SELAMüç gün üst üste bölüm atınca bu bölüm için birazzz beklediniz ama salgın yüzünden griptim falan filan derken yazamadim
oyle iste, bu bilgiyle hicbir sey yapmayacaksiniz ama verdim iste.
yine cok konustum,
keyifli okumalar.
|||
"Kkami, onu uyandırmamalısın." Gözlerim
açılmakta zorlanırken kulaklarıma dolan sesle kıpırdamaya başladım. Aslında iki dakikadır bilincim açıktı ama hala yarı uyur gibi hissettiğim için gözümü açmamıştım. Kkami her sabah yaptığı gibi güneş doğduğu ilk an beni uyandırma çabasına girmişti. Ve ilk defa onu durduran birileri olduğu için sesli hırıltılar çıkarıyordu. Gözlerimi açmayı başardığımda normalde kapattığım perdemi bugün kapatmadığımdan gözlerim güneşin ışığı ile kamaştı. Elimle güneşi engellemeye çalışarak iyice yan döndüm ve Kkami'yi seven Minho ile karşılaştım. Gözümü kamaştıran güneşin ışığından bile daha sıcak bir görüntüydü benim için. Yüzüme bir tebessüm yerleştiğinde Kkami uyandığımı görüp Minho'nun kucağından çıktı. Bu sayede Minho'nun gözleri bana döndü. Kkami görüş alanımı kapatıp yüzümü yalamaya başladı. "Bebeğim, günaydın." Kkami ne dediğimi anlamış gibi bana iyice sırnaştı. Onu öpmeye başladığım an kaçacaktı, onu tanıyordum bu yüzden yüzümü yalamasına izin verdim. Gözlerim Minho'ya döndü. Göz altı şiş ve mordu ama yine de oldukça dinç gözüküyordu. Üstüne dün onun için bıraktığım tişörtü giymişti."Günaydın." dedim.
Sırtı olduğu yere daha çok yaslandı ve aynı şekilde karşılık verdı. "Günaydın."
"Tabii senin için yeni bir günaydın olmuyor." dedim. Bunu söylerken ellerini saçlarımda hissettim. Kahverengi saçlarımda dolaşan parmakları benim için sabah sabah kaldıramayacağım bir hareket olsa da bunu yapmaktan çekinmedi. "Öyle." diye kısa bir cevap verdi. Bir süre sadece yüzünü izledim. Hayran olduğum yüzünü hiç böyle görmemiştim. Hapların onu bu kadar etkilemesi doğaldı aslında.
Araf, genelde iş adamları ya da sağlık sektöründe çalışan insanların ağırlıkta kullandığı bir uyuşturucuydu. Bunların hepsini Mark sayesinde öğrenmiştim. Şimdiler de ise lise öğrencilerinin favorisiydi çünkü diğer uyuşturucular kafa yaparken bu uyuşturucu bambaşka bir kafa oluşturuyordu. Fakat oldukça pahalı olduğundan sadece birkaç kez alabiliyorlardı ve ulaşmasıda oldukça zordu.
Fakat bu Lee Minho'ydu. Eminim onu temin edecek parası da ünü de vardı.
"Ne düşünüyorsun?" dedi. Boşluğa takılmış gibi olan yüzüne odaklanan gözlerimi yumdum birkaç saniye. Tekrar açtıktan sonra karnının üstünde duran ele uzandı elim. Dün bana yaptığı gibi okşamaya başladım. Ellerini çok seviyordum. "Senin gibi aklı başında birinin nasıl uyuşturucu kullanmaya başladığını." Diye cevapladım. Derin bir iç çekti.
"Aklı başında olduğumu nereden çıkardın?"
"Öyleydin Minho." Gözlerim gözlerine çıktı. "Sonraki adımını bile planlayan biriydin sen."
"Artık öyle değil."
"Ne kadar süredir kullanıyorsun?"
"Üç ay oldu."
"Tanrım," Sesim biraz fazla çıkmıştı. "Üç aydır her cumartesi kullanıyor musun?"
Sesini çıkarmadı ama ben bunun bir kabulleniş olduğunu anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
narcissus, hyunho
Fanfictionve bir gün çok güzel bir çiçek açtı bencil bir adamın ölüsünde. herkes çiçeğin güzelliğine daldı ama kimse bencil adamın arkasından ağlamadı. [angst degil!] yarı texting, yarı düz yazı.