Jeongin ve Seungmin kampüs arabasına bindiler. Jeongin, Felix dün akşam onlara gelmesine rağmen yaptığı yemekten tattırmamıştı bu yüzden şu anda heyecanını hissedebiliyordu Seungmin.
"Jeongin, beğeniceklerine eminim. Biraz sakin ol." Kafasını salladı ama Seungmin'in söylediği şeyin tezatı oldu. Heyecanı artmıştı.
Kampüse girdiklerinde her zaman oturdukları çarığa ilerledi ikili. Sadece Changbin oturuyordu şu anda.
"Selam hyung. Niye tek başınasın?" Seungmin'in sorusu üzerine hafifçe tebessüm etti ve ilk önce geri selam verip soruyu yanıtladı.
"Felix'i bir profesör çağırmış, Ji de henüz gelmedi. İyi oldu bir tık, çözmem gereken problemler vardı." Jeongin ve Seungmin gelen yanıtla kafasını salladı.
Changbin, Jeongin'in hala elinde tuttuğu kutuyu kafasıyla işaret etti.
"Hazine falan mı taşıyorsun içinde? Geldiğinden beri sarılıyorsun." Gelen soru Seungmin'i güldürmüştü.
"Ya hayır hyung. Yemek var. Herkesin gelmesini bekliyorum." Kafasını sallayıp önündeki kağıtlara döndü.
Changbin matematik okuyordu bu yüzden derslerle en çok kafayı bozmuş kişi olabilirdi arkadaş grubunda. Tabi ki ondan sonra Seungmin geliyordu. Seungmin, büyüğünün yanına geçti ve çözdüğü sorulara baktı. Changbin'i soru çözerken izlemek çok komikti. Normalde çok küfür etmeyen Changbin bir andan küfür makinesine dönüyordu çünkü.
Gelen Jisung ile bütün gözler ona döndü.
"Hoş geldin Ji." İlk önce sesin geldiği yere baktı ve Seungmin'e selam verdi. Ardından da Jeongin ve Changbin'e.
Seungmin, Jeongin'in yanına geçti ve Changbin de Jisung'un oturması için yana kaydı. Felix gelene kadar herkes sohbete dalmıştı. Changbin'in sorduğu soruyu Jisung da sormayı ihmal etmeyince aynı cümleler cevap olmuştu tekrardan.
Felix de geldiğinde Jeongin dikkatleri üzerine çekti ve ayağa kalktı.
"Ben dün yemek yaptım, merak etme Felix, tatlı değil. Seungmin güzel olduğunu ve size de tattırmam gerektiğini söyledi o yüzden size de getirdim." Kabın kapağını yavaşça vs dramatikçe açtı.
Çantasından plastik kaşıkları çıkardı ve herkese birer tane uzatmaya başladı.
İlk önce Felix kaşıklamasını beklemişti herkes. Şu an yorumu en önemli olan kişi oydu çünkü.
Kaşığındaki yemeği ağzına attı ve çiğnemeye başladı. Her çiğneyişinde yüzündeki ifadesi de değişiyordu. İyi yöndeydi tabi ki.
"Jeongin... Beni oldukça şaşırttın. Çok güzel!" Gelen yorum ile Jeongin sevinç çığlıkları atarken Changbin ve Jisung kaşıklarını kaba daldırdılar. Jeongin her ne kadar Felix'ten gelen yorum ona yetse de diğerlerinin yorumunu da bekliyordu.
Jisung ağzına kaşığındaki lokmayı attı ve çiğnemeye başladı. Kaşığını çardağın masasına fırlattı.
"Olmamış."
Gelen yorum Jeongin'i hüsrana uğratmış, Felix ve Seungmin'i şaşırtmıştı. Fakat Changbin'in tepkisi daha da farklıydı. Yediği yemek ağzında iken bir anda gülmüştü. Boğulmamak ve ağzındakinin düşmemesi için çaba sarf edip elini ağzına götürmüştü.
Jisung, büyüğüne bakınca Changbin kendini toparlamış ve arkadaşının arkasını toplamıştı. "İyi olmamış, harika olmuş demek istedi ama fazla kelime sildi sanırım cümlesinden. Değil mi Jisung?"
Jeongin, Jisung'a bekleyen gözlerle bakıyordu. Jisung da bu durumu fark edip sadece kafa salladı.
Ders saati neredeyse gelmişti bu yüzden herkes fakültesine doğru ilerliyordu. Herkes yeterince uzağa gidince Changbin, Jisung'un kolunu tuttu kendine çevirdi. "Ji, niye yaptın böyle bir şey?"