Yorum atmayı ve oy vermeyi unutmayın. İyi okumalar!!
"Hayır, anlamıyorum yani. Niye biz içerdeyiz?" diye söyleniyordu Berkay bir saattir.
Birilerinin ihbarı üzerine polis gelmiş, karşı taraf şikayetçi olduğu için bizi nezarete atmışlardı. Hayır bir de karşı taraf şikayetçi olmuştu ya ben ona yanıyordum. Sanki masumlardı.
Bir yanımda Efe diğer yanımda Selin ve Ezgi ile oturup ayakta demirliklere yaslanmış Barış'ı ve hiç durmadan volta atan Berkay'ı izliyordum. Geldiğimizden beri hiç susmamıştı ve bize gözcülük eden polis bile dışarı çıkmıştı. Ayrıca attığı voltalar artık başımı döndürüyordu.
"Abi yeter, zaten okulun kamera kayıtlarına bakılacak." dedi Barış. "O zaman her şey anlaşılır."
Efe de ayağa kalkıp Berkay'ı durdurdu. "Bir otur, başım döndü artık. Ailelerimize haber verilir zaten. Sakin ol."
Berkay kafasını salladı ve Selin'e doğru yürüdü. Selin'in önünde durduğunda dizlerinin önüne çöküp Selin'in ellerinden tuttu ve gözlerinden yaşlar düşmeye başladı. İlk defa bu kadar savunmasız görüyordum onu.
"Hayır, hayır, hayır." dedi Selin ve o da ağlamaya başladı. "Bir şey olmadı." Ben, Barış, Ezgi ve Efe öylece izliyorduk onları. Elimiz kolumuz bağlıydı resmen. Benim de gözümden yavaşça bir yaş aktı.
Berkay eğdiği kafasını kaldırdı. "Nasıl elini değdirir lan sana?" Ayağa kalktı hızlıca. "Lan ben bile sana dokunmaya kıyamıyorken o nasıl, nasıl?" Artık bağırmaya ve duvarı yumruklamaya başlamıştı.
"Bana dokunmadı, dokunamadı. Lütfen sakin ol." dedi Selin hıçkırıkları arasında.
Barış ve Efe hemen Berkay'ın yanına gittiler ve kollarından tuttular. Selin hıçkırıklara boğulduğu için Ezgi ve ben Selin'in yanına gidip ona sarılmıştık. Selin'in sakince saçlarını okşuyordum çünkü Selin'i küçüklükten beri rahatlatan şey buydu.
Bu gece Berkay'ın Selin'i gerçekten de çok sevdiğine şahit olmuştuk hepimiz. Selin'i gördüğü ilk dakikadan itibaren kahverengi gözlerinde aynı parıldama vardı. Bugün ise Selin'in o halini gördüğü andan beri bitikti ve ne yazık ki kendini de suçluyordu.
Nezaret kapısı hızlıca açıldı ve bize gözcülük yapan polis içeri girdi. "Ne oluyor burada?"
Ezgi ayağa kalkıp parmaklıkların ardından Berkay'ın panik atak gibi bir şey geçirdiğini söyledi ve polis gidip hepimiz için su getirdi. "Sakin olun çocuklar. Zaten avukatınız gelmiş."
Hepimiz birbirimize baktık. Kim getirtmişti bilmiyorum ama sonunda buradan çıkabilirdik. Yani, en azından.
"Avukat kim?" diye sordum. Birden abim ve yanında tanımadığım birisi geldi.
"Burak Abi?" dedik hep birlikte. Şaşırmıştık.
İşte kurtarıcı meleğim.
Abim yanımızdaki polise çıkması için bakınca polis nezaretten çıktı. "Polis arkadaşım Begüm'ün soyismine ve bilgilerine bakınca ailelerden önce bana haber vermiş. Ne olduğunu öğrendim. Az bile yapmışsınız aslında ama bunu sonra konuşuruz." dedi abim ve yanındaki onun yaşlarında olan çocuk konuşmaya başladı. Siyah saçlı ve beyaz tenli bir çocuktu. Elinde ise iş çantası vardı.
"Öncelikle Burak'ın arkadaşıyım ve avukatım. Birazdan sizi ifade için çağıracaklar. Siz gidin ne olduysa doğrusunu anlatın, eksiksiz. Zaten haklı olan sizsiniz. Sadece önce davranan karşı taraf olmuş. Biz şimdi gidip okulun kamera kayıtlarından görüntüleri bulup getireceğiz. Bir iki saate çıkmış olursunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN BENİM
Teen FictionBu bir kızın ve arkadaşlarının eğlence, hüzün, mutluluk, ağlama, gülme ile dolu hikâyesi... "Sanki ne zaman görüşmeyelim desem daha çok çekiliyorduk birbirimize." ...