Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınnnn. Keyifli okumalar....
Bugün artık okula tekrardan gideceğim gündü ve ben oturma odasında ayı gibi uzanan abimi kolundan tutup kaldırmaya çalışıyordum.
"Abi kalksana artık."
"Ya bıraksana kızım."
Saatime baktım. Evden çıkmama daha on dakika vardı. "İyi o zaman. Ben de buraya oturuyorum." deyip bir koltuğa geçtim oturdum. "İyi, sen beni düşünme zaten. Benim bir kardeşim var ve kardeşim hasta, ben onu okula bırakayım diye hiç düşünme. Belki benim yolda başıma bir iş gelirse ben ne yapacağım?"
Abim homurdana homurdana ayağa kalktı. "Kalk, bırakıyorum seni okula. Yeter ki sus."
Bende ayağa kalkıp abime gülümsedim. "Canım abicim." Dayanamayıp yanına gidip yanaklarını sıktım iki yandan da. "Abilerin bir tanesi, oy." Abim ellerimi tutup yanaklarını benden kurtardı.
"Sabah sabah sabrımı sınıyorsun he."
Ellerimi havaya kaldırdım. "Tamam, sakin ol."
Daha da bir şey demeyip dışarı çıktığında ben de arkasından ilerledim.
Ben kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde abim ve Barış konuşuyorlardı.
"Günaydın." dedim yanlarına gittiğimde.
Yeşil gözlerini bana döndürüp gülümseyerek "Günaydın." dedi.
"Hadi, Barış istersen sen de gel. Ben bu eşofmanlarla daha da kalmayayım sokakta." deyip arabaya yürümeye başlamıştı bile. Abim yataktan çıktığı kıyafetleriyle sokağa da çıkmıştı çünkü.
Ben arabaya yürüdüğümde Barış da yanımda yürüyordu. Ben tabi ki ön koltuğa geçmek için kapıyı açtığımda Barış da arka kapıyı açıyordu. "Tüh bu sefer sana kapını açamadım." dediğinde sadece gülümsedim. Çünkü hani abim buradaydı.
Arabaya binip kapıları kapattığımızda bir şarkı ayarlamıştım bile. Şarkı tabi ki Türkçe poptu. Zaten açar açmaz da aynadan Barış ile göz göze gelmiştik bile. Sırıtıyordu pislik.
Acaba biz Barış ile sevgili olsaydık abim ne derdi?
Tövbe, bu nerden aklıma gelmişti şimdi?
İç sesimi bastırdığımda abim konuşmaya başladı. "E Barış Efendi. Okul nasıl gidiyor?"
Abime döndüm. "Birazdan, oku yavrum oku, hayatın kurtulur, demeyeceksin değil mi?" dedim. Abimse bana ters bir bakış attığında sustum. Bu da bugün tersinden mi kalkmıştı ne?
"İyi gidiyor."
"İyi iyi." Dikiz aynasından Barış'a baktıktan sonra geri yola döndü bakışları. "Okulda Begüm'e bakarsınız." dediğinde sözünü kestim.
"Yemeğini yedirirsiniz falan da de, bir de yürürken elini de sakın bırakmayın de tam olsun." dedim sitem edercesine. Hem bana niye bakacaklarmış, zaten iyileşmeye başlamıştım bile.
"Kontrol amaçlı söylüyorum, oldu ki kötüleştin yani. Ben bir daha hastaneye falan gitmek istemiyorum. Tamam?"
Abimin benim için endişelendiği söz ile çok belli olmasa da içinde fırtınalar yarattırıyordur, buna emindim adım kadar. Ben hastanedeyken zaten perişan olduğunu da biliyordum, belli oluyordu.
Bu konuları çok düşünmek istemiyordum. Geçmiş, gitmişti.
"Tamam, tamam. Bakarız arada bir Begüm'e." dedi Barış da sırıtarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN BENİM
Ficção AdolescenteBu bir kızın ve arkadaşlarının eğlence, hüzün, mutluluk, ağlama, gülme ile dolu hikâyesi... "Sanki ne zaman görüşmeyelim desem daha çok çekiliyorduk birbirimize." ...