oldukça uzun ve zor bir bölümdü, umarım beğenirsiniz.
yorumlarınızı esirgemeyin, yazım yanlışlarım için kusura bakmayın.keyifli okumalar<3
|||
"Anladık Jeongin, en çok sen seviliyorsun sus artık." Sinirli sinirili söylenen Jisung'a gülmekle yetindim sadece. Bizi okuldan almaya geldiğinden beri bugünün ne kadar güzel geçtiğini anlatıyordu. Küçük bebeğimizin aşık olması beni oldukça mutlu etmişti. Felix oldukça iyi bir çocuktu. Birbirilerini üzmeyeceklerine emindim. "Bu arada söylemeden geçemeyeceğim çok aşık oldum."
Bunu dedikten sonra Changbin elindeki kalem ile Jeongin'in kafasına vurmuştu.
"Ah, hyung!"
"Abartma acıtmadığını biliyoruz."
"Acıtabilirdi ama." Dudaklarını büzüp kendini acındıran Jeongin'e gülmeden edemedim. Changbin kollarının ona sarıp asla hoşlanmadığı şekilde ona temas ediyordu. "Bizim bebeğimiz aşık mı olmuş ha?" diyerek onu gıdıklamaya başladı.
"Hyung, uzaklaş." Kahkahaları arasında Changbin'i kendinden uzaklaştırmaya çalışan Jeongin'e gülüp yanımda ödevini yapan Jisung'a döndüm. "Ödevini son güne bırakacak kadar salak mıydın sen?" demeden edemedim.
"Taehyung hocanın verdiği ödevi de son güne bırakmak akıl işi değil bu arada." Jeongin'in dediği şeyle güldüm ben de.
"Bak Changbin'e, bitirmiş rahat rahat oturuyor."
"Susun, cidden döverim birinizi. Şerefsiz herif yirmi sayfalık ödev vermiş."
"Öğretmenim hakkında düzgün konuş Jisung." dedim.
"Senin bu Taehyung hocaya olan aşkını hala çözemedik. Adam gıcığın teki bir seni seviyor koca okulda."
"Çok sanatsal ruhlu biri, harika bir adam siz hak etmiyorsunuz." diye çıkıştım.
"Sanatsalmış, kıçımın sanatı." diye söylendi ağzının içinden. Kıkırdamakla yetindim. Sürekli Jisung'a ceza verdiği için asla anlaşamıyorlardı.
"Hey, çocuklar!" Arkadan gelen sesle dördümüzde oraya döndük.
"Oh, Seungmin hoş geldin."
Ona biraz kırgındım. Bugün yaşanan olayı ondan başka hiçkimse bilmiyordu. Bilmemeleri daha doğru olurdu zaten. Çünkü sürekli sızlanan o arkadaş olmak istemiyordum.
"Hoş buldum, burada olduğunuzu bilmiyordum."
"Biz hep buradayız." dedi Changbin. Doğruydu bu, hep bu harabe apartmanın bahçesinde buluşurduk.
"Ara sıra sizi buradan geçerken görüyorum, ee ne yapıyorsunuz?" dedi ve elindeki paketi masaya bırakıp karşımızda duran koltuğa oturdu.
"Öylesine takılıyorduk, Jeongin harika geçen gününü anlatıyordu." diyerek Jeongin ile biraz daha dalga geçti Changbin.
"Doğru, bugün Felix ile beraberdiniz değil mi?" Jeongin başıyla onayladı onu. "Bende onlara gidiyordum.
"Onların evi ters buraya, buradan niye gidiyorsun?"
"Evet, öyle ama önce Minho'ya vermem gereken bir şey var onlara uğrayacağım. Tabii geç kalacağım ve Chan söylenecek ama olsun."
"Evi bize yakın, istersen senin yerine biz bırakabiliriz." Jeongin'in önerisi ile hızla ona döndüm. O evde hala hoşuma gitmeyen şeyler vardı ve bizim bırakmamız doğru olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
narcissus, hyunho
Fanfictionve bir gün çok güzel bir çiçek açtı bencil bir adamın ölüsünde. herkes çiçeğin güzelliğine daldı ama kimse bencil adamın arkasından ağlamadı. [angst degil!] yarı texting, yarı düz yazı.