1.4

290 33 12
                                    

Herkes erken kalkmıştı ve akşama doğru olan buluşmadan önce işlerini hallediyordu.

"Jeongin, kremimi gördün mü?" Odadan salona doğru bağıran Seungmin ile Jeongin etrafına bakındı.

"Koltukta yok. Çekmecelerine iyice bak Seungmin." Seungmin sanki görücekmiş gibi kafasını salladı ve Jeongin'in dediği gibi çekmecelerini karıştırmaya başladı.

Aslında düzenli sayılabilecek biriydi fakat eline geçen her şeyi tıkıştırdığı bir çekmecesi vardı ve o da oldukça karışıktı. Bir tek kendisi yoktu içinde.

Bulduğu krem ile aynanın karşısına geçip dudaklarına bolca yaydı. Biraz yakıp canını acıtıyordu ama tekrar yapmasından iyidir diye düşündü.

"Sen hazırlanmayacak mısın? Bu şekilde şort ve kolsuzla mı gideceksin gerçekten?"

Omuz silkti. "Biraz yakışıklı görsünler."

Seungmin koltuğa doğru ilerledi ve arkadaşının kolunda tutup kaldırdı. "Yakışıklı görmelerini istiyorsan düzgün giyinsen iyi olur. Ev halinle çok da sevimli değilsin, emin ol."

Koltuktan zorla kaldırılan beyaz saçlı genç odasına ilerlerken isyan etti. "Çok kötüsün Kim Seungmin."

Seungmin sadece gülümsedi ve boşta kalan televizyondan buluşma saatine kadar izleyebileceği bir şeyler bakarken diğer ev kaoslar üst üste geliyordu.

"Ağabey! Minho ağabeyi burdan alır mısın?"

Mutfak kapısından kafasını içeri uzatan Chan ile ikisi de o tarafa dönmüştü. "Noldu bebeğim?"

"Az kalsın onun yüzünden pizzayı yakıyordum. Gıdıklıyor beni!"

"Minho, rahat bıraksana çocuğu. Yardım edeceğim diyip geldin, etsene aptal."

Gözlerini hafif kısan Minho iki kardeşe de baktı. "Siz nankör müsünüz acaba? Chan sen dışarı, Felix, güzelim, sen de sakin ol artık." Felix ufak bir donaklamadan sonra derin bir iç çekti. Haklı olabilirdi.

"Çıkıyorum ama bir daha ses duyarsam Minho'nun işi çıktı diyip seni evden atarım."

Minho kafasını dalga geçer gibi sallarken Felix elindeki malzemeleri bu sefer daha sakin bir şekilde yerleştirmeye başladı.

Ağabeyinin arkadaş grubu ile kendi grubunu birleştirmek kendi fikriydi aslında ama yine de gerilmesini durduramıyordu. Ağabeyi şu dünyada her şeyi diyebileceği tek kişiydi. Onun için bir tek o vardı. Hepsini tanıyordu Chan zaten ama ağabeyinin arkadaşları ne düşünürdü bilmiyordu. Pizzalar yaparken deli gibi aklının köşesinde bir bunu düşünüyordu bir de karnındaki kelebekleri. Nereden çıkıp duruyordu bunlar?

"Çilli cikcik, iyi misin?" Yanından gelen ses ile kendine geldi.

"İyiyim iyiyim, sadece biraz gergindim. Biraz senden çıkardım gibi oldu."

Minho kıkırdadı. "Gibi değil, çıkardın."

Felix dudaklarını birbirine bastırdı ve dudaklarını düz hale getirdi. "Üzgünüm."

"Hayır, sorun değil. Ben üzgünüm, sen gerginken bir de ben uğraştım seninle." Felix'in birbirine basık dudakları düzelip birbirinden zıt kutuplara ilerleyip genişlerken kafasını sağa sola salladı.

Chan içeride Hyunjin'le sohbet ederken çalan zil ile kapıya doğru ilerledi. "Ben bakarım!"

Açılan kapı ile gelen kişinin Jisung olduğunu gördü. Jisung ve Chan birbirlerine güldüler ve Chan'ın açılan kollarını doldurdu Jisung.

start, seungchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin