*11. BÖLÜM*

33 12 2
                                    



Yorum atmayı ve oy vermeyi unutmayın. İyi okumalar!!!


Aradan bir ay geçmişti ve Selin'i rahatsız eden çocuğun cezası para cezasına çarptırılmıştı. Kamera kayıtlarına baktıklarında Selin hemen kendini korumaya almıştı ve çok bir şey yapmadan bizimkilerin yanına gelmişti. Berkay'ı bu haberden sonra yine zor sakinleştirmiştik. Gerçi biz de çok sakin değildik. Çocuğun o girişimde bulunması bile büyük bir suçtu bence.

Ayrıca annem de babamla konuşmuştu ve bizim aile ile Cansu'nun ailesi tanışmıştı. O günleri hatırlamak bile istemiyordum çünkü iki katı temizlemek hiç de kolay değildi. Ama bu daha neydi ki, bunun kınası vardı, düğünü vardı. Of of.

Bugün ise kız istemeye gidiyorduk. Yüzükler falan da takılacaktı, yani nişan ve kız isteme bir arada olacaktı ve Cansuların evinin bahçesinde olacaktı.

Biz de Selin ile birlikte bahçedeki çardakta çekirdek kola yapıyorduk hazırlanmadan önce.

Abim bahçeye girdiğinde sanki bir sürprizi varmış gibi bahçe kapısından bana doğru bakıyordu.

"Hayırdır? Ne oldu?" dedim ona bakarak.

Eliyle dur işareti yaptı. "Bekle şimdi sana ne getiriyorum." Hemen arkasına dönüp hızlıca bahçeden çıktı.

"Ne getiriyorsun ya?" dedim arkasından hafifçe bağırarak. Streslendiğim için çekirdeği daha hızlı yiyordum.

Abim arabanın içinden bir evcil hayvan kutusu çıkarttı. Hemen ayağa kalktım. Kalkınca çekirdeklerin birkaçı yere düşmüştü.

"Düşündüğüm şey deme bana." Heyecandan yerimde duramıyordum, kalbim güm güm atıyordu.

"Sakin, ol. Kalpten gideceksin." dedi Selin.

Abim bahçenin kapısını açtıktan sonra kutunun da kapağını açtı.

"Düşündüğün şey abicim."

Kutunun kapağını açtığında Tarçın içinden çıktı ve beni görür görmez hemen yanıma koştu. Kucağıma alıp sevmeye başladım.

"Ay ne kadar özlemişim seni." dedim Tarçın'ı resmen içime sokarak.

Tarçın bir hastalığa yakalanmıştı ve uzun süredir veterinerde yatıyordu. "Abi bana niye ha-" Tarçın yanaklarımı yalamaya başlamıştı. "Tarçın bir dur çocuğum." Yanaklarımı yalamasından nefret ederdim. Tekrardan abime döndüm. "Bana niye haber vermedin?"

"Sürpriz olsun diye." deyip omuzlarını silkti.

Ben Tarçın'ı bırakıp abime sarılırken Tarçın'ı bu sefer de Selin aldı.

"Ben de özlemişim bu keratayı." dedi ve yere koyup gıdıklayarak sevdi.

"Begüm çok geç olmadan gideceğiz. Selin ile birlikte çıkın. Altıya kadar ancak hazırlanırsınız. Sonra kapının önünde sizi bekliyoruz beş saat." dediğinde abim ondan ayrıldım.

"En geç sen hazırlanıyorsun bir kere."

"He he, aynen."

Abime cevap vermeyip Tarçın'ı bahçede bıraktıktan sonra eve girip odama çıktık.

Nişana sadece bizim aile ve Selin ile Efe gelecekti. Çünkü Selin ve Efe bizim ailemizin üçüncü ve dördüncü çocuklarıydı.

Ben bir omzu açıkta bırakan ve diğer omuzdan bileğe kadar tülden yapılmış balon kollu, tüm bedenimi saran dar, mini, pileli ve siyah bir elbise giydim. Selin de askılı, sırt dekoltesi ve dizinden biraz daha yukarıda olan beyaz bir elbise giydi.

KALBİN BENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin