16

18.2K 1K 194
                                    

Söz verdiğim gibi vote sınırı geçtiği gibi bölümü atıyorum. :)

+200 vote ve bence bu bölüme güzel güzel yorumcuklar gelir. :)

♠️♣️

Hapishaneden çıktığım an kendimi bir kaldırıma atmış ve içim dışıma çıkana kadar ağlamıştım. Baran, yüreğime öyle bir dokunmuştu ki. Beni yazacağını söylemişti. Beni, hayatımı okuyan herkesin mezarıma bir çiçek bırakacağını söylemişti. En önemlisi ise... Mezarının benim mezarımın yanında olacağını söylemişti. Mezarımı kimsesiz bırakmayacağını söylemişti! Onca ağlamadan sonra biraz olsun kendime geldiğimde yüzümde kocaman bir tebessüm oluşmuştu. Neden bekliyordum? Baran'ın da dediği gibi ben öleceksem bu hayatta çekineceğim ne vardı ki? Öylece oturup da yaşamak istediğim şeylerin ayağıma gelmesini beklemem saçmalıktan ibaretti.

''Leyla Hanım iyi misiniz?'' Bana endişeyle bakan adama tebessüm ederek oturduğum kaldırımdan kalkarak üzerimi silkeledim.

''Teşekkür ederim iyiyim, sizden bir şey isteyebilir miyim?''

''Tabii ki.''

''Beni Arslan'ın yanına götürür müsünüz?''

''Bir saniye beklemenizi rica edeceğim.'' Beni buraya getiren adam yanımdan uzaklaşarak telefonunu kulağına dayadığında Arslan'ı aradığını düşündüm. Kısa bir görüşmeden sonra yanıma gelen adam beni arabaya yönlendirmişti. İçimdeki heyecanla arabaya binmiş ve yarım saatin sonunda kendimi Efsunkar'ın önünde bulduğumda cesaretimi toplayarak kapıdan içeri girdim. 

''Arslan bey sizi odasında bekliyor Leyla Hanım.'' Yanıma gelerek üst katı işaret eden korumaya tebessüm ederek yavaşça merdivenlerden çıktım. Arslan'ın odasının kapısında bekleyen korumaya kısa bir bakış atarak kapıyı çaldım ve içeriye girdim.

Masasında oturmuş, elindeki dolma kalemle önündeki dosyalara bakan adam yıkılmaz duruyordu. Ben odaya girer girmez kafasını kaldırmış ve göz göze gelmiştik. Yeşil hareleri beni baştan aşağı süzmüş ve tebessüm ederek ayağa kalkarak masanın önüne geçmişti. Yavaş adımlarla bana yaklaşırken üzerindeki beyaz gömleğin ona ne kadar yakıştığını düşünmeden edemedim. Ne kadar geniş omuzları vardı.

''Hoşgeldin, Leyla.'' Tam önümde durarak tebessüm eden adamın cümlesini görmezden geldim ve ölmeden önce yaşamak istediğim şeyler için ilk adımı attım.

''Arslan, sana aşık olabilir miyim?'' Yüzünde mimik oynamadı. Suretine kondurduğu tebessüm yerli yerinde, bakışlarındaki merhamet gönlümün sinesindeydi. Teklemedi bile, tek nefeste cevap verdi.

''Olabilirsin.''

''Ama ben öleceğim.''

''Bir gün hepimiz öleceğiz.''

''Peki buraya istediğim zaman gelebilir miyim?''

''Buraya istediğin zaman gelebilirsin fakat gelmek istediğin zaman haber verirsen yardımcı olabilirim.''

''Seni istediğim zaman arayabilir miyim?''

''Beni istediğin zaman arayabilirsin.''

''İstediğim zaman görebilir miyim?''

''Seni görmek istiyorum demen yeterli.''

''Seni istediğim zaman öpebilir miyim?''

''Öpebilirsin.''

''Peki... Ben ölürken yanımda olup elimi tutar mısın?''

''Tutarım.''

''O zaman... Sarılabilir miyim?'' Verdiği tüm cevaplar boyunca suretine kondurduğu tebessümü son sorumla büyütmüş ve kollarını iki yana açarak bana sessiz bir cevap vermişti. Gözlerimden akan yaşlara inat tebessüm ederek hayatımda ikinci kez bir insana sıkıca sarıldım. Ben onun geniş göğsüne sığınırken o da kollarını sıkıca bana sarmış ve sırtımı sıvazlamıştı.

''Peki sana aşkım, canım, cicim, bebeğim de diyebilir miyim?'' Cümlemden sonra kulaklarıma dolan kahkahasını onun göğsünde dinlemek ne de güzeldi.

''Sen, benim sabrımı mı sınamak istiyorsun?''

''Yo.. Belki içimden gelir de demek istersem diye şimdiden soruyorum.'' Mırıl mırıl konuşmama karşı yüzümü yasladığım göğsü aldığı derin nefesle inip kalkmıştı. Sırtımdan ayırdığı eli saçlarımı okşamaya başladığında bu duygunun verdiği mutluluğun her zerresini benimsedim. Tam şu an ölsem gam yemezdim.

''Söyle Leyla. İçinden ne geliyorsa onu yap neyi söylemek istiyorsan onu söyle. Ben sana hiç kızmam. Senin hiç keşken olmasın, senin hiç keşken kalmasın. Minicik yüreğine gam keder daha da uğramasın.''

''Arslan... Ben seni çok severim çünkü sen benim için çok güzel bir adamsın ama sen... Ben istediğim her şeyi yapayım ama sen rahatsız olmayasın? Sonuçta sevmediğin bir kadın sana sarılacak, seni öpecek...'' Omuzlarımdan tutarak beni kendisinden uzaklaştırdığında ona uyum sağlayarak kollarımı kendime çektim. Şimdi yüzünde ciddi bir ifade vardı ve dikaktlice yüzümü inceliyordu.

''Leyla, sana tek bir şey diyeceğim.''

''Dinliyorum.''

''Sen... Sevilmeyecek bir kadın değilsin. Sen beni nasıl seveceksen ben de seni öyle sevebilirim.''

''Ama Arslan... Ben öleceğim ki. Sen beni seversen ben ölünce çok üzülürsün. Hayır, ne olur sen beni sevme. Ben seni çok seveyim ama sen beni hiç sevme olmaz mı? Seviyormuş gibi yap ama hiç sevme. Ben, bu dünyadan sadece canımı alıp gideyim ne olursun. Senin canın ağır gelir bana, taşıyamam yükünü.'' 

''Ah Leyla... Ah...'' Beni tekrar göğsüne çeken adama engel olmadım ve yüzümü göğsüne gömerek sessiz gözyaşları akıttım. Derin nefesler alırken içimden onlarca kez aynı duayı ettim.

Rabbim... Ne olursun Arslan'ın gönlüne beni düşürme. Ben onu çok seveyim ama o beni hiç sevmesin. Ben ölünce, benim ardımdan tek damla gözyaşı dökmesin. Gönül senin Rabbim. Sen Arslan'ın gönlüne beni nasip eyleme.

♠️♣️

Leyla... Ah benim güzel kızım...

Arslan, oğlum fazla mı heveslisin? Neyin peşindesin acaba? Tahmini olan var mı? Bizim oğlan sizce neden Leyla'ya bu kadar olumlu?

MAHKUM (1-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin