25.

2.3K 224 174
                                    

bir gun dolmadan yb atiyorum suraya bir nazar duasi alabilir miyim✌🏻

keyifli okumalar.

|||

"Uyanın artık, bu evde öğleye kadar uyumayı yasaklıyorum!"

Bazen, bazen annemi sevmiyordum. Dün özlediğimi söylemiştim değil mi? Hayır hiç özlememiştim.

Gözlerim açıldığında karnımdaki iki kafayla afalladım. Yeni uyandığım için algılarım kapalıydı. Başımı yastıktan uzaklaştırıp karnıma doğru baktım. Minho bir yan da kıvrılmış, Kkami bir yandan sırnaşmıştı ve ben yatağın tam ortasında kalmıştım onlar yüzünden. Sırıtarak ikisininde başını okşamaya başladım. Sevgisini beklemeden sevdiğim tek varlıklar onlardı. Minho yattığı yerden kıpırdandığında dün gece aklıma geldi. Ağlamıştı ve büyük olmasa da bir atak geçirmişti.

Tek gözünü açıp aşağıdan bana baktı. "Günaydın." dedi ve tekrardan kafasını karnıma yasladı. Uyanmaya niyeti yok gibiydi. "Hadi kalk artık, annem bağırıp duruyor." dedim. "Annen gerçekten her cumartesi sabahı zorla kahvaltı mı yaptırıyor?" dedi kısık ve yeni uyanmış derin sesiyle. "Evet, her seferinde bunu yapmak zorundayız. Hatta bugün geç kaldık bile." dedim gülerek. Kkami bizim yüzümüzden kalkmış ve yataktan inmişti. Kapıya yaklaştığında dün geceden beri odadan hiç çıkmadığı aklıma gelince Minho'ya döndüm.

"Kalkayım mı, Kkami'yi dışarı çıkarmam lazım artık."

Minho bir şey demeden karnımdan uzaklaşmış ve kafasını az önce uzandığım yastığa koymuştu. Beklemeden kalkıp kapının kilidini açtım ve Kkami'yi özgür bir köpek yaptım.

"Hadi git Kkami artık özgürsün." dedim dalga geçerek.

Kkami merdivenlerden indiğinde annem ve babamın yanına ulaştı. Babamın şu cümlesi her şeyi açıklıyordu aslında. "Kkami, en sevdiğim çocuğum! Sonunda uyandın mı bebeğim."

Babamı da sevmiyorum. Göz devirdim ve arkamı döndüm. Minho'nun hala yattığını görünce onu rahatsız etmek istemedim. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynada kendimle göz göze gelince saçlarımın yine yağlandığını gördüm. Sebebi belliydi. Minho saçlarımla çok oynuyordu. Onunla bu konuyu konuşmalıydım.

Havlu ile yüzümü kuruttum ve banyodan çıktım. Ve evet, hala uyuyordu. Dağınıklığı toplamaya başladığımda annemi kapının önünde gördüm.

"Günaydın sevimsiz." dedi beni görünce. Göz devirdim ama bunu o görmedi, görmemeliydi. "Sana da günaydın anne." dedim ve ekledim. "Şimdi çık, Minho uyuyor."

Annem tek kaşını kaldırdı. "Saat öğlen on iki, çocuğa bir şey mi yaptın da hala uyuyor?"

"Evet anne, öldürdüm o yüzden öyle yatıyor."

"Çok komiksin Hyunjin, lütfen bir daha olmasın." dedi iğrenircesine ve tekrardan gür sesine döndü. Tanrım neden bir savcıydı ki? "Minho, oğlum uyan artık saat kaç haberin var mı senin?"

Şok olmuş bir biçimde anneme yaklaştım ve onu dışarı çıkarmaya çalıştım. "Anne delirdin mi? Çocuk uyuyor."

"Tamam işte uyansın."

"Sabır, sabır! Çık odadan."

Annem bir kez daha Minho'ya seslenince Minho kalktığı yerden doğrulmuştu. O böyle şeylere alışık değildi, belki de bu onu rahatsız etmişti bile.

"Uyandım bayan Hwang, lütfen artık bağırmayın." dedi yalvaran bir sesle. Şu an yaşanan şey oldukça trajikomikti. "Aferin oğlum, hadi size kahvaltı hazırladım gelin." Sonra annem bana döndü ve yanaklarımı sıktı. "Aferin, odanı topluyorsun böyle adam olacaksın sen." dedi ve bir şey dememe izin vermeden afallamış beni arkasında bırakarak odamdan çıktı.

narcissus, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin