ KLANI 2 AYANA-ONİLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin