Merhabalar!
Bu bölümde ağlayacağız. Ama söz veriyorum bundan sonra bütün bölümleri soft yapıcağım. Arada JeonChan sıkıştırmış olabilirim.
İyi okumalar<3
~~~~~~Hyunjin elindeki kılıcı yere fırlatmış ve oradan çıkmıştı. Gözleri hızla dolarken üstündeki kan lekesini umursamadan yukarı çıkmaya başlamıştı.
Yukarı çıktığında bebeklerin yanında uyuyakalan Felix'i görmüştü. Ama kararı kesindi. Bu tatlı duruşu yumuşamasına sebep olmayacaktı.
Hızla üstünü değiştirmiş ve bohçasını hazırlamaya başlamıştı. Gerekli olan bebek eşyaları ve kendi eşyalarını aldıktan sonra yatağa ilerlemiş ve bebekleri kucağına almıştı.
Bebekleri alması ile uyanan Felix ne olduğunu sorgularcasına bakarken elindeki büyük bohçayı görmüştü.
"Nereye Hyunjin?"
"Gidiyorum"
"Neden?"
"Neden mi! Sen buraya gelen cariye ile gülerek konuş hatta yakın davran ve elini tut, sonrada bana nedenini sor!"
"Hyunjin beni dinle"
"Ara verelim Felix, biraz bebeklerim ile yalnız kalmak istiyorum. Eğer devam edemezsek yüzüğünüde verir giderim. Sırf seninle ilişkiye girmediğim için yaptıysan bunları yazıklar olsun sana"
"Hyunjin..."
Hyunjin göz yaşlarını umursamadan hızla odadan çıkmış ve merdivenleri inmişti. Felix'in peşinden geldiğini bildiği için duraksamadan saray kapısına ilerliyordu.
Bütün hizmetliler ne olduğunu sorgularken Felix'in bağırması duyulmuştu.
"Sen buradan gidersen bende kendi canıma kıyarım Hyunjin!"
"Yapmazsın, yapamazsın. O yüzden umarım görüşürüz"
"HYUNJİN! GİDEMEZSİN DEDİM SANA!"
"Bana bağırma, bal gibide gidiyorum şimdi"
Hyunjin saraydan çıktığında çoktan hazırlattığı at arabasına binmişti. Bebekler sanki ne olduğunu soracak anlıyormuşcasına ağlıyordu.
"Ne duruyorsun!"
Onun sesini duyan çalışan arabayı sürmeye başladığında Felix'in arkalarından koştuğunu görmüştü. Babasının yanına gidiyordu ve bundan asla pişman değildi.
Bebekleri bağırarak ağlarken ne yapacağını düşünüyordu. Hissetmişlermiydi olanları?
_
2 ay sonra~2 ay 15 gün. Bu süre zehir gibi gelmişti Hyunjin'e. Hiç bir şey yiyemiyordu. Yese bile hemen kusuyordu. Çok fazla kilo vermişti.
Babası ilk olanları duyduğunda Hyunjin'i biraz azarlamıştı. Ama sonradanda sarılıp eskiden yaptığı gibi saçlarını okşamış ve masal anlatmıştı.
"Hyunjin oğlum, bak bu kadar ayrı durma. Siz evlisiniz, çocuklarınız var"
"Baba sanki onlar bilerek oldu. Bebekler sayesinde evlendik, ama bebekler sayesinde barışacağımızı hiç sanmıyorum"
"Hyunjin bir gün cidden hiç atmadığım tokadı atacağım sana. Bebeklerin ile 1 haftadır ne kadar ilgilendin?"
"Kendi sorunlarımda var baba. Tek torunların yok senin, benim hiç yemek yememem umrunda mı peki? Yemek yemeyince nasıl besleyeceğim bebekleri?"
"Hyunjin lütfen bebeklerini al ve eşinin yanına git. Her ne kadar oğlum olsanda bu konuda seni savunmuyorum. Bari dinleseydin çocuğu"
"Ben gidiceksem sende geliceksin. Burada tek başına yaşamanı istemiyorum"
"Olmaz oğlum eşin ne der. Aranıza girmiş gibi olurum"
"Baba bir şey demez o. Hem bende hala kralım, benim dediklerime uymak sorundasın!"
"Deli çocuk seni"
~
"Jeongin, Felix nasıl? Verdiğim iğne krizlerini önledi mi?"
"Bilmiyorum, odasından neredeyse hiç çıkmıyor. Dün akşam saraydan ayrıldı ama hala geri dönmedi. Sağlığı için endişeleniyorum"
"Çok fazla ilaç ve iğne alıyor. Yemeklerini ise düzgün yemiyor"
"Evet öyle"
"Jeongin ne zaman bana soğuk davranmayı bırakacaksın?"
"Chan bizim çocuklarımız olmaz diyorum işte. Bir kadın bul ve onunla evlen"
"Ben doktorum Jeongin, kaç kere tedavini yapmak istedim ama reddetin. Cidden beni istemediğini düşünmeye başladım"
"Seni istiyorum ama-"
"O zaman yarın tedaviye başlıyoruz"
"İşe yaramazsa üzüleceksin..."
"Sorun değil güzelim. Çocuğumüz olmasa bile sorun değil. Bir sürü ailesi olmayan çocuk var"
"Ben bilmediğim kişilerin çocuğuna asla babalık yapamam Chan"
~
Hyunjin kucağındaki bebekler ile saraydan içeri girdiğinde bütün herkes şaşkındı. Herkes şaşkınlıktan eğilmeyi unutmuştu.
"Ne duruyorsunuz! Karşınızda kral var ve siz ayaktasınız!"
"Hoşgeldiniz kral Hyunjin"
"Babam için oda hazırlayın, eğer benim önceden kaldığım oda temizse oraya gideceğim"
"Kralım daha bu sabah temizlendi sizin kaldığınız oda. İsterseniz babanız orada kals-"
"Emrime karşı mı geldin yoksa yanlış mı duydum?"
"Y-yok kralım tabikide babanıza yeni bir oda hazırlarım"
"Güzel, şimdi herkes işine dönsün! Jeongin buraya gelebilirmisin?"
Jeongin koşarak Hyunjin'in yanına gitmişti. Hyunjin babasına bebekleri bıraktıktan sonra Jeongin'in kolundan tutmuş ve onun odasına gitmişti.
Jeongin'in odasına girdiğinde Jeongin sıkıca sarılmıştı Hyunjin'e. Hyunjin de onu karşılıksız bırakmamış ve sarılmıştı.
"Cidden bir daha gelmiyeceğini sandım! Soojin ve Soobin'i çok özlemişim"
"Benide özlemedin mi sinsi tilki!"
"Özledim yaa"
"Felix nerede?"
"O dün akşam saraydan çıktı ve daha sonra göremedim"
"Jeongin, sen Soojin ve Soobin'i odalarına yatır ben geliyorum"
"Aa nereye! Hey Hyunjin hyung!"
Jeongin koşarak odadan Hyunjin'e seslenmişti ama başarısız olmuştu. Hyunjin ezberlediği yollardan geçiyordu. Koşmaktan yorulsada durmamış ve devam etmişti.
Her ne kadar sinirlensede özlemişti. Gördüğü yerde sarılacaktı. Hyunjin dikişleri ağrımaya başladığında bile umursamamıştı.
Soojin'in mezarına yaklaştığında dahada hızlanmıştı. Sonunda mezarım etrafını saran uzun çiçekleri gördüğünde gülümsemiş ve yavaşlamıştı.
Felix'in burada olduğunu düşünmüştü.
Buradaydıda.
Hyunjin Felix'in hıçkırıklarını duyuyordu. En sonunda onu gördüğünde şok olmuştu. Çünkü görmek istediği şey, kolları çiziklerle dolu ve hanbok'u kanlar içerisinde bir Felix değildi.
______
Aha, Hyunjin tam zamanında geldin bee. Neyse ağladık o kadar. Diğer bölümlerde sırıtmaktan okuyamayacaksınız inşallah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brutal Prince/Hyunlix✓
Fiksi PenggemarKral öldüğünden beri halkta bir huzursuzluk vardı. Tahta geçecek veliaht prens Lee Felix daha 18 yaşındaydı, halk isyan ediyordu. Felix tahta geçtiği gün kendisine karşı çıkan herkese işkence edene kadar masum bir çocuk olarak bilinirdi. Halk Felix...