kısa bir aradan sonra iki bölümle geldim.aslında çok önemli bir konu değil ama arada yorum bırakır ve fikrinizi belli ederseniz taslaklarımı daha hızlı atacak cesareti bana vermiş olursunuz,
teşekkürler ve iyi okumalar.
•
Lee Minho
Oh
Senden bu kadar hızlı bir atak beklemiyordum
İşte bu beni keyiflendirdiHwang Hyunjin
adaletli oyna minho
ayarlarımla oynama
bana bakma
bana bakman beni rahatsız ediyor
heyecanlanıyorum|Lee Minho
Sadece kıza bakıyorum Hyunjin
Sana baktığım yokHwang Hyunjin
bu yüzden mi her seferinde göz göze geliyoruzLee Minho
Sen sana bakmamı mı isterdin?Hwang Hyunjin
😒(Lee Minho görüldü)
Liseli genç telefonunu kilitleyip tekrardan masanın üstüne koydu. Aşık olduğu çocuğun bakışları altında ezilmek onu iyice zorlamıştı.
"Lee Minho denen beyefendi neden bu tarafa bakıp duruyor." diye sordu Changbin.
"Hyunjin, sana gerçekten takık gibi. Gözünü senden ayırmıyor." Uzun saçlı çocuk kız arkadaşına döndü. "Öyle zaten Soojin. Benimle kafayı bozmuş." Soojin arkadaşına imalı bir şekilde güldü. "Aşık mı sana?" Hyunjin birkaç saniye boş bakışlarından sonra derin bir kahkaha attı. Bu sayede tamamı henüz dolmamış tüm yemekhane onlara dönmüştü. Buna Minho'da dahildi.
"Soojin, Minho'nun birine aşık olacak bir kalbi yok."
"Hey, bu kırıcıydı. Umarım bunu yüzüne de söylemiyorsundur."
"Benim söylememe gerek kalmıyor. Arkadaşları bunu benim için yapıyor." Soojin göz devirdi. Dışarıdan bakıldığında onunla flörtleşmek için yan yana oturduklarını düşündüğü arkadaşı kendisi üzerinden, sevdiği adamla iddiaya girmişti. Soojin açısından bir sorun yoktu, çünkü zaten erkeklerden hoşlanmıyordu ama arkadaşı için üzülüyordu çünkü biliyordu ki üzülecekti. Ama bilmediği bir şey vardı ki Hyunjin üzüleceğini zaten biliyordu. Minho'yu sevmek onu hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu etmemişti. Hyunjin'in istemsizce gözü Minho'ya kaymıştı. Arkadaşlarıyla sohbet eden genç oldukça kusursuz görünüyordu. Küçük gülümsemeler dudağına eşlik eder çok nadir kahkaha atardı. Bakışları bazen çıplak gibi rahatsız hissettirirdi. Dışarıdan bakan bir insan kolaylıkla onun kalp kıran biri olduğunu anlayabilirdi. Çoğu zaman insanların gençten etkilenme sebebi de buydu. Kalbi kırılacağını bilse de herkes onu tercih ediyordu.
Minho üstündeki gözleri hissetmiş gibi Hyunjin'e döndü. Bu sefer Minho değil Hyunjin bakıyordu.
Minho biliyordu.
Bilmekten çok anlıyordu aslında. Hyunjin'in aradığı şey Minho'ydu. Gözleri gözlerine değdiğinde titriyordu ve bu çoğu zaman Minho'nun ona acımasına sebep oluyordu. Minho birini sevmeyi bilmiyordu ama Hyunjin çok güzel seviyordu.
İmkansızlardı.
Çünkü bu saatten sonra Minho biliyordu ki sevmeyi öğrenemezdi ve Hyunjin'in kalbi sevgisizliğe dayanmayacaktı. Hyunjin daha fazla Minho'ya bakmak istemediği için tekrardan kız arkadaşına döndü. Onunla durumu zaten konuşmuştu. Birkaç gün idare edecek ve sonra erkeklerden hoşlanmadığını açık açık belli edecekti. "Hadi Soojin, seni sınıfına bırakayım." Soojin arkadaşını onayladı ve masadan kalkıp yemekhanenin çıkışına doğru adımladırlar. Rutin muhabbetlerden bahsederken Hyunjin onlara bakan Minho'nun farkında değildi.
İçindeki saf hırs Minho'yu sarmıştı. Kısık gözlerle uzun saçlı çocuğu ve yanındaki güzel kızı izliyordu. Kız güzeldi, Minho bunun farkındaydı. Eğer Hyunjinden hoşlanırsa bir olurlardı vardı. Çok güzel bir çift olabilirlerdi.
Fakat Minho bunu istemedi.
Bencildi ve Hyunjin sadece onu sevsin istedi.
Bu huyu bazen kendisinden nefret etmesine sebep oluyordu ama elinde değildi. Minho, Hyunjin'in kendisine olan bakışlarını yakaladığında hep böyle sevilmek istiyordu. Ama hiç sevmeyi ya da karşılık vermeyi denemiyordu.
Jisung, en yakın arkadaşının aşık olduğu çocuğa kısık ve kızgın gözlerle bakmaya başladı. Minho'nun berbat biri olduğunu biliyordu. Etrafında dört arkadaşı dışında kırmadığı kimse yoktu ve bu Jisung'u oldukça sinir ediyordu. En yakın arkadaşının üzülmesinden deli gibi korkuyordu. Şimdi de üzülüyordu, biliyordu ama elinden gelen her şeyi denemişti. Bir sürü insanla onu tanıştırmış ama Minho aptalını unutturamamıştı. Gözlerini devirdi ve sevgilisine döndü. "Bu Minho iyice canımı sıkmaya başladı." dedi. Changbin önce sevgilisine sonrada nefret kustuğu çocuğa göz ucuyla baktı. Tekrardan sevgilisine döndüğünde masanın altındaki elini tuttu sakinleşmesi için. "Bende ama bu sefer işe yarayacak gibi duruyor. Minho şimdiden kudurmuş durumda."
"Ya gerçekten Hyunjin'in dediği gibi olur da ters teperse?" Changbin bu cümleye karşılık bir cevap veremedi. Sevgilisinin yanağına minik bir öpücük kondurdu. "Ne olursa olsun biz onun yanında olacağız."
"Olacağız ama Hyunjin'i biliyorsun. Ağlamaktan gözleri görünmeyecek hale bile gelse iyiyim diyor." Jisung kafasındaki dolu düşüncelerle başını sevgilisinin omzuna koydu.
Çocukluk arkadaşının mutlu olması demek onun da mutlu olması demekti. Ve ne olursa olsun Minho'nun taştan kalbine Hyunjin'in iyi geleceğini biliyordu.
|||
ŞİMDİ OKUDUĞUN
narcissus, hyunho
Fanfictionve bir gün çok güzel bir çiçek açtı bencil bir adamın ölüsünde. herkes çiçeğin güzelliğine daldı ama kimse bencil adamın arkasından ağlamadı. [angst degil!] yarı texting, yarı düz yazı.