Felix'in bugün dersi iptal edilmişti bu yüzden evdeydi ve her zamanki gibi mutfakta oyalanıyordu. Gastronomi okuduğu için çalışmış da oluyordu.
Mutfağa giren ağabeyiyle kafasını çevirdi.
"Ben çıkıyorum bebeğim, akşama doğru gelirim. Senin bir planın var mı?"
Felix kafasını salladı. "Ben de dün konuştuğumuz konuyu arkadaşlarıma söylemek için öğleden sonra onlarla buluşacağım. Senden önce gelirim herhalde."
Chan kardeşini onayladı ve yanına gidip kafasından öptü ve evden ayrıldı.
Minho ve Hyunjin cuma günü eve geleceklerini biliyorlardı ama evde 4 kişi daha olacaklarını bilmiyorlardı. Minho zaten Seungmin ve Jisung ile tanışmıştı. Hyunjin de Seungmin'le tanışmıştı. Kabul edeceklerini düşünerek, rahat bir şekilde arkadaşlarıyla buluşacağı kafeye doğru arabasını sürdü.
Felix de arkadaşlarının dersi bittiği haberini aldıktan sonra güzelce hazırlanıp çıktı ve her zaman gittikleri kafeye doğru yol aldı.
Herkes oturmuş Felix'i beklerken havadan sudan, rastgele şeylerden sohbet ediyorlardı.
"Jeongin yavaş ye. Boğulacaksın."
Jeongin ağzındakini yuttu ve büyüğüne cevap verdi. "Hyung, alışmışım. Ne yapayım? Hem bana bir şey olmaz."
Changbin kafasını sağa sola salladı. Seungmin eliyle Jeongin'i gösterip yorum yaptı. "Üç kardeşle büyüyünce böyle oluyor."
Jisung bu yoruma kahkaha atınca Jeongin'in sinirli bakışlarıyla karşı karşıya kalmıştı.
O sırada Felix içeriye girip arkadaşlarını ararken Seungmin fark edip elini havaya kaldırdı ve salladı. Onları gören Felix de gördüğü arkadaşlarıyla gülümseyip masaya ilerledi.
"Selam gençler ve genç kalanlar." Son kelimesinde Changbin'i kastettiğini herkes bildiği için buna gülmüştü. Changbin ise çok da ciddi olmayan bir ciddiyetle tepki gösterdi.
"Aşk olsun. Hyung bizi eve bırak dersiniz, o zaman görürüm ben sizi." Masa bu sefer de Changbin'in dediği ile kahkahaya boğulurken yanlarına gelen garsona sadece içecek siparişi vermişti Felix.
Biraz sohbet ettikten sonra Felix söze girdi ve arkadaşlarına söyledi.
"Basın açıklaması yapıyorum. Cuma günü ağabeyimin arkadaşları büyük ihtimalle gelecek ve sizi de bekliyoruz. Şu an o da bunu konuşuyordur muhtemelen arkadaşlarıyla." Herkes sevindiğini belli eden nidalarla tepki göstermişti.
"Jisung ve Seungmin ben bir tane daha görüntülü konuşmayı kaldıramam. Lütfen herkes kendi başının çaresine baksın." Felix olayı bilmediği için konuya uzak kalırken ona açıkladıklarında o da güldü.
Chan ise Minho ve Hyunjin'e açıklandığında ikisi de beklediği gibi tepki vermişti.
"Hyung, yakışıklı var mı içlerinde?" Chan göz devirdi.
"Cuma günü kendin karar verirsin. Gel ve gör." İkisi de Chan ile uğraşırken çok eğleniyordu.
"Tamam kızma. Felix'in önünde çok da göz önünde yapamam zaten. O mutfak bıçaklarıyla doğrar beni." Hepsi Hyunjin'e güldü.
"Chan, ne yapacağız o gün?"
Chan biraz bekledi ve dün kardeşiyle konuştuklarını düşündü. "Felix ve ben normalde arkadaşlarımızla buluşuyorsak onu yaparız diye düşündük. Kutu oyunu oynayabiliriz, normal oturup sohbet edip birbirimizi tanırız falan. Çok da büyük bir şey yok. Küçük Prens bir de kesin emir verdi; kimse ne yemek söyleyecekmiş ne de dışarıdan bir şey getirecekmiş. Herkesin istediği pizzayı kendisi yapacakmış." Hyunjin ve Minho, Felix'in bu kararına şaşırıp gözlerini açtılar.