son kez,
keyifli okumalar.|||
iki sene sonra
"Hadi sevgilim, yine geç kalacağız!"
"Beklesinler, işleri ne?" Söylenen sevgilim ile göz devirdim. Minho yine aynı Minho'ydu bir an bile değişmemişti. Mutfak tezgahında duran son tabakları da masaya bıraktığında karşımdaki sandalyeye oturdu. Onun oturması ile yemek çubuklarımı elime alıp kahvaltı yapmaya başladım. Yerde dolaşan Kkami'yi kucağına aldı ve masada duran ödül mamalarından bir tane alıp ona verdi.
"Daha fazla yemek yok tamam mı, hadi git bebeğim." Kkami istediğini aldıktan sonra hızla Minho'nun kucağından indi. "Sevgilim bilerek mi oyalanıyorsun?" Mızmızlanarak sordum. Acil hazırlanıp çıkmamız lazımdı ama beyefendiye bir şey anlatamıyordum.
"O kadar çok belli oluyor mu?"
"Minho!"
Gülümsedi ve yemek çubuklarını eline aldı. "Dalga geçiyorum Hyun,"
"Geçen sefer de geç gittik, tüm hazırlığı onlar yapmıştı çok mahçup ediciydi."
"O senin yüzündendi, tıraş olurken ben yapmak istiyorum dedin ve lavaboya oturdun sonra arada çıplak vücudumu,"
"Tamam sus, sana da bir şey demeye gelmiyor!" diye söylendim.
"Ama sevgilim, tüm suçu hep bana atıyorsun? Neyseki önemli bir işimiz yoktu."
"Farkında mısın Seungmin senin en yakın arkadaşın ve o gün onun doğum günüydü?"
"Bak o konuda artık pek emin değilim. Bence o senin daha yakın arkadaşın." Alaylı söylendi. "Sus, sus ve yemeğini ye." diye tekrardan uyardım. Bugün Chan'ın doğum günüydü ve bir mekanda onun için içmeye gidecektik, biraz pahalı bir mekandı ki sevgilim sayesinde çok kolay bir şekilde yer ayırtabilmiştik. "Hediyeyi hallettin mi?" Başıma onayladım onu. "Hallettim, giderken almayı unutmayalım, bana hatırlat. Kuruması için paketlemedim hala."
"Neden Seungmin ve Chan'ı çizdin ki kesinlikle çok romantik ve saçma."
Göz devirdim. "Ya sen ne anlarsın romantiklikten?" Dudaklarını büzdü. "Kırıcı oluyorsun ama sevgilim. Her gün sana romantiklik yapıyorum ya." Engelleyemeden gülümsedim. "Tabii hayatım, öyledir."
Yemek yemeye geri döndüğümde birkaç dakika sessiz kaldık. Sonra bacağıma uzanan ayak ile kaşlarımı kaldırıp sevgilime döndüm. "Ne yapıyorsun Minho?" Tepki bile göstermeden yemeğini yemeye devam etti. "Anlamadım, ne yapıyorum ki?" Ayağı diz kapaklarımı da geçip uyluk kısmımı bulduğunda irkildim. "Sakın." diye uyardım. Sürekli bir yerlere oynaştığımız için geç kalıyorduk.
"Hiç anlamıyorum seni." dedi.
Ayağı bacak aramı bulduğunda göz devirdim ve masanın altından ayak bileğini tuttum. "Uzaklaş, hiç geç kalasım yok bugün."
"Çok nazlısın ama sen de!"
"Çok yaramazsın sen de!"
Masanın üstünden yüzüme doğru eğilip hiç yaramaz halini bozmadan cevap verdi. "Sen aşıksın ama bu hallerime." Dudak büzdüm. Parmak uçlarım alnını buldu ve kuvvet uygulayarak onu kendimden uzaklaştırdım. "Hayır, uzaklaş hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
narcissus, hyunho
Fanfictionve bir gün çok güzel bir çiçek açtı bencil bir adamın ölüsünde. herkes çiçeğin güzelliğine daldı ama kimse bencil adamın arkasından ağlamadı. [angst degil!] yarı texting, yarı düz yazı.