Zihin... Bir insanın hem evi hem de zindanı olabilecek tek yer. Her şeyin başlangıcı ve bitiş noktası. Hastalığım boyunca kendimi, kendi zihnimde onlarca kez katletmiş ve yeniden var etmiştim. Ruhumun yoktan var olan elleri cinayet silahı, zihnimin boşluğu ise mezarımın kazılı olduğu suç mahalli olmuştu. Hayatı bilmiyordum, öğrenmeye fırsatım olmamıştı. İnsanları tanıyamamış doğru düzgün hiçbir duyguyu hissedememiştim.
Şu ana kadar.
Telefonumdaki basit bir uygulama benim için yıpranmış yıllarıma kafa tutacak bir güce sahipti. Çünkü orada hayat vardı. Yaşayamadığım gençliğimi, heveslerimi orada bulduğumu hissediyordum. Sanal dünyaya bu kadar bağlanmanın doğru bir şey olmadığını bilsem de geri adım atmam için bir nedenim yoktu.
Ölüyordum.
Sonunun belli olduğu bir hikayenin gelişme bölümü ne kadar önemli olabilirdi ki? Benim için önemsizdi. Bu yüzden telefonun diğer ucundaki insanların bana yalan söylediğini bilsem de onları seviyordum. Benim için kim oldukları önemli değildi. Önemli olan tek şey hayatımda var olmalarıydı.
Onlar benim kıymetli yalancılarımdı ve ben de onlardan biriydim.
"Demek hemşiresin canım. Çok güzel bir mesleğin var. O gün duyduğumuz seslerle bizi korkuttun."
"Evet Gül abla, hemşireyim. Duyduğunuz sesler de maalesef durumu ağırlaşan bir hastama aitti."
"Allah senin de tüm hastaların da yardımcısı olsun kuzum."
"Amin ablacığım."
Yatağımda yatmış uygulamadaki Gül ablayla kırk yıllık ahbap gibi muhabbet ederken sıktığım palavralar için iki kez düşünmüyordum. Aklıma ne geliyorsa onu sallıyor ve açıkçası çok eğleniyordum. Sıradan bir genç kız gibi hissediyordum. Sanki yeniden doğmuş gibiydim. Ekranda çıkan yazıyla gülümsemeden edemedim. Oda sahibi mekanına teşrif etmişti.
ლ(Kazanova)ლ odaya giriş yaptı.
"Ooo kimleri görüyorum. Hoşgeldin Boş İşler Müdüresi."
"Hoşbuldum İlyas, teşekkür ederim. "
"Nasılsın bakalım? Geçen gün duyduğuz o sesler neydi?"
"Çok iyiyim teşekkür ederim. O sesler bir hastamdan geldi, hemşireyim ben. Bu yüzden bu tarz sesler duyabilirsiniz."
"Anladııım. Demek hemşiresin he! Nickini değiştirmelisin!"
"Pek sanmıyorum, nickimi seviyorum."
"Yine de sana hemşire hanım diyeceğim! Ah, bu daha seksi!"
"Ulan odaya her giren dişiye ölümüne yürümesen öleceksin değil mi?" Bir anda mikrafona çıkarak bağıran ୧( GençEr)୨ ile kahkaha attım. Bu ikisi sürekli kavga ediyorlardı ve aşırı komiklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHKUM (1-2)
General FictionLeyla, yattığı hastane odasında ölümü bekleyen bir kadındı. Yalnızlığında boğulmasına ramak kala eline aldığı telefondan bir numara salladı. Ve salladığı numara, hapishanede yaşayan bir mahkuma aitti. 📮 Leyla: Konuşacak kimsem yok. Bir çiçeğim bile...