Merhabalar!
Yine ben dayanamayıp 3 günde 3 bölüm atıyorum.
İyi okumalar<3
~~~~~~
Felix 11 yaşında~Felix okuluna gitmişti. Fazla büyük bir okul değildi. Ders saati bitmişti herkes evine gidiyordu. Felix muhafızlara doğru ilerlerken ondan biraz büyük biri kolunu tuttu.
"Şey prensim yüzüğünüz düştü"
"Ah teşekkürler. Bu arada bu yüzük sende kalabilir önemli değil"
"Teşekkür ederim prensim"
Felix muhafızların yanına gitti ve at arabasına bindi. Felix elleri ile oynarken çoktan saraya geldiklerini fark etti. Hemen at arabasından indi ve koşarak saraya girdi. Annesi ve babasına sarılıp kardeşinin yanına yaklaştı.
"Merhaba Soojin. Yarın doğum günün ve ben sana mükemmel bir hediye vereceğim. Şimdi hediyeni yapmak için gidiyorum yarın sana vereceğim"
"Hediyemi! Yaşasın!"
Annesi oğluna ve kızına gülümseyerek bakıyordu. Felix hızlıca alışmıştı kardeşine. Her gün kardeşinin yanına gidip şarkılar söylüyordu.
Felix koşarak yukarı çıktı ve odasına girdi. Dolabına doğru gitti ve kardeşi için özel diktirdiği pembe ve maviden oluşan minik hanboka baktı. Dün aldığı çiçekli süsü ve iğneyi alıp minik hanboka dikmeye başladı. İşi bitince tekrar hanboka baktı. Kardeşi bunun içinde mükemmel duracaktı.
"Büyüyünce sana bunların daha güzellerini alacağıma söz veriyorum Soojin"
Felix hanboku dolaba astı ve aşağı indi. Ailesi ile yemeklerini yiyordu. Felix aklına gelen ile annesine döndü.
"Anne Soojin ile bahçede oynayabilirmiyiz?"
"Tabikide oynayabilirsiniz ama ilk önce yemeğinizi yiyorsunuz"
"Teşekkürler anne"
______
Kraliçenin ölümünden 6 ay sonra~6 boyunca bir sürü kişi cariye olmak istemişti ama Felix hepsini geri göndermişti.
Annesi öldüğünden beri rahatlamıştı. Bu gün Felix'in ölüm günü gibiydi. Bu gün Soojin'in ölümünün üzerinden 2 yıl geçmişti. Bu gün Soojin ölmüştü.
Felix siyah hanbok'u aldı ve giyindi. Yanına kardeşinin en çok sevdiği meyveden alacaktı. Soojin üzümleri çok severdi. Felix mutfağa indi ve bir kaç salkım üzüm aldı yanına. Hızlıca odasına girdi ve Soojin üşümesin diye onun sevdiği çarşafı aldı. Koşarak aşağı indi ve saraydan çıktı.
Ağlayarak koşuyordu kardeşinin mezarına. Mezarı görüş alanına girince yüzünde acı bir tebessüm oluştu. Daha hızlı koştu ve kardeşinin mezarına ulaştı. İlk önce elindeki üzümleri mezarına bıraktı sonrada çarşafı mezarın üstüne örttü.
"Bak abin geldi Soojin. Neden konuşmuyorsun? Yoksa sevinmedinmi? Sevinmediysen saygı duyarım sonuçta ben seni koruyamadım. Ama bak sana en sevdiğin üzümü ve çarşafını getirdim! Sen üşüme diye üstünü örttüm. Neden konuşmuyorsun?"
Felix hala ağlıyordu. Kardeşini ve onun bebeğini koruyamamıştı ama üşümelerini engelliyordu.
"Küstün bana değilmi? Kokunu özledim kardeşim ama sen gelmiyorsun. Senin yanına gelirsem konuşurmusun? Bence konuşmazsın. Çünkü yanına gelirsem ölmüş olacağım"
Felix içinden gelen şey ile kardeşinin mezarına sarıldı.
"Çok severdin sana sarılmamı ama şimdi karşılık veremiyorsun. Seni özledim. Kahkahalarını duymak istiyorum ama gelmiyorsun. Abine böyle mi ceza vericeksin? Ama benim bir suçum yok ama!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brutal Prince/Hyunlix✓
FanficKral öldüğünden beri halkta bir huzursuzluk vardı. Tahta geçecek veliaht prens Lee Felix daha 18 yaşındaydı, halk isyan ediyordu. Felix tahta geçtiği gün kendisine karşı çıkan herkese işkence edene kadar masum bir çocuk olarak bilinirdi. Halk Felix...