selam <3
taslak kalmasin diye atiyorum erkenden•
Çarşamba günün yorgunluğu tüm okulu sarmışken öğrenciler oldukça sakindi. Kimsenin gürültü yapacak hali yok gibiydi. Okulun bu hallerini en çok Hyunjin seviyordu. Sessiz olduklarında oldukça güzel bir okuldu. Tüm okul sessizken bahçede resim çizmek gibisi yoktu. Birkaç sandalın olduğu bir okyanus çiziyordu bugün. Okyanus kenarına gitmeyi çok özlemişti. Özlemini resim çizererek bastırmaya çalışıyordu.
Hyunjin oturduğu ağaç dibine yaklaşan bir gölgeyle duraksadı ve kafasını yukarı kaldırdı. Karşında gördüğü kişiyi asla beklemiyordu.
"Seungmin." dedi. Seungmin kendisine gülümsedi ve, "Yanına oturabilir miyim?" diye sordu kibarca. Hyunjin onay verince Hyunjin gibi yere oturdu Seungmin.
Hyunjin oldukça şaşırmıştı. Çünkü Seungmin kendisiyle pek sohbet etmezdi. Bang kardeşlerle az çok sohbeti olsada denk gelmedikçe konuşmazlardı Seungminle. Çünkü maalesef ki ikiside bu konuda oldukça çekingenlerdi. Hyunjin tatlı çocuğa göz ucuyla baktı. Yanlış anlaşılmaktan korkarak sordu. "Bir sorun mu var Seungmin?" Minik bir tebessüm sundu Seungmin. "Hayır, sadece seni yalnız gördüm ve rahatsız etmek istedim." Gülümseyerek onayladı tatlı çocuğu.
Seungmin elindeki küçük muzlu sütün bir tanesini Hyunjin'e uzattı. "Nasıl gidiyor?" Hyunjin reddetmeyerek sütü aldı ve açarak yudumladı. "Bugün oldukça iyi." diye cevapladı.
Seungmin'in gözleri Hyunjin'in kucağındaki deftere kayarken sordu, "Bakabilir miyim?" Hyunjin onaylayıp defteri ona uzattı. Seungmin gözlerini resimde gezdirdi. Hyunjin'in yeteneği onu her seferinde şaşırtıyordu. Yıllanmış bir sanat gibiydi Hyunjin'in ki. Çizdiği resimlerde eski zamanlara gider gibi olurdunuz. "Vay, yine çok güzel olmuş. Çok yeteneklisin Hyunjin." Hyunjin övülmeye alışıktı ama şimdi yanakları kızarmıştı. Seungmin Minho'nun en yakın arkadaşıydı ve ondan hep uzak durmuştu. Bu yüzden ondan biraz çekiniyordu. Seungmin sütünü yudumlayarak tahta boyalarla renklendirilmiş resmi incelemeye devam ediyordu.
Hyunjin'in dikkatini çeken şey iki gündür Seungmin ve Minho'nun arasının bozuk olmasıydı. Ne kadar yan yana gelseler de birbirlerine mesafeli olduklarını anlayabiliyordu. Ne olduğunu bilmiyordu ama içten içe merak ediyordu. Zaten iki gündür Minho onunda yüzüne bakmıyordu. Oysa kalbi kırılan oydu. "Minho ile aranızda bir problem mi var?" Seungmin gözlerini resimden çekmeden tebessüm etti uzun saçlı çocuğa. Açık sözlüydü, lafı dolandırmamıştı ve direkt sormuştu. Hyunjin'e döndü. "Sanırım öyle." dedi. Hyunjin anladığını belirtircesine başını salladı. "Neden peki? Özel değilse," dedi. Seungmin gülümseyerek cevap verdi. "Sadece onun gözünü açmasına yardımcı olacak birkaç cümle söyledim." Hyunjin şimdi daha iyi anlıyordu.
"Ve kimseye kırılmayan Minho senin sözlerinle gerçekliğe döndü. Bu yüzden sana bakmamayı tercih ediyor."
Seungmin içinin titrediğini hissetti. Hyunjin uzaktan seven birine göre oldukça iyi tanıyordu sevdiği adamı. Onun yerine koydu kendini ve bir an nefes alamadığını hissetti. Kalbi sadece düşüncesiyle bile kırılmıştı. Kim bilir Hyunjin uzun zamandır ne hissediyordu.
"Öyle oldu."
Hyunjin destek vermek için elini Seungmin'in omzuna koydu. "Merak etme, haklı olduğunu anlayıp yine sana gelecek. Her zaman bunu yapıyor." Seungmin bir süre sesini çıkarmadan Hyunjin'i izledi. İşte o an Hyunjin yaptığı hatayı anladı. Eli yavaşça düştü omzundan. Seungmin tebessüm etti ama öyle bir tebessümdü ki bu Hyunjin her şeyi biliyor zannetti. Hyunjin daha fazla beklemeden defterlerini ve boyalarını çantasına attı ve ayaklandı. "Benim kütüphaneye gitmem lazımdı." dedi hızlıca. Seungmin hiç sorgulamadan onayladı onu. "Tabii ki, hadi git Hyunjin." Hyunjin yalandan bir gülümseme vererek çantasını sırtına alıp arkasını döndü. Henüz iki adım atmıştı ki ona ismiyle seslenen tatlı çocuğa geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
narcissus, hyunho
Fanfictionve bir gün çok güzel bir çiçek açtı bencil bir adamın ölüsünde. herkes çiçeğin güzelliğine daldı ama kimse bencil adamın arkasından ağlamadı. [angst degil!] yarı texting, yarı düz yazı.