Odasının kapısının aniden açılmasıyla uyanan Seungmin kafasını kaldırıp kapıya baktı. "Yuh artık, noluyor?"
Kapıdaki Jisung yüzündeki gülümsemeyle arkadaşına dik dik bakıyordu. Daha ayılamayan Seungmin buna gıcık olmuştu. Eline yanındaki küçük yastığı alıp kapıya attı. "Defol git!"
Jisung kahkahayla kapıyı kapatıp Jeongin'in yanına mutfağa ilerledi.
Sabah sarılmış bir şekilde uyanmışlardı. Bu Jisung için heyecan vericiydi. Sabah kalkarken belli etmemeye çalışmıştı ama bunu başarmış mıydı bilmiyordu. Jeongin'in ise bu durum ilk uyandığında tuhaf gelmiş ama ardından hoşuna gitmişti. Temas etmeyi ne kadar sevmese de sabah omzunda uyuyakalan büyüğü onu rahatsız etmemişti. Hatta uyanana kadar şişmiş yüzünü izlemişti. Ama bunu neden yaptığını sorsanız cevap veremezdi.
"Uyandı mı?"
Kafasını salladı Jisung. "Hm. Küfür ediyordur şimdi bana."
İkisi de gülerken mutfağa giren hala ayılamamış Seungmin'e döndü ikisinin de yüzü.
"Sen ne zaman gidiyordun? Bu akşam gitsene."
Jisung arkadaşına gülerken Jeongin lafa atladı. "Jisung hyung gitmeyecek, sen git."
Jisung, Jeongin'e bakakalırken Seungmin omuz silkti. "Tamam."
Jeongin bunu onaylayan arkadaşıyla şaşırırken Jisung gerilmişti bile.
Çoktan kahvaltıyı hazırlamış ikili Seungmin'i elini yüzünü yıkaması için tuvalete gönderirken yerlerine oturmuşlardı.
Eğlenceli bir kahvaltı faslından sonra Seungmin'e kitlenen toplama göreviyle salona kaçmışlardı. Televizyondan oyun oynayan ikilinin sesleri mutfağa kadar geliyordu.
Birkaç dakika sonra işini bitirip masaya oturdu Seungmin. Bugünkü derslerini düşünmüştü. Gitmesi gerektiği bir ders yoktu. Tam telefonundan bölümden arkadaşlarıyla mesajlaşırken Jisung mutfağa girdi.
Buzdolabından su alıp Seungmin'in karşına oturdu. Kafasını telefondan kaldırıp Jisung'a baktı kahverengi saçlı genç.
"Ne oldu?"
Jisung arkadaşına baktı bir süre daha. "Akşam beni yalnız bırakmayacaksın, değil mi?"
Seungmin güldü. "Aslında öyle bir planım yoktu ama Jeongin diyince bir anda oluverdi."
Jisung kısık sesle bağırdı. "Gidemezsin hiçbir yere! Tek başıma kalamam ben."
Seungmin arkadaşının önündeki suyu alıp içti. "Neden? Dün akşam gayet mutluydunuz omuz omuza uyurken."
Jisung gözlerini açıp arkadaşının omzuna vurdu. "Sus! Duyucak şimdi."
Seungmin çok zevk alıyordu arkadaşını böyle görmekten.
"Jisung, Jeongin benden sonra grupta en çok seninle yakın. Daha önce yalnız vakit de geçirdiniz. Eminim tuhaf bir şey olmayacaktır. Duygularını belli etmek için fırsat işte, güzel kullan bunu. Boşuna da gerilme, çocuk sen ne yapsan bayılıyor zaten."
Jisung son cümleyle sırıttı. Tam ağzını açıp bir şey diyecekken mutfağa Jeongin girdi.
"Benim dedikodumu mu yapıyordunuz?"
Seungmin Jisung'a baktı. "Evet, Jisung dedi ki beni zorla alıkoyuyor. Lütfen polisi ara."
Jeongin, Seungmin'e dik dik bakarken Jisung ayaklandı. "Delirmiş bu Jeongin ya, hayal görüyor."
Jisung, Jeongin'in koluna girdi ve mutfak kapısına doğru ilerlediler. "Ceza hukukundan kafayı yemiş cidden, yazık."
Seungmin ikilinin ardından gülerken telefonuna geri döndü. Akşam dışarı çıkacaktı ama bir yere gitmek istemiyordu. Akşam olsun, düşünürüm diye geçirdi içinden.