22. Perestiş

3.3K 153 168
                                    

🩹 15.07.2022 🔥

Selamlaaar!

Ben ve karakterlerim sizi çıldırtmaya geldik. 😂 Bu bölüm, final tadında oldu. Farkında olmadan birazcık uzun bölüm yazmışım, umarım beğenirsiniz.

Oyların ve yorumların azlığı beni biraz üzüyor... bu bölüm sizden oy ve bol bol yorum bekliyorum. 💙

⭐️⭐️⭐️ OY VERMEYİ UNUTMAYIN! ⭐️⭐️⭐️
Keyifli okumalar!
-yektane

Medya:
Ayça Özefe - Olmuyor Bak
Tuğkan - Belki De
Sezen Aksu - Bir Çocuk Sevdim

Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
- Cemal Süreya.

🩹🔥


22.PERESTİŞ

Üç gün boyunca onu görmeyen kalbim hâlâ aynı bağımlılığın tutsağıydı ve karşımdaki adam benim bağımlılığımı başka bir tutsaklığa attığını söylüyordu.

"Onu tutukladım. Sahte kimlik bulundurmaktan ve bir polise darp girişiminden."

Sanki bir lunaparkta, gondoldaydım ve stresten kaynaklı bacaklarım durmadan sallanıyordu. Gondol en tepeden aşağı inerken ruhum havada asılı kalmıştı, kalbim zaten bir yabancıda kalmıştı.

"Neden?" diye sorabildiğimde karşımdaki esmer adam, ela gözlerindeki şeytani tavırla mahvoluşumu izliyordu. Gerçekten âşık olan bir insan, sevdiğinin mahvoluşundan zevk alabilir miydi?

Bilmiyordum, sanırım ben de aynı tuzağa düşecektim. Zevk alacaktım, sevdiğimin mahvoluşundan...

"Sen istedin." dedi ukala bir tavırla.

"Ben mi?"

Ben mi canımın acımasını istemiştim? Canım acıyor muydu? Canıma soramıyordum... yetemediğim canım, uzaktaydı.

Ruhumun ürkekliği, beni mahvederken; ses tonumun sakinliği ürkekliğe savaş açtı. "Onun hapse girmesini istemiyorum, Mehmet."

Ben onun canını, onunla yakmak istemiyordum çünkü bu sadece beni yakardı. Ben onun canını, ona can olan birileriyle yakmak istiyordum. Onun bana yaptığı gibi. Canım'ın bana yaptığı gibi.

Yüzündeki sinir bozucu ifade bozuldu ve kaşları havalandı. "Nedenmiş o?"

"Neden mi?" sesimdeki alaycı tını ne kadar da yeni maskemdi. "Çünkü ben öyle istiyorum." dedim egoyla karışık ürkekliğimle.

Gözündeki morluğun Kıvanç'ın eseriydi ve sanki Mehmet, hayatındaki en büyük madalyonu almış gibi karşımda gururla oturup bana bu madalyonu sunabiliyordu.

Oturduğu berjerde hâlâ beni süzerken kollarını bağlayıp bakışlarını kaçırdı.

"Yapamam, darp raporu bile aldım. Tutanak da tutuldu."

Başımı iki yana sallarken bacağını dizininin üstüne atışını izledim.

"Güldürme beni Mehmet. Farkında mısın bilmiyorum ama ben de bu işi yapıyorum. Şu an vazgeçersen savcılık, mahkemeye bile gitmez. Ve o, nezarethaneden taş çatlasın iki gün sonra çıkar. İkimiz de biliyoruz bunu."

Kaşlarını havalanırken ağzından alaycı bir tını çıktı ve "Neden bunu yapacakmışım? Boşuna mı dayak yedim ben?" diye sordu.

Sesindeki iğneleyici tavra güldüm.

YARALI KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin