birkaç gündür internetim yoktu bu yüzden bölüm geç geldi :')keyifli okumalar.
|||
Gözlerim açılmamak için direnirken sızlayan kalça ağrımla gözümü açmak zorunda kaldım. Kendi yatağımdan başka bir yatakta uyanmak garip gelmişti ama sorun değildi. Sırtım Minho'nun göğsüne değiyordu. Ben çırılçıplaktım ama o değildi.
Bu konuda takıntıları varmış ve sadece üstü çıplak yatabiliyormuş.
İlk başta acaba seviştiğimizi unuttu da utanıyor mu diye bile düşünmüştüm ama hayır, cidden takıntılıydı. Elleri belimi sarmıştı ve arkam ona dönüktü. Yüzünü göremiyordum fakat saçlarıma değen nefesinden hala uyuduğunu anlayabiliyordum. Her uzvum ağrıyordu. Acıyı iliklerime kadar hissediyordum.
Ona bakmak istediğim için yerimde kıpırdandım ve kolları arasında ona döndüm. Göğsüne kafamı yasladım ve alttan yüzünü izlemeye başladım. Uyurken mükemmel görünüyordu. Çirkin uyuduğunu bildiğim bir sürü insan vardı ama o uyurken bile çok güzeldi. Uyurken burnu kızarıyordu, oldukça tatlıydı. Gülümsedim ve artık kalkmamız gerektiğini düşündüğümden dudaklarına bir öpücük kondurdum.
Evde sadece kedileri ve biz vardık. Bayan Choi'ye bugün izinli olduğunu söylemiş ve annesi de zaten gelmeyecekti. Okula gitmemeye karar vermiştik. Aslında buna o karar vermişti çünkü ağrılarımla okulda rahat edemeyeceğimi düşünüyordu.
Haklıydı, kalçamdaki ağrı müthişti.
Gözlerini kırpıştırdığında yavaş yavaş uyandığını anladım. Onunla o kadar çok birlikte uyanmıştık ki nasıl uykuya daldığını nasıl uyandığını biliyordum. Gözlerini açmayı başardığında gülümsedim.
"Günaydın." dedim. Birkaç saniye cevap veremedi ve ayılmayı bekledi. Gözleri yüzümde gezindi ve geçen birkaç dakika sadece beni izledi. Tüm yüzümü ezberlemek ister gibi bir hali vardı.
"Günaydın sevgilim."
Yüzümde inanılmaz bir gülümseme oluştu. Onun ağzından bu kelimeyi duymak midemde kelebek hissine sebep olmuştu. Kıvrılan dudaklarıma yaklaştı ve dudağımın kenarına minik bir öpücük koydu. Elleri saçlarıma ulaştı ve yüzümdeki saçları yüzümden çekti. Ben ise sadece durmuş onu izliyordum, donmuş gibiydim adeta.
Minho'nun böyle biri olduğunu önceden bilmiyordum. Bu düşünceyi içimde tutamadım. Ellerim yüzüne ulaştı ve parmaklarım yanaklarını okşadı.
"Böyle biri olduğunu bilmiyordum." dedim alayla.
"Böyle biri değildim, beni böyle yapan sensin." dedi.
Zamanın durmasını istedim çünkü dediği şey kalbimi durduracak kadar güzeldi.
"Minho." diye sızlandım. Tamam sevgilim olabilirdi, dün gece sevişmişte olabilirdik ama hala söylediği bazı şeyler inanılmaz geldiği için utanıyordum. Kafamı boyun girintisine gömdüm. Onun kendine has kokusunu soluyabiliyordum. Dün gece duş almıştı fakat ben uyumak istediğimden hala iğrenç bir şekilde yatıyordum. Gülmeye başladı, saçlarımın üstüne bir öpücük koydu.
"Hyunjin, bunlara alışman lazım."
"Daha fazlası da mı var?" dedim şaşkınca. İstemiyordum, romantik tarafını kaldıramazdım.
"Hyunjin biz sevgiliyiz ne demek daha fazlası da mı var?"
Dediği şey ile gülümsedim. Doğru, dün gece sevgili olmuştuk. "Öyleyiz değil mi?" dedim. Mırıltılarla onayladı beni. Boynundan uzaklaştım ve gözlerine baktım. Diğer günlerin aksine parlıyorlardı. Onu böyle mutlu etmeye bayılıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
narcissus, hyunho
Fanfictionve bir gün çok güzel bir çiçek açtı bencil bir adamın ölüsünde. herkes çiçeğin güzelliğine daldı ama kimse bencil adamın arkasından ağlamadı. [angst degil!] yarı texting, yarı düz yazı.