Final 1

1.1K 107 43
                                    

Evrenin Sınırında'nın sezon finali ile sizlerleyiiiim. İkinci sezon için yaklaşık 1 aylık bir ara veriyorum. Bu süreçte Romandan Aşk'ı yazıyor olacağım. :) Oraya da beklerim siziii. Her şey için teşekkürler! Kocamaaan öpüldünüüz.

***

FİNAL

Hayatlarına dokunduğum insanlar beni genellikle bir uğursuzluk olarak görürdü. Sahip olduklarını onlardan çalan, doyumsuz, vicdansız ve kötüydüm. Bu düşüncelerinde haksız olduklarını asla iddia edemezdim. Hatta üzerime yapıştırılan tüm etiketleri kabul ettiğimi söyleyebilirdim. Ancak yüzük bana farklı bir ihtimalin varlığını gösterdiğinde kendimi tanıyamaz oldum. Gerçek olan ile sahte olanın ayrımını yapamadım. Her yeni günde peşimize düşen yeni bir felaket varken, uğursuzluğumun asla yakamı bırakmayacağını anladım.

Şimdi ise bileklerimde öleceğim güne kadar taşıyacağım bir iz bırakacak kadar sıkı bir kelepçeyle yürüyordum. Fakat bunun için üzülemiyordum çünkü zaten ölüme yürüyordum.

Bileklerime bağlı zincir beni bir evcil hayvan gibi yürümeye zorlayan askere baktım. Bana eşlik eden diğer tüm askerler gibi hissiz bir ifadeyle önüne bakıyordu. Kim bilir bunu kaç kez yapmıştı?

İnsanlar saraydan şehir meydanına kadar uzun bir koridor oluşturmuştu. Aralarından geçip giderken kulaklarıma dolan hakaretlerini duymazdan gelmem imkansızdı. Hepsinin gözleri bu şaşırtıcı gösteriyi izlemek için şevkle bakıyordu. Fakat bunların da bir önemi yoktu. Birazdan ölecek birisi insanların düşüncelerini neden önemseyecekti ki?

Asker, "Hızlı!" deyip zinciri çekiştirdiğinde birkaç adım yalpaladım. Başımı öne eğdim ve sessizce dediğini yapıp adımlarımı hızlandırdım.

Gözlerimin zemindeki düzensiz taşlarda dolanması beni tahmin ettiğimden daha fazla rahatlattığında bunun sebebini içten içe biliyordum. Çünkü onları kalabalığa çevirdiğimde tek bir kişiyi arıyorlardı, asla gelmemesini söylediğim birini görmek için yanıp tutuşuyorlardı.

Ne kadar bencillerdi!

Ne kadar bencildim.

Kalbini verdiği birinin canını verdiği anı izlemesini ondan isteyemezdim.

"Yürü!" diye bağırdı asker bir kez daha. Bileklerim acıyla sızladı. Ancak yüzümü bile buruşturmadım. Beni izleyenlere bu zevki yaşatmayacaktım. Ölüme yürüyen birisinin bunu dert etmemesi gerekirdi belki de ama ben Luna'ydım. En azından duruşuma sahip çıkmalıydım.

Artık şehir meydanına çok az kalmıştı. Kendi dünyamda bir hırsız olarak adlandırılırken bu dünyada bir hain olarak idam edilecektim. Kraliyete sızan ve prense zarar vermeye çalışan bir cadıydım. Prensi büyüleyen, onun gözünü kör eden ve onu kandıran bir cadı.

Aynı suçlamalarla itham edilen bir diğer kişi de Holly'di. Birbirine çarpan zincirlerin sesini kalabalığın haykırışları arasında duymak zordu ancak birkaç metre arkamda olduğunu söyleyebilirdim.

Dün akşam rahibin ziyaretiyle kesinleşen kaderimizi kabullenmekten başka çaremiz yoktu. Ne Afel'in ne de Jayce'in bizi kurtarmasını bekleyemezdik. İkisi de kendi halkını kurtarmak için mücadele ederken her şeyi riske atmaları aptallık olurdu. Hatta trajik ölümümüz belki de onlar için işleri kolaylaştırabilirdi.

Yaratık, öldüğümde yüzüğün çıkarılabileceğini söylemişti. Afel yüzüğü alabilir ve artık bu dünyada kalması için hiçbir geçerli sebebi olmayan Jayce'i ikna ederek kehaneti gerçekleştirebilirdi. Hala umut vardı. Bizim için yoktu ama onlar için vardı.

Evrenin Sınırında  | 2. DüzenlenecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin